Büyük haber tez yetiþti: Mýsýr’da yapýlan seçimde katýlanlarýn büyük çoðunluðunun oyunu alarak ‘devlet baþkaný’ seçilen Gen. Abdülfettah El-Sisi’nin yemin törenine Türkiye’den kimse çaðrýlmamýþ...
Çaðrýlsaydý þaþardým. Çaðrýlsa ve birisi katýlsaydý daha çok þaþardým. Daha seçim süreci baþlamadan, Baþbakan Tayyip Erdoðan, ‘‘Aday olup seçilse bile yönetimini tanýmayacaðýz’’ demiþ Gen. Sisi için... Herhalde düþünüp taþýndýlar ve çýkarýlsa da icabet edilmeyecek daveti yapmamaya karar verdiler...
Seçilmeden bir gün önce, savunma bakaný ve genelkurmay baþkaný sýfatlarýný kiþiliðinde taþýyan Sisi’ye, ‘mareþal’ unvaný da verildi.
Türkiye ile Mýsýr’ýn arasýnýn soðuk olmasýna en fazla üzülenlerin baþýnda geldiðimi bilmenizi isterim. ‘‘Ýslâm Dünyasý’nýn ülkelerini önemlerine göre sýrala’’ deseniz, ilk iki sýraya yerleþtiririm Türkiye ile Mýsýr’ý...
Hiç unutmadýðým olaylardan biri, koalisyon hükümetleri döneminde Türkiye ile Ýsrail yakýnlaþmasý henüz yeni baþlamýþ ve yakýnlýk bir ‘iþbirliði anlaþmasý’ ile sýcaklaþmýþ iken, Mýsýr’ýn o zamanki dýþiþleri bakaný Amru Musa’nýn, ‘‘Ne yapýyorsunuz’’ diye siyasileri sýkýþtýrmak üzere, koþarak Ankara’ya gelmesiydi.
Bir akþam yemeðinde bizleri buluþturmuþtu Mýsýr’ýn Ankara büyükelçisi de, þaþkýnlýðýmý soruya dönüþtürme fýrsatý bulmuþtum: ‘‘Arap ülkeleri arasýnda Ýsrail’le ilk yakýnlaþan Mýsýr’dý. Camp David’te ilk anlaþmayý yine sizin ülkeniz imzaladý. Bu telâþýnýz niye?’’
Cevabý da yazayým: ‘‘Biz’’ demiþti Amru Musa, ‘‘Evet Ýsrail’le yakýnlaþtýk, anlaþma da imzaladýk. Ancak bizim imzaladýðýmýz, düþmanlýðý sona erdiren bir anlaþma; siz ise Ýsrail ile ‘dostluk’ anlaþmasý imzaladýnýz... Bu farklý bir þey...’’
Mýsýr da Türkiye’ye bizlerin Mýsýr’a verdiðimiz kadar önem verir...
Sisiarayý düzeltmek için hiç çaba göstermiyor. Tersine, son zamanlarda Ankara’dan kendisini rencide edebilecek herhangi bir açýklama gelmediði halde, birkaç gün önce, Türkiye’yi Mýsýr’da temsil eden maslahatgüzar seviyesindeki diplomatýmýzý dýþiþleri bakanlýðýna çaðýrýp eline bir ‘nota’ tutuþturdular...
Öyle sanýyorum ki, Sisi, bölgedeki ve Batý’daki dostlarýný yeterli buluyor; Türkiye’siz de yapabileceðini düþünüyor. Ne bileyim, belki bunu tercih de ediyor...
ABD baþkentinden seçilmesi sonrasý derhal kutlama açýklamasý gelmiþti; Washington ‘‘Yeni yönetimle iyi iliþkiler kurma taraflýyýz’’ diyordu açýklamada; törene de yüksek sayýlabilecek bir düzeyde katýlacak... Önceki gün de Avrupa Birliði seçimde aldýðý destek sebebiyle Sisi’yi tebrik etti; birlikte yürütülecek çalýþmalar için duyulan heyecaný gizleyemiyordu AB adýna yapýlan açýklama...
Dün Ýsrail Cumhurbaþkaný Þimon Peres ile Baþbakaný Benjamin Netanyahu da Mareþal Sisi’yi tebrik edenler arasýna katýldýlar; hem de kendisini telefonla bizzat arayýp konuþarak...
Garip olan þu: Sisi ülkenin asker kökenli devlet baþkanlarý (Nasýr, Sedat, Mübarek) arasýnda ‘en dindar’ olaný; eþinin ve kýzýnýn baþý örtülü... Daha önce yazdým; ABD Harp Akademisi’nde geçirdiði bir yýlýn sonunda hazýrladýðý master tezinde, ‘Bize gerekli olan, hilâfete dayalý Ýslâmi demokrasi’görüþünü savunuyordu... Ancak, Sisi, seçim kampanyasý sýrasýnda ve seçildikten sonra yaptýðý açýklamalarda, ýsrarla, ‘‘Mýsýr’da Müslüman Kardeþler örgütünün izini sileceðim’’ deyip durdu.
Libya’da sürekli bir darbe ortamý oluþturarak yönetimi eline almaya hazýrlanan Gen. Khalifa Haftar’ýn açýkladýðý program da benzer bir özellik taþýyor. O da, ülkeye bütünüyle hâkim olduðunda, Libya’yý kimlerden temizleyeceðini þimdiden ilân etmiþ durumda: ‘Müslüman Kardeþler’ örgütünden...
Hayatýnýn tam yirmi yýlýný ABD’de geçirmiþ, 1990’larýn baþýnda CIA eðitimi almýþ bir subay Gen. Haftar; kendisinin ve aile fertlerinin cebinde ‘Amerikan pasaportu’ da var...
Mareþal Sisi ile Gen. Haftar ‘Müslüman Kardeþler’ nefretinde birleþiyor...
Tabii þimdilerde kendi seçim baþarýsýný kutlayan Suriye devlet baþkaný Beþþar Esad’ýn da düþmaný ayný: ‘Müslüman Kardeþler’ örgütü...
ABD (ve AB), Mýsýr’daki Sisi rejimini onaylýyor... Libya’da Haftar’ýn bütün ülkeye hâkim hale gelmesini büyük bir iþtiyakla bekliyor... Suriye’de ise Beþþar Esad’ýn yönetimden gitmesini istiyor...
Hiç deðilse dýþarýya bu mesajý veriyor ABD...
Politikasý Suriye’de öyle gibi, ama gerçekte öyle mi?