Hafýzam beni yanýltmýyorsa, 2000 yýlýnýn yaz aylarýydý, merhum NecmettinErbakan’dan Altýnoluk’taki yazlýðýna davet aldýðýmda. Gittim. Ýzmir uçaðýnda zaten Aytunç Altýndal ile birlikteydik. Altýnoluk’a vardýðýmýzda Emin Þirin de katýldý bize. Erbakan, o her zamanki nazikliði ve sýcak misafirperverliði ile karþýladý bizleri, oturduk, 28 Þubat sürecini birlikte deðerlendirdik. Merhum, haklý olarak, yaþanýlanýn Türkiye açýsýndan bir felaket olduðuna inanýyordu. “Neden?” sorusuna en net yanýtý, Altýndal,“Kurulu sistem sizden korkuyor” cümlesiyle verdi, ben de onayladým. Devamýnda “Ne yapýlmalý?” sorusu geldi, bu kez yanýt benden geldi, Altýndal onayladý: Bir adým geri çekilin, yetiþtirdiðiniz gençlerin siyasetteki önünü açýn, yeni partinin bir kitle partisi olmasý halinde bir daha bu tür anti-demokratik riskler yaþanmasý zor olur... O gün yaptýðýmýz toplantý, bugünün AK Partisi’ne giden yolda bir kývýlcým yaratmýþ mýdýr, bilemem, hakçasý iþin o yönünü pek takip de etmedim.
Fakat, Erbakan’ýn öðle yemeði sýrasýnda söylediklerini hiç unutmadým: 28 Þubat denilen bu süreçte en büyük hayal kýrýklýðým, Ýslam Dünyasý’ndan kaynaklandý. Seçimle gelmiþ bir hükümete karþý askerler plan tertipliyor, partim kapatýlýyor, baktým, yine, bizim hep eleþtirdiðimiz o Avrupalýlar bize sahip çýkýyor. Avrupa Konseyi mesela, diðer politikacýlar, devlet adamlarý. Ýslam Dünyasý’ndan bir tek ses gelmedi, düþtük, arayan da olmadý. Hatta baktýk, yeni gelenlerle daha iyiler.
Demokrasi: Tek kriter...
Merhum’un, o sýrada söyledikleri ile bugün Mýsýr’da yaþanýlanlar arasýnda bir fark yok!. Eðer, din zeminli bir iþbirliði çabasýna “tutarlý siyasi kriterler” yerleþtirmezseniz, yaþayacaðýnýz hayal kýrýklýklarýnýn sonu yoktur.
Ýran’ýn dini lideri Ali Hamaney ile “Mekke ile Medine’nin muhafýzý” Suudi Kralý, ayný iddianýn peþindeler: Ýslamiyet’in gerçek yönetim ruhu bizden sorulur.
Aralarýndaki “dine dayalý siyasi kriter farklýlýklarý” bugün Irak-Suriye-Lübnan’ý kan gölüne çevirmiþ durumda, yarýn kime ne yapacaðý da belli deðil.
Bu kan gölü sebepsiz mi? Hayýr!.
Ana kriter “çaðdaþlaþma-özgürlükler-demokrasi” hattýnda belirlense, tartýþmalar, hatta çatýþmalar yine yaþanýr ama bugünkü kepazeliklerle karþýlaþmayýz.
Demokrasi coðrafyasý olmak...
Dünya demokrasi kriterlerini belirleyen üç baðýmsýz araþtýrma kurumuna göre, 49 Müslüman nüfuslu ülkeden yalnýz üçünde “sorunlarý olmakla birlikte” demokratik yaþam çaðdaþ yorumu ile sürüyor: Türkiye, Malaysiya, Endonezya.
Pakistan, Fas, Tunus, Libya, Senegal, Bangladeþ, Burkino Faso, Kosova, Bosna-Hersek, Filistin ve Kürdistan (Irak) da demokratik yaþamlarýný þu veya bu þekilde geliþtirmeye çalýþýyor.
O zaman ne yapmamýz gerekiyor? Türkiye-Pakistan- Malaysiya-Endonezya’nýn demokratik geliþiminin deneyimlerini demokrasi konusunda samimi diðer Müslüman ülkeler ile paylaþacak, onlara zor günlerinde destek olacak bir “demokrasi cephesi” kurmamýz önemli...
Ýslam Dünyasý’nýn demokrasi dýþý yönetimlere sahip devletleri ile yollarý ayýrmanýn, dünyanýn önüne yeni siyasi kriterler ile çýkmanýn zamaný geldi.
Ýslam Dünyasý, Batý’nýn karþýsýna bir “dini blok” olarak mý çýkacak, yoksa, demokrasiyi siyasi kriterlerinin merkezine oturtmuþ, çaðdaþlaþma hedefine dönük Müslüman devletler, Batý’lý muhataplarýyla siyasi iliþkileri bir üs noktaya taþýmanýn yollarýný mý arayacaklar.
Bence, Türkiye’nin dünya haritasýndaki gerçek önemi bu noktada ortaya çýkýyor. Avrupa Birliði tam üyelik sürecindeki Türkiye demokratik reformlarýný “kesintisiz” sürdürerek, Ýslam Dünyasý’ndaki “demokrasi yoldaþlarýyla” farklý bir dünyanýn kuruluþuna öncülük yapabilir.
Çünkü giderek, dini zeminli teþkilatlarda bir takým ülkeler ile bir arada olmak, giderek, bir Fransýz veya Ýngiliz’in sýrf Hýristiyan olduðu için Hitler’e katlanmasýna benzemeye baþladý... Samimi bir demokrasi ile faþist, hatta nasyonel-sosyalist (nazi) rejimlerin ayný çatý altýnda ne iþi var, anlayamýyorum...
BEYOÐLU KÝTAPÇISI- Yani, diðer adýyla Libraire de Pera. Biliyorum, 1984’ten bu yana Uður Güracar o “kurumu” ayakta tutmak için büyük mücadele verdi, Madam Talya’dan devraldýðý emaneti yere düþürmemek için ömür boyu çalýþtý. Vakýflar Müdürlüðü, aldýðý bir ihale kararýyla 93 yýllýk bir “sivil kültür kurumunun” üzerinden silindir gibi geçmiþ!.. O dükkana biçilen 40 bin TL kiradan ortaya bir hamburgerci daha çýkar, yüzüncü yýlý için hazýrlýk yaptýðýmýz bir Ýstanbul kurumu da ortadan kaybolur gider...Aferin, güzel iþ yapmýþsýnýz!..