23-26 Aðustos tarihleri arasýnda MITVIM (The Israeli Imnstitute for Regional Foreign Policy) tarafýndan yaptýrýlan kamuoyu yoklamasýna göre, Ýsrail halkýnýn büyük bir kýsmý Türkiye ile barýþmayý, barýþmak için de özür dilenmesini savunuyor.
500 kiþiye sorularak yüzde 4,5 yanýlma payýyla elde edilen verilere göre bu konu hakkýnda fikri olan her yüz kiþiden 79’u Ýsrail’in Türkiye ile iliþkilerini geliþtirmek için bir þeyler yapmasý gerektiðini söylüyor. Yüzde 59 Ýsrail hükümetinin bu konuda yeterli çabayý göstermediðini iddia ediyor.
Yine konu hakkýnda fikir ve bilgi sahibi olanlarýn yüzde 54’ü Ýsrail’in Türkiye’den özür dilemesi gerektiðini düþünüyor. Yüzde 60 da iki ülkenin barýþmasýnýn Ýran konusunda Türkiye ile iyi geçinmenin Ýsrail iþine yarayacaðýna inanýyor. Yüzde 53 ise iliþkiler düzeldiðinde Türkiye’ye gitmeye hazýr.
***
Görünen o ki Ortadoðu’daki geliþmeler Ýsrail’de halkýn Türkiye’ye bakýþýný ciddi þekilde etkilemiþ. Doðal olarak özre ve iliþkilerin normalleþmesine verilen destek koþulsuz deðil. MITVIM’in anketine cevap veren insanlar Türkiye’de açýlan davalardan, Suriye’de olan bitenden, Ýran’ýn nükleerleþme çabasýndan bahsediyor.
Ancak iliþkilerin normalleþmesi için Türkiye’nin talep ettiði iki temel koþulun karþýlanmasý konusunda tereddüdü olan insanlarýn sayýsý giderek azalýyor. Umarýz Ýsrail ve Türkiye özür ve tazminat üstünde anlaþýr, iliþkiler de eskiden olduðu gibi normal seyrine kavuþur.
Çünkü en az Ýsrail’in Türkiye’ye ihtiyacý olduðu kadar bizim de Ýsrail’e ihtiyacýmýz var. Ýki ülkenin de Suriye’de, Irak’ta ve daha kim bilir nerelerde birbirinin ayaðýna basmamak için gayret göstermesi þart. Ne Türkiye ne de Ýsrail bölgenin dengeleri yeniden belirlenirken birbiri ile rekabet içinde olmamalý.
Ayrýca, Türkiye açýsýndan bakýldýðýnda Ýsrail karþýtlýðýnýn bölge siyasetinde etkili olmak için doyum noktasýna ulaþtýðýný söyleyebiliriz. Mýsýr’ýn Müslüman Kardeþler iktidarý ile dünya siyaset sahnesine çýktýðý bir zamanda Hamas dayanýþmasý Türkiye’ye fazla bir þey kazandýrmaz.
Kaldý ki Türkiye Filistin sorunu konusundaki tavrýný da Ýsrail ile barýþtý diye deðiþtirmek zorunda deðil. Tek yapmasý gereken daha nüanslý bir dýþ politika benimsemek ve evrensel ilkeleri savunmak. Gazze’nin sadece Ýsrail deðil Mýsýr tarafýndan da abluka altýnda tutulduðunu görmek. Gerektiðinde de Ýsrail’i uyarmak ve eleþtirmek.
Fakat unutmayalým ki sorunlar envanterimiz her geçen gün daha da çok þiþiyor. Dünyaya ilke olarak sýfýr sorun öneren Türkiye’nin sorunlarýný sýfýrlamak için gerçekten çalýþmasý gerekiyor. Ayný anda Ýsrail, Irak, Suriye, mülteci ve PKK sorunu ile birlikte baþ etmek zor.
Bir de bunlara Kýbrýs sorununu ve Ermenistan ile bir türlü normalleþemeyen iliþkileri eklediðinizde her þey birbirine karýþýyor. Pek çok ülke bu sorunlar arasýnda hiç hoþumuza gitmeyecek iliþkiler kuruyor. Bu iliþkiler aðý üstünden siyaset yapýyor.
***
Türkiye kendisini zayýf düþüren, diplomatik enerjisini boþa harcamasýna yol açana sorunlardan kurtulmak zorunda. Ýsrail halkýnýn tercihleri ve sürdürülen arabuluculuk çabalarý þimdilik en azýndan bir tanesinden kurtulabileceðimize iþaret ediyor.
Yeter ki biz de sorunlardan kurtulmanýn önemine inanalým, elimizden gelen gayreti gösterelim. Ne de olsa “özür dilemek” kolay yapýlacak bir siyasi tercih deðil. Özür dileyeceklere güven vermemiz, hiç olmazsa bazý beklentilerinin karþýlanacaðýný göstermemiz gerekebilir.
Diyeceksiniz ki Mavi Marmara’da olanlarý unutacak mýyýz? Hayýr, unutmayacaðýz. Ama en az orada olanlarý unutmayacaðýmýz kadar iki ülke iliþkisinin önemli olduðunu, bölge jeopolitiðinde yaþanan deðiþimin normalleþmeyi gerekli kýldýðýný da unutmayacaðýz.
Unutmayacaðýmýz bir baþka þey de Türkiye’nin, daha doðrusu AK Parti iktidarýnýn, 2008 sonuna kadar bu ülkeyle iyi iliþkiler içinde olduðu, Ýsrail Cumhurbaþkaný Peres’i TBMM’de aðýrladýðý, Suriye ile arasýndaki sorunlarýn çözümü için arabuluculuk yaptýðý, yani kategorik Ýsrail karþýtlýðýný politika olarak benimsemediði olmalý.