İsrail işkencesi ve Filistinli gazeteci

Güney Kore’de hafta içinde düzenlenen ve benim de katıldığım Dünya Gazeteciler Konferansı için buluşan 100 gazeteci arasında Filistinli gazeteci Nabhan Khrarishi’nin hikayesi notlarım arasında ön plana çıktı.

İsrail’in işkenceleri sonucu sakat kalan Filistinli gazeteci, Palgong Tepesi’nde bulunan Donghwasa Budist Tapınağı gezisinde gruba katılmayınca dikkatimi çekti. Yanında Uluslar arası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Başkanı Jim Boumelha da vardı. Fas asıllı bir İngiliz olan Boumelha ile toplantı öncesi aramızda geçen Charlie Hebdo polemiğinde tanışmıştık. Boumelha’nın “Peki Müslümanların karikatürler nedeniyle kendilerini aşağılanmış hissetmeleri ne olacak” soruma yanıtı, İslam dünyasının ve doğu toplumlarının hassasiyetlerini yok sayan cinstendi. Ancak tapınak gezisi sırasında, ben de bir kenarda gruba katılmayıp beklerken, Filistinli Khrasihi’nin İsrail işkenceleri sonucu sakat kaldığını ve tepeye bu nedenle tırmanamadığını isyan edercesine söyleyince, onunla ilgili yargılarıma mola verip, bir dakika durdum.

Soluğu Kharishi’nin yanında aldım. Filistinli gazeteci, İsrail işgaline karşı çıkması nedeniyle defalarca gözaltına alındığını, bir keresinde beş yıl cezaevinde kaldığını, sorgular sırasında işkence gördüğünü anlattı. Ayaklarından tavana asılarak gördüğü işkence sırasında, İsrail askerinin attığı tekme gözüne gelince, gözünü kaybetmiş. Bacaklarında da hasar olduğu için adım atarken zorluk çekiyordu.

Filistinli gazetecilerin karşılaştığı engellemeleri anlattı uzun uzun. Sadece geçtiğimiz yaz, Gazze saldırısı sırasında 17 Filistinli gazeteci İsrail’in hedef gözeterek açtığı ateşler sonucu öldürülmüş.

Peki Seul buluşmasında bunlar konuşuldu mu? Toplantının önceden belirlenen gündeminde bu zulüm yoktu. Resmi gündemde konferansta iki ana tema olarak Kore Yarımadası’nın yeniden birleşmesi ile Charlie Hebdo saldırılarının ardından gündeme gelen basın özgürlüğü ve güvenlik konuları ele alındı.

Gündeme gelmeliydi. Charlie Hebdo tartışması sırasında konuşan Fransız gazeteciye sordum: “Charlie Hebdo saldırısını elbette hepimiz şiddetli bir şekilde kınıyoruz. Peki sizler yazın Gazze’de İsrail’in öldürdüğü 17 Filistinli gazeteci için ne yaptınız?”

Fransız gazetecinin “Gazze’de öldürülen gazeteci sayısı çok fazla. Ama sadece bu değil. Charlie Hebdo saldırıları sırasında Boko Haram örgütü de yüzlerce kişiyi öldürmüştü. Ancak biz Charlie saldırısını cumhuriyete yapılmış bir saldırı olarak gördük. Protestolar sırasında başkalarını düşünmedik” yanıtı itiraf niteliğindeydi.

Türkçe’de “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dedikleri cinsten...

Dünya Gazeteciler Buluşması’ndan zihnime kazınanlar bunlar oldu.

Seul’den aldığım notların devamı ve yaptığım röportajlar ise yarın dış haberler sayfamızda olacak.