Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý, kadýnlarýn sesini iþitecek mi?

Geniþ katýlýmlý ve bizlerce çok anlamlý Uluslararasý bir zireve evsahipliði yapýyor Ýstanbul, Türkiye... 1969'da Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya yönelik bir imha giriþiminin ardýndan Ýslam ülkelerinin bir araya gelerek kurduðu Ýslam Konferansý'ndan bugüne tam 47 yýl geçti.Ýnsan ömrü için uzun ama devletlerin tarihi dendiðinde belki kýsa bir silkiniþ anýna denktir bu süre. Biz; silkiniþ, uyanýþ, kendine geliþ, kendindeki gücü fark ediþ için ve doðrulma, geleceðe umutla bakma anlamýnda görmek istiyoruz bu zirveyi...

Yaklaþýk 100 yýllýk kaybediþler, maðduriyetler, iþgaller, adaletsizlikler bir yandan, doðal afetler, yoksulluk, kurumsallaþamama, istiþaresizlik, diyalogsuzluk, islamofobia gibi çerçeve koþullar diðer yandan, farklý negatif çeperlerle kuþatýlmýþ bir haldeyiz... Bunlarýn her birini, Ýslam toplumunun bir üyesi, ferdi olarak içtenlikle, saðduyu ile ve çözüm odaklý pratikleri de güncelleyerek çözmek zorundayýz...

ÝÝT Genel Sekreteri Ýyad Medeni'nin Dýþiþleri Bakanlarý Toplantýsý'nda deklare ettiði eylem planýnda 107 temel hedef var ve bunlarýn 18'i öncelikli pratikler olarak belirlenmiþ. Her þeyden evvel dünyaya; "her nasýlsa, kendi içlerindeki çatýþmalardan dolayý, bir türlü bir araya gelemezler" dedirttiðimiz epey karamsar bir tecrübeden gidiyoruz Ýslam toplumlarý olarak. Ýç sürtüþmelerimiz ve dýþarýdan dayatýlan önyargýlar koridoruna raðmen bu zirvenin gerçekleþiyor olmasý çok anlamlý bu yüzden, çok deðerli...

Filistin'den Arakan'akadar halklarýmýza reva görülen iþgal, zorunlu göç, fena muamele, þiddet, tecavüz, sömürü, iþkence, kimliksizleþtirme gibi varoluþa has temel insani sorunlarýn acilen çözülmesini istiyoruz. Bu konuda devletlerin diplomatik çabalarýnýn yaný sýra, ÝÝT'ye baðlý ülkelerdeki sivil toplum örgütlerinin, yardým ve insan haklarý kurumlarýnýn istiþare havuzu oluþturarak hareket etmelerini önemsiyoruz. Ýþgal ve savaþ koþullarý altýndaki ülkelerimizde kadýn ve çocuklarýmýzýn durumu hiç de iç açýcý deðildir. Suriye'deki iç savaþ neticesinde ülkelerini terk etmek zorunda kalmýþ mülteciler meselesinde de en büyük trajedi maalesef çocuklar cephesindedir. Sadece Almanya'daki kayýp mülteci çocuk sayýsý 5 bin 835'tir sözgelimi... 2003 Irak'ýn iþgali sonrasýnda kaybolmuþ 4 bin Iraklý kadýndan hala bir haber bulunamamýþtýr. Ne yazýk ki Uluslararasý seks trafiði baþta olmak üzere, organ ve kimya mafyalarý da mezkur kadýnlarýmýzýn ve çocuklarýmýzýn peþindedir.

***

Yeryüzündeki güçsüzlerin ve hüzünlerin ziyaretçisi bir kalem olarak samimiyetle ifade ederim ki, Ýslam toplumlarýnýn en büyük vebali; Yetimlerle ilgilidir.  

Sayýn Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan'ýn konuþmalarýnda sýkça vurgu yaptýðý bir kavram olan "vebal", tam da bu eþikte tüm güncelliðiyle hepimizin yüküdür. Ýslam ülkeleri gelecek vizyonlarýný çizerlerken çoðu kez iktisadi kalkýnma planlarýndan, finans yönetiminden, teknolojik kalkýnmadan, ortak savunma paktlarý ve yatýrýmlardan konuþuyorlar. Oysa tüm bu konuþmalarýn en altýnda yer alýyoruz bizler. Yani kadýnlar ve çocuklar. En naif, en güçsüz ve en kolay memnun edilebilir kiþiler olarak görüldüðümüzü farkýndayýz. Ama devlet dediðimiz demirden gemiler, annelerle çocuklarýn omuz omuza dalgalandýðý o hüzünlü denizde yüzüyor. Devletlerin ve aslýnda ÝÝT'nin geleceði, dikkatle bakarsanýz kadýnlarýn elindedir. Zira annelerin bakýp yetiþtirdikleri sadece çocuklarý deðil, yarýnlarýmýzdýr. Beþiði sallayan el, aslýnda yarýnlarý sallamakta, þekillendirmekte, kurmaktadýr...

Peki Ýslam anneleri ne haldedir? Mezhep ve kabile savaþlarýnda bile halen namuslarý ganimet bilinen, bir eþya gibi el atýlýp müsadereye konu olabilen, bir bakraç için su için kilometrelerce yürümek zorunda kalan, bu uðurda yolu kesilip kaçýrýlabilen, gözünün yaþýna bakmadan kemikleri kýrýlarak dövülen, çocuk denecek yaþta köleleþtirilebilen, cinsellik dýþýnda hiçbir cazibesi kayda deðer bulunmayan, tesettürü baþta olmak üzere attýðý her adým islamofobik çevrelerce suç olarak görülen, her türlü ayrýmcýlýða sessizce maruz kalan, maruz býraktýrýlan birisidir Ýslam annesi...

Yoksa siz onu hiç tanýmadýnýz mý? Hz. Hatice'nin, Hz. Meryem'in günümüzdeki torunudur. Hz. Fatýma'dan söz açýlsa, "annemdir" der. Hz. Aiþe'nin ismini taþýr pek çoðu. Yoksa siz onu hiç tanýmadýnýz mý? Annenizin avuçlarýndan öpün. O kadar yakýndýr size ve o kadar uzak.