Cumhurbaþkaný Erdoðan dün Ýran'daydý. Ýran Cumhurbaþkaný Ruhani ile görüþtü. Suriye'nin toprak bütünlüðü ve PKK ortak tehdidi çerçevesinde baþlayan yakýnlaþma Irak Genelkurmay Baþkaný'nýn bir heyetle Ankara'ya gelmesi ve Kuzey Irak'taki referandumdan sonra Türk Genelkurmay Baþkaný Hulusi Akar'ýn Tahran'a gitmesiyle zaten belli bir yere taþýnmýþtý. ABD'nin mütecaviz bölge politikasýna, Suriye'de PYD'yi ordulaþtýrmasýna ve bölgede sýnýrlarýn deðiþimini tahrik eden tutumuna karþý Türkiye, Ýran ve Irak'ýn bir bölgesel barýþ mutabakatý oluþturmaya çalýþtýklarý anlaþýlýyor. Bölge ülkelerinin ortaklaþmasý halinde emperyal aktörlerin eskisi gibi kendi çýkarýna göre hareket edemeyeceðini göstermek istiyorlar.
Çýkarlar çatýþtýðýnda ortaklaþmak zor oluyor ancak bugün olduðu gibi ortak tehdit algýsý oluþtuðunda evvel söylenmiþ kem sözler pekala unutulabiliyor.
Devlet dediðin aygýt da biraz böyle çalýþýyor; her devlet "dost" ve "düþman" deðiþtirebiliyor lakin Türkiye söz konusu olduðunda "Daha dün Ýran'la þöyleydiniz, daha dün Esed'e böyle diyordunuz, daha dün Netanyahu'ya demediðinizi býrakmýyordunuz" gibi reel politikada yeri olmayan romantik cümlelerle iç siyasette alkýþ toplamak mümkün oluyor.
Sanýrsýnýz bu politika deðiþiklikleri, muhatap aktörler olduklarý yerde dururken yapýlýyor; ABD misal 2011'deki gibi, yahut Barzani cefasýný bizimle paylaþtýðý zor günlerinin sefasýný Ýsrail bayraklarýyla kutlamaya kalmamýþ gibi...
***
Hele de Ýran! Arap Baharý döneminde Ýhvan'ýn bölgede demokratik seçimlerle baþa geleceði ve bu süreçte Türkiye, Ýran ve Mýsýr baþta olmak üzere Ýhvan'ýn iktidara taþýyan ülkeler üzerinden bölgesel bir güç haritasý oluþacaðý öngörülüyordu. Kaðýt üzerinde güzel duran, bugün imkan olsa Türkiye'nin belki yine desteklemek isteyeceði bir proje. Ama öyle olmadý, iþ Suriye'ye dayandýðýnda Ýran bunu Þii jeopolitiðini realize etmek için fýrsat olarak gördü, "Hizbullah kýrmýzý çizgim" dedi ve isyanýn çok erken bir evresinde milisleriyle Suriye'ye girdi. Ýran'ýn desteði yetmedi, Esed Rusya'yý da davet etti. Bu arada ABD çoktan Suriye politikasýný deðiþtirmiþ, Türkiye'nin Esed'i demokratikleþmeye ikna etmeye çalýþtýðý günlerdeki sert söyleminin dahi gerisine düþmüþtü. Oysa Esed kimyasal silah kullanýyordu.
Giderek Türkiye'nin Suriye'den dýþlandýðý, PKK-PYD'nin ABD'den statü sözü aldýðý ve böylece çözüm sürecinin rafa kalkýðý, Türkiye'nin tüm uyarýlarýna raðmen ABD'nin PYD'yi ordulaþtýrmaya devam ettiði, "Fýrat'ýn batýsýna geçmeyecekler" sözünün buharlaþýp gittiði ve az kalsýn Türkiye'nin FETÖ ve PKK eliyle iþgale açýk hale getirildiði aðýr bir süreç yaþadýk.
Evet bu zaman zarfýnda Barzani dýþýnda bölgesel ve küresel tüm aktörler Türkiye hilafýna ittifaklar içine girebildi. Ancak Irak Merkezi Yönetimi'nin görevlerini yerine getirmemesi, Ýran ve PKK'nýn da sýkýþtýrmasý karþýsýnda Barzani'ye arka çýkan da Türkiye oldu. Tam da bu sebeple bugün hala Türkiye Cumhurbaþkaný Barzani'ye "bölgede oynanan oyunu birlikte bozalým" çaðrýsý yapmaya devam ediyor.
***
Türkiye'nin yeni oluþan þartlar çerçevesinde yeni iþbirliklerine gitmesi ve dün hasmane tutumlarýný gördüðü ülkelerle yan yana gelmesi, hatta ortak operasyon ihtimalinden söz etmesi bölgedeki ve dünyadaki tüm diðer ülkelere bakýnca hiç de þaþýrtýcý olmadýðý gibi anlaþýlýr da. Ýlle de ahlaki ve romantik bir tevili olsun dýþ politikamýzýn diyenler için en azýndan þunu söyleyebiliriz; Türkiye hem Suriye'de hem Barzani'nin referandum kalkýþmasý özelinde varoluþsal bir mevzi alýyor; komþularýnýn toprak bütünlüðünü önceliyor ve oluþabilecek daha büyük kriz ve savaþlarýn önüne geçmek adýna caydýrýcý gücünü gösteriyor.
Kimseyi açlýkla imtihan ettiði falan da yok, ama Ýsrail bayraklarýyla kutlanan bir baðýmsýzlýk adýmýnýn baðýmsýzlýk deðil tam baðýmlýlýk getireceðini Türkiyeli Kürtler de pekala biliyor.