Ýsrail'in Filistin'i iþgali, tüm Ýslam dünyasýný etkisi altýna alan travmatik bir sürecin baþlangýcýný iþaret eder. 1800'lerin ortalarýndan itibaren yeþermeye ve güçlenmeye baþlayan Siyonizm, Abdülhamid Han'ýn ýsrarlý direniþine raðmen Ýmparatorluðun daðýlmasý ve Kudüs'ün Osmanlý'nýn elinden çýkmasýyla birlikte hýzla yol almaya baþladý. Ýngilizlerin vaziyet ettiði Filistin topraklarýnda yine Ýngilizlerin eliyle Siyonist Ýsrail devleti kuruldu. (Bu tartýþmaya eþlik eden "Abdülhamit'in Filistin topraklarýný sattýðý" tezviratýna karþý gerçekleri öðrenmek için Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin yerli ve yabancý arþivlerde çalýþarak hazýrladýðý doktora çalýþmasýna dayanan Siyonizm ve Filistin Sorunu eserini öneririm.)
***
Bugün herkes biliyor ki Ýsrail'in Filistin iþgali sona erdirilmeden, en azýndan 1967 sýnýrlarýna çekilmiþ ve Doðu Kudüs'ü Filistin'e terk etmiþ bir Ýsrail'e razý olmadan bu sorun bitmeyecek ve asla akan kan durmayacak.
Ýsrail ve ABD'nin Hamas üzerinden haklýlaþtýrmaya çalýþtýklarý þiddet ve yüz yýlý aþkýn devam eden önce koloniler kurarak, 70 yýldýr da devletleþerek sürdürdükleri iþgal, her geçen gün Filistin aleyhine iþleyen bir süreç olsa da Filistinlilerin haklý direniþlerinin asla sona ermeyecek olmasý, her doðan çocuðun Filistin davasýnýn bir neferi olduðu gerçeði de Ýsrail'in asla Filistin'in gerçek sahibi olamayacaðýný ve hiçbir zaman huzur bulamayacaðýný gösteriyor.
***
Siyonizmin baþ hamisi olan ABD'nin Ýsrail ve Filistin arasýnda sözde tarafsýz bir arabulucu olduðu yalaný Trump'ýn, Tel Aviv'deki büyükelçilik binasýný Kudüs'e taþýma kararý ve bunu uygulamaya koymasýyla ayan beyan ortaya çýktý.
Nekbe'nin yýl dönümüne denk getirilen bu olaya gösterilen tepkilere Ýsrail'in silahlý müdahalesi sonucunda 60'ýn üzerinde Filistinli þehit oldu ve üç bine yakýný yaralandý.
Türkiye'nin öncülüðünde BM Genel Kurulu'nda 128'e 8 oyla alýnan karara raðmen ABD'nin ve Ýsrail'in bu haydutça tutumu, ne yazýk ki uluslararasý hukukun da iþlevsizliðini kanýtladý. Kudüs'ün sözde BM güvencesinde olmasýna ve Kudüs'ün Ýsrail'in baþkenti ilan edilmesine karþý alýnan ortak karara raðmen ABD ve Ýsrail'in geri adým atmamasý bugünden tezi yok, yaptýrýmý olan baþka yöntemlerin devreye sokulmasýný zorunlu kýlýyor.
Yarýn yeniden olaðanüstü toplanacak olan Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý, Birleþmiþ Milletler nezdinde böyle bir giriþime öncülük edebilir. Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin ya da Rusya'nýn taþ koymasý ile dünya üzerinde pek çok kriz derinleþmiþ ve enfekte olarak çok daha geniþ bir alana yayýlmýþ ya da etki gücüne ulaþmýþtýr. Bunu en yakýn Suriye'de yaþadýk.
***
Ortadoðu'daki hiçbir olay Ýsrail'in Filistin topraklarýný iþgaliyle baþlayan süreçten baðýmsýz deðildir. En azýndan herkes mutabýk ki Filistin iþgali son bulmadan Ortadoðu ve Körfez'deki iktidarý halkýn iradesine dayanmayan liderler de týpký Ýsrail gibi rahat ve huzur yüzü görmeyecek.
Veliaht Selman'ýn para saçarak Batýlý baþkentlerde dolaþabiliyor olmasý da adýnýn tarihe "ABD ve Ýsrail uþaðý" olarak yazýlmasýna mani olamayacak.
***
Vatan, din, özgürlük ve namus kavramlarýnýn birbirinden ayrýlmazlýðýnýn sembolü oldu Filistin.
Ýsrail'in kendine yer etme politikasýnda giderek Arap devletlerinin sözde liderlerini yanýna almasý, Ýslam ülkelerinin neden halkýn iradesiyle yönetilmediðini de anlatýyor bize.
Hamas'ýn ve Müslüman Kardeþler'in seçim baþarýlarýna karþý darbe yapýlmasý, bu yapýlarýn terör örgütü ilan edilmesi ve "one minute" hadisesinden sonra Türkiye'nin sonu gelmez sýkýþtýrmalara maruz býrakýlmasý yine bu çerçevede ele alýnmalý.
Arap Baharý'nýn neden boðulduðu sorusunun cevaplarýndan biri de kuþkusuz Ýsrail'in güvenliðinden duyulan endiþe.
Filistin özgür olmadýkça Müslümanlar özgür deðildir!
