Ýslâm'ýn savaþ ahlâkýnýn gösterilmesi, elbette sadece biz Müslümanlarýn vazifesidir

(Pazar günleri, okuyucularýn görüþ ve eleþtirilerine ayýrdýðýmýz bu sütundaki bir diðer 'Hasbihal'e daha, muhterem okuyucularý selamlayarak baþlýyoruz.)

*Kayseri'den Mustafa Þengüler diyor ki: 'Filistin, Gazze, Batý Þeria..' derken; haber programlarýnda ekranlarda gördüklerimizden kaynaklanan acýlarýmýz yüzünden, 1 yýldýr zihinlerimiz, duygularýmýz, deðerlendirmelerimiz, allak-bullak oldu..

Biz ekranlardan yansýtýlan görüntülere bile tahammül edemezken, o barbarlýklar karþýsýnda, mazlum Filistin'in savunmasýz çocuklarýnýn, annelerinin, savunmasýz ve çaresiz yaþlý insanlarýn çektiklerini zihnimizde tasavvur etmeye çalýþýrken bile mecalsiz kalýrken, o çocuklar, o anneler, o yaþlýlar nasýl tahammül ediyorlar?

*

Sonunda Lübnan Hizbullahý'nýn lideri Hasan Nasrallah'ýn ve hemen hemen bütün üst derece komutanlarýnýn öldürülmesi ve devamýnda da, Siyonist çete rejiminin Güney Lübnan'ý da iþgale kalkýþmasý ve sonra da Beyrut'u Gazze'ye çevirmek yolundaki aðýr bombardýmanlarý..

Ayrýca, Nasrallah'ýn ardýndan, onun hem de Siyonist çetelerce katledilmesi ardýndan, onun günah defterlerinin açýlmasý þeklindeki davranýþlarý, ve gerçekten de olan-bitenleri anlamakta -kavramakta idrakimiz zorlanýyor.. Siyonist çetenin Gazze'den sonra þimdi de Lübnan halkýný, bombardýmanlar altýnda kalmamalarý adýna, evlerini terk edip baþka yerlere gitmeleri için, yüzbinler halinde periþan ediyorlar.. O ailelerin korku ve çaresizlik içinde saða-sola kaçýþmalarýný gördükçe, bir çok gerçek savaþ sahnelerini de seyretmiþ birisi olarak, sivil halk kitlelerini böylesine alçakça çaresizlik girdabýna atmalarý karþýsýnda, her yaþ grubundan insanlar olarak gözyaþý döküyoruz. Yüz binlerce evde de ayný gözyaþlarý döküldüðünden eminim.. Ama, Mehmet Âkif'in, 'Utandým aðlayarak , aðladým utanmayarak..' þeklindeki mýsraý geliyor aklýma.. Çünkü, Müslüman dünyasý çaresiz..

Ben geçmiþte, Yahudilerin asýrlar boyu çektikleri çileleri yansýtan Exodus ve benzerlerini ve Hitler Almanya'sýnýn 'temerküz / toplama kamplarý'ndaki uygulamalarýna dair nice filmleri seyretmiþ birisi evet onlara acýrdým.. Ve iftiharým þu olurdu ki, 'Bu Yahudilere , Allah'ýn masum kullarý karþýsýnda, biz Müslümanlar baþka inanç kitlelerinden farklýyýz, onlara insan gibi kucak açmýþýz..' derdim.. Bu gün ise, anlýyorum ki, Yahudiler, baþkalarýndan asýrlarca gördükleri zulümleri, kendilerine kucak açmýþ Müslümanlara karþý tatbik ediyorlar; üstelik de kendilerini asýrlarca ezmiþ ve lanetlemiþ olan Hristiyan toplumlarla iþbirliði yaparak.. Ýnsaniyetin bu þekilde cezalandýrýlmasý þeklindeki bu ihanet karþýsýnda söyleyecek söz bulamýyorum..'

--Evet, bu okuyucumuzun yazdýklarýnda bir insaniyet tablosu ve o insanlýða karþý en barbarca yöntemlerle sergilenen hýyanet, çok çarpýcý þekilde ifade edilmiþ.. Ve ilave edelim; onlar ne kadar zulmederlerse etsinler; biz, onlara galip geldiðimiz zaman, Ýslam'ýn bize emrettiði adalet ve insaf ölçüleri içinde muamele etmekten asla uzaklaþmayacaðýz. Çünkü, onlar bize deðil sadece sivillere, hatta bize karþý savaþanlara bile nasýl davranacaðýmýzýn ve savaþ ahlâkýnýn da ölçülerini Kur'an-ý Kerîm'den ve Resul-ü Ekrem (S)'in uygulamalarýndan alýrýz..

*Urfa'dan Hasan Huseyn Yardýmcý diyor ki: 'Ýsrail rejimi ve Ýran arasýndaki gerilim, hele de Nasrallah ve diðer seçkin kumandanlarýndan onlarcasýnýn katledilmesinden sonra, Ýran'ýn radara görülmeyen Fettah füzelerinden yüzlercesini fýrlattýðýný ve bunlardan bir kýsmýnýn ABD ve Fransa tarafýndan, daha Suriye ve Ürdün hava sahasýndayken vurulduklarý açýklanmýþ olsa bile, Ýsrail rejiminin 'demir-kubbe' isimli ünlü hava savunma sisteminin bunlarý yakalayamadýðýný bizzat Ýsrail rejimi de kabul ediyor. Ancak, bunca füzelerin vurduðu hedeflerde ne gibi hasarlar oluþtuðu hiç bildirilmiyor.. O zaman, bu haberlerin gerçeðini nasýl öðreneceðiz?

--Bu okuyucumuza belirtelim ki, bu gibi durumlarda, taraflar uðradýklarý zarar ve gördükleri hasarlarý, toplumlarýnýn 'hâlet-i rûhiyesi'nin / psikolojisinin bozulmamasý için açýklamayabilirler. Bu tabiîdir. Ýki taraf arasýnda 1980-88 arasýnda cereyan eden ve 1 milyona yakýn insanýn can verdiði Ýran-Irak Savaþý'nda Saddam Irak'ý, Tahran'a füze atar ve bazen 100'den fazla insan can verdiði halde, 'Bir-kaç kiþi hayatýný kaybetti, biraz da yaralý..' diye verilirdi haber.. Savaþlarýn psikolojik alana yansýtýlmasý, ekseriya, böyle olur.

*Maraþ'tan M. Dilbirliði kardeþimiz de yurt dýþýnda 'yapay zekâ' üzerine bir takým ilginç çalýþmalarla ilgilendiðinden ve bu konunun Türkiye'de de ciddî olarak üzerinde durulmasýndan memnuniyetini belirtiyor, çalýþmalara haber veriyor.

--Bu kardeþimizin , yurt dýþýndaki o çalýþmalarýndan ilave haberlerini de bekleyeceðiz.. Evet, ülkemizde üstelik de Ýslami dünya görüþünün baðlýlarý arasýndan çýkan gençlerin, dünyadaki yenilikleri en ileri seviyede takip etmeleri gurur vericidir. Çünkü, 100 yýla yakýn bir süre, okumuþ ve diplomalý olarak, toplumun büyük kesimlerine hava attýklarý halde hiçbir ciddî teknolojik yeniliði geliþtirememiþ olan laik kesimlerin, saçma-sapan ve en zalimane ve diktatörce uygulamalarla kendi aslî kültürel temellerinden de uzaklaþtýrdýklarý Müslüman halk kesimlerini , 'ülkenin geri kalmýþ olmasýnýn sorumlusu' olarak gösterdikleri, bilinmeyen bir konu deðil.. Ama, bugün, sadece bir örnek olarak belirtmek gerekirse, Selçuk Bayraktar isimli genç kardeþimiz, Müslüman halk kesimleri için büyük bir gururu.. O kadar ki, ÝHA, SÝHA ve diðer insansýz teknik icatlar alanýnda, bugün, Türkiye'nin, dünya pazarlarýndaki payý, laik kesimlerin aðýzlarýný kapatan bir þekilde, yüzde 65'lere ulaþmýþ bulunmakta.. Diðer bütün dünya ülkelerinin payý da yüzde 35'lerde..

Bu vesileyle, Müslüman halkýn gurur kaynaðý olan Selçuk Bayraktar kardeþimizin geçen gün Adana'daki TEKNOFEST Fuarý'nda yaptýðý konuþmadan bazý cümleleri buraya aktaralým:

"(...) Eski dünya ölüyor, yenisi doðmakta zorlanýyor. Þimdi canavarlarýn zamaný." Dünya kurulmaya çalýþýlan yeni bir düzenin sancýlarýný yaþýyor. Ne yazýk ki bu düzen, barýþ, adalet ve merhamet etrafýnda deðil; güç, þiddet ve zulüm temelinde þekilleniyor.

Gazze'de masum siviller ve bebekler katlediliyor. Dünya ise bu katliamý maalesef ekranlardan izliyor. (...)

Ve dünya, tanrýsý para olan ve diðer tarafta tanrýsý olmayan bir taraf arasýnda seçim yapmak noktasýna zorlanýyor.. (...)

Nükleer enerji geçmiþte atom bombalarý ile yüzbinlerce insaný öldürmek için kullanýldý. Benzer bir süreç yapay zekâ için de kullanýlýyor. Yapay zekâyý, eðitimi tüm insanlýða ulaþtýrabilmek, saðlýkta çok daha fazla insana hizmet sunabilmek için kullanmak da mümkün.(...)

Ýnsanlýk bilgiyi, binlerce yýl kulaktan kulaða anlattý. Kalemi keþfettiðinde ise bilimi hurafelerden arýndýrarak aktardý. Yapay zekâ da insanlýk için bir kalem. Yapay zekâ etik ve ahlâkî öðelerle þekillendirilirse insanlýk için bir dönüm noktasý olabilir. Aksi halde insanlýk için karanlýk olur. (...)

*