Ýsrail tarihi açýsýndan önemli bir isim olan eski baþbakan Ýzak Þamir, 96 yaþýnda yaþama veda etti. Annesi ve iki kýz kardeþi Nazilerin kurbaný olmuþtu. Polonya’daki hukuk eðitiminden sonra, 1935’de Filistin’e geçme kararý verdi; Bulgaristan üstünden kaçak yollarla ve bir tekneyle bölgeye gitti. Filistin bölgesinin Ýngilizlerden kurtulmasý için mücadele veren bir kuruluþa katýldý, bu faaliyetleri nedeniyle Birleþik Krallýk’ýn en çok aranan adamlar listesine girdi.
Siyonist bir aktivist olan ve anti-emperyalist olarak tanýnan Þamir, Ýngilizler tarafýndan defalarca tutuklandý, hapse atýldý. Hepsinden, kah tünel kazarak kah telleri keserek kaçmayý baþaran Þaron, sürüldüðü Somali’de de kaçmaya çalýþýrken Fransýzlar tarafýndan yakalandý. 1947 yýlýnda ise, Fransa Þaron’a siyasi sýðýnma hakký verdi; o da Ýsrail devletinin ilan edildiði yýl sahte kimlikle Filistin’e geri döndü. Mossad’ýn Ýsrail dýþýnda eylemler yapan kolunda Derviþ adýyla aktif görevler aldý ve aþýrý saðcý bir siyasetçi olarak 1982 ile 1983’de ve 1986 ile 1992 yýllarý arasýnda baþbakanlýk yaptý.
Ýsrail’in Gazze ve Sina’dan çekilmesine karþý olmasýna raðmen, bu kararlar Þamir aktif siyasetteyken alýndý. Bununla birlikte tarihe, 1991’de Etiyopya baþta olmak üzere Afrika ve Asya’daki Yahudilerin Ýsrail’e getirtilmesi projesiyle geçti.
***
Ýngilizlere karþý verilen mücadelenin kýsa bir süre sonra Araplara karþý verilen bir mücadeleye nasýl dönüþtüðünü anlamak için Þamir’in yaþamýna bakýlabilir. Ancak ayný yaþam öyküsü, geçmiþte zulme uðrayan birinin benzer bir zulmü Filistin’de uygulamaktan kaçýnmayacaðýnýn örneklerini de sunabilir. Bu, mazlumun zalime dönüþmesi örneði midir bilinmez. Ancak, vatansýzlýk hallerinin bir vatan yaratma arzusunu kamçýladýðýný, fakat bunun da baþkalarýnýn vatanýný gözetmemeye izin verdiðini söylemek yanlýþ olmaz.
Þamir, Filistinlilerle görüþme yapýlmasýna, Oslo süreçlerine karþý çýkan bir siyasetçiydi. Ayrýca, Filistin ile toprak ve nüfus üzerinden pazarlýk yapýlmasýný da reddediyordu. Bununla birlikte, Mýsýr ve Lübnan’la barýþ saðlanmasý için epeyce uðraþmýþtý. Mýsýr konusunda baþarý elde edilse de, Lübnan barýþý baþarýsýz olmuþtu. Ayrýca, Körfez savaþý sýrasýnda Kuveyt’i iþgal eden Irak’ýn Ýsrail’i de vuracaðý yönündeki eðilimleri fazlasýyla iþlemiþti. Böylece ‘savunma’ güdüsüyle Ýsrail’in iyice silahlandýrýlmasýndan yana uygulamalar yapmýþtý.
***
Ýsrail saðýnýn genel eðilimleri, geçmiþten günümüze çok deðiþmemiþ gibi. Likud ile ifade edilen bu eðilim bugün Ýsrail’deki baskýn yaklaþýmlarý ifade ediyor. Ancak, Likud’dan çok daha radikal eðilimlerin eskiden daha güçlü olduðunu söylemek gerek.
Afrika’dan getirilen Yahudilerin ikinci sýnýf vatandaþ durumuna düþerek yarattýklarý siyasi ortam, artan Ýsrail vatandaþý Arap nüfus ve silahlanmaya ayrýlan bütçenin yarattýðý ekonomik durum, bugün Ýsrail’in iç sorunlarýndan sadece birkaçý. Geleneksel olarak Mýsýr’la iyi geçinme arayýþýnýn ise günümüzdeki yeni Mýsýr’la da hala sürdüðü hatýrlatýlmalý.
Öte yandan esas sorun Filistinlilerle toprak ve nüfus konularýnda pazarlýk yapmayý reddeden zihniyetin devam ediyor olmasýnda. Küresel koþullar, Ýsrail’in kurulduðu yýllardaki gibi deðil; Filistin’de Filistin devleti kurulmak durumunda. Üstelik artýk koþullar sadece bir devletin kurulmasýný yeterli görmüyor, o devletin yaþamasý için koþullarýn saðlanmasý gerek.
Ne yazýk ki bugün hala Filistin devleti konusu Ýsrail’den geçiyor. Bu, bir yandan sorunu çözümsüz kýlýyor, bir yandan da Þamir zihniyetinin Ýsrail’de yaygýnlaþmasýna yol açan bir ortam yaratýyor. Sonuçta Filistin sorun olmaya devam ederken Ýsrail’in varlýðý da daha fazla tehlikeye giriyor.