Ýslam’ý durdurmak

Mýsýr’da hiçbir tartýþmaya yer vermeyecek kadar açýk bir askeri darbe yaþandý. Binlerce yýllýk Mýsýr tarihinin ilk seçilmiþ baþkaný, seçilmesinin üzerinden henüz 1 yýl geçmiþ olmasýna raðmen Mýsýr Ordusu ve iç-dýþ iþbirlikçileri tarafýndan devrildi. Darbeciler anayasayý askýya aldý, silah zoruyla yönetimi deðiþtirdi, birçok kiþi tutuklandý, onlarca insan hayatýný kaybetti.

Aslýna bakarsanýz Türkiye’de gerçekleþtirilmek istenen ne varsa hepsi Mýsýr’da gerçekleþtirildi. Türkiye’nin 27 Mayýs’ta ve 12 Eylül’de yaþadýklarý Mýsýr halkýna 2013’te yaþatýldý.

Ýlginçtir, Batý dünyasý Mýsýr Darbesi’ni ‘darbe’ olarak nitelendirmekte bile zorlandý. Kýnama ya da sert eleþtiriler bile duyamadýk. Özellikle ABD’nin sessizliði ibret vericiydi. Taksim Meydaný’ndaki bir park için 10’dan fazla kez kaygýsýný dile getiren ABD yönetimi, Cuma günü Mýsýr’da göstericilerin üzerine ateþ açýlýrken dahi sessizliðini koruyordu. Obama’nýn Mýsýrlý generallere “demokratik yönetimi hýzla restore edin” çaðrýsýnda bulunmasý ise demokrasi adýna oldukça düþündürücü bir tabloydu. ABD, bu uyarýsýyla adeta askeri darbeyi hoþ görüyordu ve demokrasiyi yeniden kurma iþinin askerlerde olduðunu kabul ediyordu.

Ýsrail cenahýnda ise zil takýp oynayanlar çok oldu. Irak ve Suriye’den sonra Mýsýr’ýn da iç savaþa sürüklenmesi Ýsrail’de ve Ýsrailci diasporada pek çok kiþiyi sevindirdi. Birçok Ýsrailli siyasi için bu tabloda tek eksik Türkiye’dir. Hatta JewishPress adlý bir sitede gördüðüm karikatür her þeyi ortaya koyuyordu. Karikatürist Mursi’nin yanýna Baþbakan Erdoðan’ýn resmini çizmiþ ve “gitti, gidiyor” yazmýþ, yani Mursi devrildi, sýrada Erdoðan var” demek istiyordu.

***

Bazýlarý Batý’nýn darbe karþýsýndaki sessizliðini anlamakta zorlanýyor. Oysaki sebep basit: Batý için Ortadoðu’da öncelik demokrasi deðil, Batý’nýn çýkarlarý. Bu çýkarlarýn baþýnda ise Ýslam’ýn durdurulmasý, yani Ýslami akýmlarýn iktidarlardan uzak tutulmasý geliyor. Ancak Ýslam’ý durdurmak bir hayli zor. Ýster yönetimde diktatörler olsun, isterse seçilmiþ idareciler dipten gelen dalga durdurulabilir cinsten deðil. Bu durumda geriye tek bir çare kalýyor, insanlarý ve devletleri birbirine kýrdýrmak.

Daha önceki yazýlarýmda da ifade etmiþtim, oynanan oyunun adý Büyük Ortadoðu Ýç Savaþý’dýr. Türkiye de dâhil, Batý’nýn bölgeye bakýþ açýsý budur. Batý, Soðuk Savaþ’tan sonra, özellikle 11 Eylül’ün ardýndan Ortadoðu’da Batý yanlýsý olmayan demokratik geliþmeyi kendisine tehdit olarak görmektedir. Baþedemediði noktada ise iç savaþý tek çare saymaktadýr.

ABD’nin belki de mecburiyetten girdiði bu yolda Neo-con Amerikalýlar, dinci Avrupalýlar ve Ýsrail ise meseleye daha ideolojik bakmakta, Ýslamcýlýðý bitirmekten baþka bir kaygý gütmemektedirler.

Batý, bu uðurda Ortadoðu’da en çok güvendiði deðerlerine dahi ihanet etmekten çekinmemektedir. Ýslam’ý durdurma gayreti Batý’ya askeri darbeyi, insan haklarýnýn ayaklar altýna alýnmasýný ve demokrasinin ezilmesini dahi hoþ göstermektedir. Bugün bazý Batýlý solcu-liberal yazarlar bile Suriye’de Ýslamcýlarýn gelmesini engellemek için diktatör Esad’ý desteklemeyi önerebilmektedir. Baþka bir deyiþle, Mýsýr’daki darbeden sonra gözlediðimiz darbe sevicilik þaþýrtýcý deðildir.

Bu oyunu bozmak için Türkiye’ye de büyük bir sorumluluk düþmektedir. Türkiye bir yandan Ýslam’ýn hoþgörülü, tüm insanlýða hitap eden, demokrasi ile uyumlu yüzünü dünyaya göstermek zorundadýr diðer taraftan da kendisini Batý’dan gelebilecek saldýrýlara ve fitneye karþý kollamak zorundadýr.