Ýslam mimarisinde dikey deðil yatay kalkýnma esastýr

Prof. Dr. Sadeddin Ökten hoca hakkýnda wikipedia, 'yüksek inþaat mühendisi olmasýna raðmen þehir ve medeniyet, özellikle de Ýslam medeniyeti konularýnda entelektüel birikimiyle tanýnýr. Çeþitli üniversitelerde Bilim Tarihi, Yapý teknolojisi Tarihi, Kent Kültürü ve Kent estetiði dersleri vermiþtir.' der.

Öyledir ben de þahidim.

Kendisini ne zaman dinlesem feyiz alýrým. Ufkum açýlýr. Ruhum dinlenir. Ýnanç ile bilimin buluþtuðunu ve inandýðým dinin yüceliðini hatýrlarým.

Sadeddin hocanýn sosyal medyada bir video kaydý dönüyor. Orada o tatlý yapýcý nazik etkileyici üslubuyla þunlarý söylüyor:

"Ovalara yerleþmeyeceðiz. Ovalar ziraat içindir. Bunun dini kaynaklarda da karþýlýðý var jeolojik kaynaklarda da da.

Bu arada hakký yenen bir meslek grubundan bahsedeceðim geoteknik mühendisleri hiç ortada yoklar.

Hâlbuki mevzu onlarýn mevzusu. Nedir o? derseniz. Zemin mekaniði soil mechanics!

Jeologlar alttaki kayaya kadar gelirler. Ondan sonra onun üstende bir zemin var. 30 metre, 40 metre, 50 metre, 60 metre, 1 metre. O geoteknik mühendislerinin iþidir. Onlardan hiçbir hazret görmedim televizyonlarda.

Ovalara yerleþmeyeceðiz madde bir. Daðlara yamaçlara çýkacaðýz. Niye? Kitab-ý ilahide de hitabý ilahide de bize beyan buyurulan daðlar arza çakýlan çivilerdir. (mealen söylüyorum.)

Ýkincisi hafif bina yapacaðýz. Bunun için de ahþabý çeliði kullanacaðýz. Betonarmeyi mümkün mertebe sarfý nazar yapacaðýz, kerpici kullanacaðýz, az katlý bina yapacaðýz, yayýlacaðýz

Yayýldýðýmýz zaman tabiatla iliþkiyi koparmamýþ olacaðýz. Yayýldýðýmýz zaman sema ile iliþkiyi koparmamýþ olacaðýz.

Gözümüzün önünde hail(engel) olmayacak daðlarý görmemize karþý ufku görmemize karþý.

Tuluu(güneþin doðuþunu) ve gurubu (batýþýný) seyredeceðiz.

'Efendim romantizme mi kaydýn?' diye sorabilirsin. Evet, romantizme kaydým.

Çünkü yaratýlmýþ kainatý görmek tuluu ve gurubu temaþa etmek bize manevi bir haz verir.

Ama modern estetik bunlardan hazzetmez. Ufkun resmini yapan ressamý seçer. Ben de diyorum ki kul ressamý seçme o hadisenin esas Vâzýý'ný seç."

Hadisenin esas vâzýý derken yaratýcý olan Allah Teala'yý kastediyor üstad.

Bilim inanç ile birleþince böyle etkileyici tespitler zuhur ediyor.

Ýslam Medeniyeti kültür ile maddi kalkýnmanýn buluþtuðu bir medeniyettir. Çünkü medeniyetin temelinde Kuran ve Sünnet gibi her zaman ve mekâna hitap eden ilahi kitap ve hitap vardýr.

Daðlarýn arza çakýlmýþ çiviler olduðunu söylerken Kuran ayetlerine iþaret etmektedir.

Kuran daðlarýn yeryüzünde çivi gibi kazýk gibi çakýldýðýndan bahseder. Daðlar ovalara göre daha saðlam zemine sahiptir. Bilim insanlarý da bugün ayný þeyi söylüyor.

Üstad, bilim ile vahyin buluþtuðuna iþaret ederek gereken dersi çýkarýyor ve 'daðlara yamaçlara çýkacaðýz' diyor.

Ama ayný titri paylaþan bir baþka ateist, tv kanallarýna çýkýp ayetleri çarpýtarak inkarýný sergiliyor. 'Kutsal kitaplar diyormuþ ki daðlar çivi gibiymiþ deprem uðramazmýþ, uðrar!'

Birinci kýsmý doðru, evet Kuran daðlarý arza çakýlmýþ çiviye kazýða benzetir ama deprem uðramaz diye bir þey söylemez. Onu kendisi uyduruyor!

Ýþte inançlý bir akademisyen ile ateist olaný arasýndaki fark da budur! Biri inançlý ve inandýrýcý, diðeri inançsýz ve yalancý!

Sadeddin hoca iki temel ilkeye iþaret ediyor. Biri saðlam zemine inþaat ikincisi de 'hafif bina az katlý bina.'

Hoca 'yayýlacaðýz' tespitiyle aslýnda Ýslam mimarisindeki yatay kalkýnma kuralýna iþaret ediyor.

Evet Ýslam mimarisinde dikey deðil yatay kalkýnma esastýr.

Hoca konunun hikmet tarafýna da iþaret ederek, 'tabiatla iliþkiyi koparmama'ya iþaret ediyor.

Maalesef Ýslam'dan uzaklaþtýkça kültüründen de ruhundan da uzaklaþýyoruz.

Oysa Müslümanýn Allah ile, aile fertleriyle, akrabalarýyla, yönetimle, tabiat ile, hayvanat ile uzay ile ve kainat ile iliþkileri medeniyetinin de temelini oluþturur. Bu iliþkilerin çoðundan uzak bir topluma dönüþtük!

Dinimizin vaz ettiði emrettiði veya tavsiye ettiði iliþki Ýslam Medeniyeti'ni intaç etmiþtir. Ýnsanlar bir yana, yaralý hayvanlarý bile tedavi edecek vakýflarýn ihdasýnýn temelinde Ýslam'ýn verileri vardýr.

Tekrar hafif bina az katlý binaya dönecek olursak, Hz. Peygamber'in yüksek bina yapýlmasýný yasakladýðýný görürüz.

Onun için de Ýslam kültürünün hâkim olduðu dönemlerde Ýslam ülkelerinde konutlarýn iki katý üç katý geçmediðini görürüz. Yüksek bina yapamadýklarý için deðil 'yüksek bina yapanlara kýyamete kadar lanet edileceði' Peygamber tehdidi sebebiyledir.

Þimdi gidin bakýn Safranbolu'daki Tokat'taki ve diðer illerimizdeki tarihi mahallelerdeki evleri görün. Ýki katlýdýr. Þahsiyetli binalardýr. Göze de gönle de hoþ gelir.

Sözü uzattýk baðýþlayýn.

Sadeddin hocamýz bize medeniyetimizi hatýrlatarak görevini yapýyor.

Aslýnda hükümet 2015'den bu yana yatay kalkýnma ilan ederek dikey kalkýnma hatasýndan dönmüþtü.

Son olarak Çevre, Þehircilik ve Ýklim Deðiþikliði Bakaný Kurum da deprem bölgesinde yeni konutlarýn zemin artý 3-4 katý geçmeyeceðini, yöresel kültürel ihtiyaçlara göre, ovalardan daðlara doðru saðlam zeminlerde yapýlacaðýný açýklayarak Sadeddin hocanýn tespitinin icra edildiðini göstermiþ oldu.

Ancak baþta Ýstanbul olmak üzere ülkede mendebur suratlý yüksek binalarýn sayýsý o kadar çok ki!