“İsrail olmasaydı ABD onu icat etmek zorunda kalırdı”

ABD için İsrail ne zaman önemli olmaya başladı?

Süreci 1948'e yani İsrail'in kuruluşuna kadar götürenler yanılırlar.

Amerika'daki Yahudiler'in dahi "İsrail ismini ağızlarına almadıkları, hatta cüzzamlı gibi kaçtıkları bir dönem var!" desem okuyucularımın en azından bir kısmı kinayeli bir şekilde "hadi canım sen de" diyecektir.

Amerikan dış politikası için İsrail'in önem kazanması 1967 Arap-İsrail Savaşı sonrasıdır, dersem?

67'deki nam-ı diğer Altı Gün Savaşı'na kadar İsrail, daha ziyade ilk önce İngiltere'nin sonra kısmen Sovyetler Birliği'nin Ortadoğu'daki politik aparatıydı.

1973 petrol krizi ABD-İsrail ilişkisini pekiştirdi.

O günden itibaren İsrail merkezli yeni bir Ortadoğu süreci başladı. İran-Suudi Arabistan merkezli politika hızla gerilemeye başladı. 1979'da İran tamamen devre dışı kalırken, Suudi Arabistan İsrail'e göre tanımlanmaya başladı. Suudi Arabistan'ın paraları deyim yerindeyse hep rehinde tutuldu.

Gözden kaçan bir başka konu daha var...

İlk nesil İsrailli liderlerin çoğu Avrupalı, sonrakiler ise daha çok Amerikalı.

Söz gelime katil Netanyahu, Amerika'da büyüdü.

Eski arkadaşları arasında Donald Trump da var.

İsrail'i Arz-ı mevud üzerinden okurken bir de bu ilişki ağını merkeze koyun.

1967 savaşından itibaren, Amerika'nın Ortadoğu politikalarının merkezine oturan İsrail, özellikle ikinci nesil yöneticiler tarafından "finansal Siyonizm'in" büyük desteğini alarak daha da güçlendi.

Finansal Siyonizm mi? O da ne diyeceksiniz.

Muhasebeyi kim belirliyorsa finansın sahibi de o.

Yüz Milyarlarca dolarlık bütçeye sahip Siyonizm destekçisi şirketlerin altını kazıyın ne çıkacak, bakın.

Her yere ölçüsüz bomba yağdıran İsrail'in maliyesi hakkında konuşulduğunu hiç duydunuz mu?

ABD'nin yardımı diyeceksiniz... Ben de onu diyorum, İsrail devletinin maliyetini ABD yükleniyor gibi görünse de para sistemi yüzünden bütün dünya paylaşmış oluyor.

Çok enteresan bir bilgiyi daha sizinle paylaşmak istiyorum.

Amerika, şu yerleşimci teröristlere de çok güçlü destek veriyor.

Nasıl mı?

Kendi ülkesinde yasakladığı otomatik silahlardan 22 bin tanesini Siyonist yerleşimcilere vererek tabi.

Yani hem devlet bazında hem de sözde sivillere silah yağdırıyor Amerika.

Çağrışımlar çağrışımlar çağrışımlar...

Bir yerlerde okumuştum... Galiba Amerikalı bir generaldi, Mossad'ın eski başkanlarından Uzi Arad'a şöyle söylemişti:

"İsrail, Yakın Doğu'da karaya oturmuş bir uçak gemisidir"

Kimin?

Söylemeye gerek var mı?

Gelelim başlıktaki söze...

"İsrail olmasaydı ABD onu icat etmek zorunda kalırdı" sözünü Joe Biden senatörken ilk olarak 1986 yılında söylemiş.

7 Ekim sonrası, bu sözünü birçok kere tekrarladı Biden.

Hatırlarsınız... Bu sütundan "Amerika İsrail'in kapanına kapıldı" sözünü birkaç kere kullandım. Çünkü emperyalist Amerika'nın yaşadığı sistem krizinden ve Ukrayna'daki çözümsüzlükten faydalandı İsrail.

Diyeceksiniz "e, bu bir çelişki!"

Görünürde öyle.

Amerika olmasaydı bu zulmüyle İsrail'in ayakta kalması mümkün değildi.

Hatırlayın... BM güvenlik kurulunda kalkan Amerika'nın eli İsrail'i hep korudu.

Biraz önce dediğim gibi, Yahudi olsun olmasın ABD'li şirketler ekonomik olarak hep desteklediler Siyonist rejimi.

Neden?

Ortadoğu, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip. Fosil yakıtlar küresel ekonomide hala kritik öneme sahip.

İkincisi, dünya ticaretinde merkezi öneme sahip boğazlardan üçü bu bölgede.

Çok kutuplu bir dünyanın tartışıldığı bir zeminde, Ortadoğu hakimiyetinin ne anlama geldiği ortada.

Onun için, biz konuyu sadece teopolitik düzlemde değerlendirirsek hata ederiz. Emperyalizmin, İsrail üzerinden yeni bir kurgu yaptığını görürsek, etnik temizlik yapan İsrail'e "bomba atarken nazik ol" uyarısı yapan ABD'yi ve onun vassalı konumundaki Avrupa devletlerini daha iyi konumlandırmış oluruz ve mücadele stratejimizi de ona göre geliştiririz.