Ýslamofobi ve Þule Yüksel Þenler

Ýnsan sayýsý kadar film çýkar mý?

Ýnsan sayýsý kadar roman yazýlýr mý?

Yurtdýþýnda yaþayan Türkiye insaný, kapalý bir kutuda sanki.

Týpký diðer yabancýlar gibi. 

Seslerini  ne  kadar çýkaracaklarý bile belli.

O kadarýna da ev sahibi ülke karar veriyor.

Ama boyunlar kýldan ince tabi.

Peki öyle mi olmasý gerekiyor?

Bütün bunlar Paris’te düzenlenen bir etkinliðin kulisinde yazýlan notlar.

Paris Anadolu Festivali, Paris’e yarým saat uzaklýkta, bilenin bile zor bulabileceði

Villepinte Sergi Merkezi’nde düzenlendi.

Þehir merkezi ve kolay ulaþýlabilen salonlar göçmenlere kapalý mý?

Memleketin, alýþanýna çok sýradan gelen, uzaktaki için özlenen esintilerine ulaþmak bu kadar mý zor olmalý?

Bütün bu sorular zihnimi meþgul ederken, týklým týklým bir salonda Þule Yüksel Þenler  ve Huzur Sokaðý paneli baþladý bile...

Moderatörlüðünü yaptýðým panelde Þenler, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’ndan Doç. Necdet Subaþý ve Hece Dergisi Genel Yayýn Yönetmeni Ýbrahim Çelik ile buluþtu.

Anadolu Festivali kapsamýnda düzenlenen “Huzur Sokaðý” paneli ayýn için Þule Yüksel  Þenler’i dinlemenin sembolik bir önemi de var aslýnda.

Avrupa’nýn son on yýlýna Ýslami görünülürlüðe tepki damgasýný vurmuþ durumda. Adýna Ýslamofobi dediðimiz korku, politikalarda da belirleyici olmaya baþladý.

Ýsviçre’de minare yasaðý, Fransa’da burka yasaðý, düþünce özgürlüðü adýna karikatürlerle Ýslami deðerlere edilen hakaretler hep bu tahammülsüzlüðün ürünü.

Þule Yüksel Þenler ise Müslüman kadýnýn Türkiye’deki sembol isimlerinden.

Görünülürlüðüne batýdaki bazýlarýnýn tahammül edemediði tesettürün öncü isimlerinden Þule Yüksel Þenler, Huzur Sokaðý romanýyla da bugünlerde yeni neslin de ismini duyduðu bir yazar.

Çünkü romandan esinlenen bir dizi haftalardýr ekranlarda beðeniyle izleniyor.

Avrupa’daki düþünce özgürlüðü kýlýfýndaki Ýslamofobik saldýrýlara cevap, Ýslami deðerlere ait sembolleri yeniden hatýrlamak ve hatýrlatmak olmalý ilk etapta...

Anadolu Festivali’nin organizatörü ve fikir babasý Ahmet Oðraþ’a bu ismi bir panel için davet etmeyi önerdiðimde de aklýmda bu çerçeve vardý.

Þule Yüksel Þenler, Paris yakýnlarýnda düzenlenen konferansta yumuþacýk sesiyle romanýný, kendi deneyimlerini anlatýrken bu tür buluþmalarýn ve temaslarýn yurtdýþýndaki Türkiye insaný açýsýndan önemini bir kez daha düþündüm.

Mehfer fonunda medya paneli

Yine Anadolu Festivali kapsamýnda düzenlenen bir buluþmada, Türkiye basýnýndaki Fransa algýsý ve Fransýz basýnýndaki Türkiye algýsýný konuþtuk.

Dýþ politika konuskunda duayen isimler Ceyda Karan, Akif Emre, Emre Demir ile birlikte, moderatörlüðünü benim üstlendiðim panelde karþýlýklý algýlarý paylaþtýk.

Ýyi gitmeyen þeylerin olduðu ve bunun önemli ölçüde tanýtýmdan kaynaklandýðý aþikar ve bu noktada medyaya önemli görevler düþüyor.

Tam da bunlarý konuþurken, festival kapsamýnda sergi merkezine davet edilen Mehter Takýmý gümbür gümbür sesiyle bütün salonu etkisi altýna aldý. Panele davul sesinin zor ulaþacaðý bir baþka salona geçerek devam ettik.

Karþýlýklý algý sorununu konuþmaya devam etmeyi, bu buluþmalarý devam ettirmeyi ama bu kez Mehter Takýmý’ndan uzak durmayý kararlaþtýrdýk!