İslami camianın en muteber şahsiyetlerinden biriydi!

Evet, semamızdan bir yıldız daha kaydı. Muhammed Emin Saraçhocamız da 90 yaşında Hakk'a yürüdü.

Cumhuriyetin fabrika ayarları bozulduktan sonra, ülkemizde Müslüman milletin üzerinden ağır bir silindir geçmişti.

Milletin moral değerleri horlanmış yasaklanmış ve çağdaşlaşma adı altında Batı kültürü dayatılmıştı.

Millet buna rağmen yönetime itaat etmiş, sessiz kalmış ama sinesi yanıp tutuşmuş yasaklar ve baskılara rağmen değerlerini koruyup yaşatmanın yollarını aramıştır.

İslam'ın kalesi olan Anadolu'ya dinini töresini korumak için otuzlu yıllarda Bulgaristan'dan göç eden eşimin büyükbabası Eşref agaKur'an alfabesinin bile değiştiğini görünce kahrolmuştu.

Madekonya'dan dinini yaşamak için Türkiye'ye göç eden Komünist yönetimin yıktığı Kalkandelen Çarşı Camii İmamı damadımın dedesi Hafız Süleyman Türkiye sınırlarından içeri girince başındaki sarığı -çözmüş sarığa saygısızlık olmasın diye önce sargıyı sonra fesi- tren penceresinden atmış gözyaşlarına hâkim olamamıştı. Henüz 10 yaşındaki oğlu Abdulaziz (dünürüm) babasına niye sarığını çıkarıp attığını sorduğunda, sarığın Türkiye'de yasak olduğunu söylemişti. Abdulaziz, 'Makedonyada sarığınla bile geziyordun, madem yasak niye geliyoruz Türkiye'ye?' diye sorunca, Hafız Süleyman, gönderde dalgalanan Türk bayrağını gösterip 'İşte bunun için geliyoruz evlat!' demişti.

Babam Hasan Hüseyin, köy camiinde Kur'an dersi alırken jandarmalar baskın yapmış, Kur'an alfabelerini suç aleti olarak torbaya doldurmuşlar hocayı Kur'an öğrettiği için yargılamak üzere ilçeye götürmüşler köy halkı kahrolmuştu.

Bunlar sadece benim bizzat mağdurlarından dinlediğim üç örnek. Tek parti dönemindeki baskılar ve yasaklar milleti susturmuştu ama sindirememişti.

Bu yasakları ve baskıları ailesi Medine-i Münevere'ye hicret eden merhum Ali Ulvi Kurucu hatıratında ayrıntılarıyla yazar.

İşte o dönemde halk mecburen dini eğitim yolları aramış, kimileri gizli gizli ders vermeye/almaya çalışmış, türlü mihnetlere muhatap olmuş, kimileri de içerdeki baskılarla uğraşmak yerine çocuğunu dini tahsil için kimi İslam ülkelerine göndermiştir.

Emin Saraç hocamız, Tokat'ın Erbaa kazasının Tanoba köyünde, ilim tahsili yüksek bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. İlk tahsilini ve hıfzını ailesinin yanında yaptı.

Ailesi Emin hocayı dini tahsilini ilerletmesi için önce İstanbul'a göndermiş ve son devrin din alimlerinden dersler almasını sağlamıştı. Emin hocamız daha sonra da Mısır'daki Ezher Üniversitesi'ne gitmişti.( Emin hocamızın Ezher'deki hocalarından Abdulazım Feyyaz benim yüksek tahsil yaptığım Medine İslam Üniversitesinde ders veriyordu. Emin hocanın tavsiyesiyle Feyyaz hocadan evinde özel olarak Fıkıh Usulu okumuştum.)

Emin hocamız tahsilini tamamlayıp döndüğünde hayatını İslami ilimleri yaşatmaya vakfetmiş ve özel dersler vererek yetiştirdiği yüzlerce talebe ile ilminin gereğini yapmıştı.

Fatih Camii müdavimlerindendi. 2002 yılına kadar ben de Fatih camii cemaatinden biriydim ve merhum hocayla çok sık görüşürdük. Aynı zamanda hemşeri olduğumuz için cami cemaatinden öte bir yakınlığımız vardı.

Gayreti diniyyesi fevkalade yüksek olan Emin hocamız İslami camianın en muteber şahsiyetlerinden biriydi.

Merhum Erbakan hocanın saygı duyduğu ender âlimlerden biriydi. Sık sık onu örnek gösterirdi.

Başkan Erdoğan da Emin hocanın kıymetini bilir ve takdir eder, her bayramda hocayı evinde ziyaret ederek saygısını ve sevgisini eksik etmezdi.

Emin hocamız, '"Çocukluğumda bizim Kur'an okumamız yasaktı. Babam da dedem de bu yüzden hapse girmişti. O imtihanlardan geçtik. Şimdi ise Allah bizi aydınlığa çıkardı. Artık ülkemizde Kur'an-ı Kerim okuyan bir Cumhurbaşkanı var!" derdi.

Doğrusu benim için de bayramlarda babamdan sonra ziyaret edilecek ilk insandı ve hep öyle oldu.

İslami ilimlerin ihyasında emeği geçen ülkemizin en önemli şahsiyetlerden biri olan Emin hocamız da nihayet davete icabet etti ve Hakk'a yürüdü.

Arkasında bıraktığı sadak-i cariyelerle Emin hocamızın amel defterinin kapanmayacağına inanıyorum.

Milletimizin başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun.

Rabbimden rahmetiyle muamele buyurmasını niyaz ediyor yakınlarına ve tüm sevenlerine ecr-i azım sabr-ı cemil diliyorum.

انا لله و انا اليه راجعون

'Elbette hepimiz Allah'a aidiz ve elbette hepimiz O'na döneceğiz.'