Biri, Erdoðan’la birlikte Türkiye’nin “Ýslamcý-milliyetçi darbe süreci”ne sokulduðunu söylüyor; diðeri, “Ne bu Atatürk vurgusu Binali Bey? Atatürkçü mü oldunuz?” diye çýkýþýyor.
Hangisi?
Hemen, ikinci görüþü destekleyen geliþmeyi duyuralým:
Bir gazetemiz, iki gün önce, Beþtepe’deki Cumhurbaþkanlýðý külliyesine 650 milyon liralýk “opera binasý” yapýldýðýný jurnalledi. Hayýr, “müjdelemedi”; jurnalledi.
Kemalist görüþleriyle temayüz etmiþ, Pensilvanya’ya yakýnlýðýný gizlemeyen bir gazetemiz bu...
Ki, yazarlarý arasýnda bol miktarda opera sever Kemalist bulunuyor.
Her fýrsatta AK Parti’nin gericiliðine, ilkelliðine, çað dýþýlýðýna, opera sevmezliðine vurgu yapýyorlar.
Sevinmeleri gereken bir “geliþme”yi jurnallediklerine göre, demek ki AK Parti’yi kafalarýndaki anakronik kalýplar içinde görmek istiyorlar. Göremeyince de moralleri bozuluyor.
Erdoðan’ýn “Ýslamcý-milliyetçi darbe süreci”ne soktuðu Türkiye, Binali Bey’in sihirli dokunuþuyla “Kemalist Cumhuriyet”e dönüþebiliyorsa, burada öncelikle “dönüþtürenlerin” uyumundan söz etmek gerekiyor.
Demek ki Cumhurbaþkaný Erdoðan da, Baþbakan Yýldýrým da, istidatlarýný sergiliyorlar ve farklý istikametlerde de olsa Türkiye’yi dönüþtürüyorlar. Ama buna raðmen, (ideolojik farklýlýklarýna) raðmen müthiþ bir uyum içindeler.
Hem þeriatçý Cumhuriyet, hem Kemalist Cumhuriyet...
Þuna bir orta yol bulalým:
Ülkenin, “Ýslamcý-Atatürkçü darbe süreci”ne sokulduðunu söyleyelim.
Ýki tarafýn da gönlü olsun!
Dedenin kepazeliklerini yazsana!
Sýcaðý sýcaðýna yazmýþ... Alman parlamentosu “soykýrým” kararýný onaylar da, Cemal Paþa’nýn torunu Hasan Cemal durur mu? Hemen patlatmýþ yazýyý...
Buyuruyor ki, “1915 sýradan bir olay deðildir. ‘Soykýrým’dýr.
2012’de çýkan kitabým, ‘1915: Ermeni Soykýrýmý’ adýný taþýr.
Soykýrým demeyebilirsiniz. Ama 1915 gerçek bir ‘kýyým’dýr. Osmanlý tarihinin kepaze bir sayfasýdýr. Ýttihat ve Terakki cuntasý tarafýndan planlý programlý yazýlmýþ kapkara bir tarih sayfasýdýr.”
Ben de iþte bu “kepaze sayfa”daki Cemal Paþa’nýn rolünü merak ediyorum.
Soruyorum Hasan Efendi’ye:
Kitap yazýp, “sülaleni” aklamaya, Cemal Paþa’nýn o taraklarda bezi olmadýðýný (soykýrým suçuna bulaþmadýðýný yahut az bulaþtýðýný) anlatmaya çalýþýyorsun, aferin iyi ediyorsun da, ayný Cemal Paþa’nýn baþka taraklarda dokuduðu bezi neden hiç gündeme getirmiyorsun?
Ýstanbul Muhafýzlýðý döneminde dedenin kafasýndaki “ýslahat” fikri ve uygulamaya koyduðu rezil pratikler bir kýnamayý, bir ayýplamayý, bir “Yok artýk... O kadar da deðil...” itirazýný yahut bir kitabý hak etmiyor mu? (Ýttihat ve Terakki cuntasýnýn Osmanlý tarihinde açtýðý “kepaze sayfa”, 1915’ten ibaret deðil çünkü. Daha kepazeleri var...)
Ýttihat ve Terakki cuntasýnýn üç numaralý ismi Cemal Paþa’nýn Suriye’de sergilediði “kepazelikler” mesela...
Kaç insanýn idamýna hükmetti?
Hangi cemaatleri ve aþiretleri topraðýndan sürdü?
Kaç masum insanýn canýna kastetti?
Bu konularda da merak geliþtirip bir kitap “yetiþtirmeyi” düþünüyor musun?
Peki, Ermenilerden gasp edilmiþ Cemal Paþa Konaðý?
Bildiðimiz kadarýyla, bu konaðýn varislerinden birisin? Yahut biriydin... Gasp yoluyla Cemal Paþa ailesine intikal etmiþ bu konaðý nasýl tasarruf ettiniz?
Mirastan senin hissene ne düþtü?
Hadi harcayan harcadý, elde varlýk kalmadý diyelim.
Diktatörlükle suçladýðýn (darbeye aþerdiðinde “Sonun Menderes gibi olacak” diye ünlediðin) adam, Ermenilerden gasp edilmiþ mallarýn iadesi yoluna gitti ve 2.5 milyar dolarlýk ödeme yaptý.
Sen hissene düþen miktarý sahiplerine iade etmeyi düþünüyor musun?