Birleþmiþ Milletler’de perþembe akþamý Filistin’in “üye olmayan gözlemci devlet statüsü” için yapýlan oylama, sonucu kadar devletlerin reflekslerinin analizi açýsýndan da önemli bir fýrsat oldu.
Oylamada ABD adýna kullanýlan “hayýr” oyu, Washington’un hanesine eksi bir puan olarak yazýldý.
AB ise tek bir tutum alamayarak öncelikle siyasi daðýnýklýðýný bir kez daha göstermiþ oldu.
Ancak “hayýr” cephesine, eski kýtadan giden tek oy, Ýsrail’in diplomatik yenilgisi olarak da kayýtlara geçmiþ oldu.
Sadece Çek Cumhuriyeti, BM oylamasýnda “hayýr” oyu kullandý. Fransa’nýn baþý çektiði 14 AB ülkesi oylamada “evet” dedi.
Almanya’nýn da aralarýnda bulunduðu diðer AB ülkeleri de çekimser kaldý. Geçtiðimiz yýl Filistin’in UNESCO üyeliði için yapýlan oylamaya bakýldýðý zaman, AB’de 9 ülkenin “hayýr” oyunun Filistin lehine deðiþtiði gözlendi.
Aslýnda AB’de ortak tutum için ortaya atýlan öneri “çekimser kalma” þeklindeydi.
Ancak Ýsrail cephesinde Filistinlilere yönelik uygulanan zulümler çuvala sýðmayan mýzrak boyutunu aþtýðý için, AB ülkelerinde de Gazze’ye uygulanan diplomatik körlükten ders alýnmýþ gibi görünüyor.
Ýsrail’in Gazze saldýrýsý sýrasýnda AB cephesi, Ýsrail’den yana bir tutum almýþtý hatýrlanacak olursa. Nazi dönemi nedeniyle boynu bükük olan ve Ýsrail’e desteklerini esirgemeyen Alman yetkililer, Ýsrail yerleþimciliðine tepki olarak oylamada çekimser kaldýklarýný gizlemediler.
Batý dünyasýndaki vicdansýzlýk koalisyonu bu kez parçalanmýþ gibi.
Bu arada, oylama öncesi özellikle Washington-Tel Aviv cephesinde oynanan ve diplomatik ve finansal tehdit boyutuna varan ayak oyunlarýný ve oylamayý engelleme çabalarýný da tarih bir utanç sayfasý olarak taþýyacak.
Fransa’da karakolluk siyasi kriz
Fransa merkez sað partisi UMP, Jean-François Copé ve François Fillon’un yarýþtýðý parti kongresinden bu yana tarihinin en büyük krizini yaþýyor.
Adaylardan her biri galibin kendisi olduðunu ilan etti. Sonra az farkla Copé’nin liderliði açýklandý. Fillon itiraz etti. Kendi grubunu kurduðunu duyurdu. Ýki ekip arasýndaki sinir harbinden rahatsýz olanlar üçüncü kliðin temellerini attý.
Gözler partinin “bir bilen”i Nicolas Sarkozy’ye döndü. Ýki aday da Sarkozy’nin ortalýðý yatýþtýrma çabalarýna kulak asmadý.
Yeni bir kongre, ekipler arasý sinir savaþý derken sular durulmuyor.
Fransýzlar bir Brezilya dizisi kývamýnda akýp giden bir tiyatro izliyorlar.
Aþýrý saðcý Milliyetçi Cephe ise bütün bu gerilimden faydalanan taraf gibi görünüyor.
Milliyetçi Cephe lideri Marine Le Pen, UMP’de yaþanan krizle baðlantýlý olarak partisine katýlýmlarýn beþ katýna çýktýðýný açýkladý ve hayalkýrýklýðýna uðrayan UMP’lilere çaðrýda bulundu.
Mayýs ayýndaki Fransa seçimlerinde Sosyalistlerin galip gelmesi, siyasette oyun kurucunun aþýrý sað olduðunun ispatýydý. Le Pen seçimlerde saða destek vermeyeceðini açýklayarak, François Hollande’a Elysee yolunu açmýþtý.
Þimdi sýra, lideri olduðu aþýrý saðý evcilleþmiþ gösterip, saðýn temsilcisi olduðunu ilan etmesinde. Ekonomik kriz, yükselen iþsizlik ve artan yabancý düþmanlýðý da bu stratejiyi besliyor. Aþýrý saðýn ayak sesleri daha fazla duyuluyor.