Ýsrail örneðindeki gibi kurucu bir siyaset ortaya koyamamanýn oluþturduðu kýsýr döngüyü anlamamýz, bugün Ortadoðu’daki durumu okumamýza yardýmcý olabilir. ‘Ýsrail tuzaðýný’ ortaya çýkaran ana eksen vizyonsuzluktan ibaret. Tali meseleleri, konjonktürel geliþmeleri sürekli merkezde tutan yaklaþýmýn içine düþtüðü bir tuzak. Ayný ezberleri sürekli gündemde tutan, aðýz birliði etmiþçesine kliþeleri býkmadan dile getiren, hiçbir tutum deðiþikliðine gitmeden ayný politikalarý sürdüren, ahlaki ve meþruiyet tutarsýzlýðýný umursamazca sürdüren yaklaþým; Ýsrail sorunun genel tabiatýný oluþturuyor. Bütün bunlarý yaparken iþgali, akan kaný ve bölgesel düzeni ya hiç konuþmaya yanaþmayan ya da cari politikalarýyla bu baþlýklarýn anlamsýz hale gelmesini veya unutulmasýný bekleyen yaklaþýmýn ismidir ‘Ýsrail tuzaðý’.
Benzer bir tuzak Suriye ve bölge için de hayata geçirilmeye çalýþýlýyor. Suriye isyaný baþladýðýndan beri ana eksen ‘Suriyesiz Suriye yaklaþýmlarýndan’ ibaret. Suriye’yi konuþmamak için ortaya çýkan bütün unsurlara inanýlmaz bir önem atfedilerek, Suriye’nin unutulmasý arzulandý. Bu ciddiyetsiz yaklaþým bölgemizdeki hemen her baþlýkta kendisini gösterdi. Irak’ta iþgali ve Maliki’yi konuþmamak için, Mýsýr’da darbeyi ve ortaya çýkardýðý vahameti görmemek için ayný yaklaþým sahiplenildi. Ortaya çýkan son manzarada, Ýsrail ne kadar iþgali gizleyebildiyse, Suriye’de Baas rejimi, Irak’ta iþgal kurgusuna oturan mezhepçi rejim, Mýsýr’da darbe rejimi ve yaptýklarý o kadar gizlenebildi. Meþru kamusal alanda bu apaçýk krizleri görülmesi engellendiði ölçüde, IÞÝD benzeri yapýlara da alan açýlmýþ oldu.
Ýsrail tuzaðý oldukça trajik bir jeopolitik körlükten baþka bir þey deðil. Hala dünyada ciddi sayýda devletin devlet olarak tanýmadýðý, bölgesinde ve dünyada bir çok aktörle temel düzeyde bile iliþki kuramayan bir proje olarak ele alýnan bir yapý var karþýmýzda. Benzer þekilde, bölgemizdeki sorunlarýn patent hakkýný ellerinde bulunduranlar açýsýndan, Ýsrail tuzaðýna düþmenin, vizyonsuz ama karþýlaþýlan sorunlardan taktiksel çýkýþ yolu olarak görülmesinde þaþýlacak bir durum bulunmuyor. Sorun, bölgesel ve küresel güçlü aktörlerin de benzer bir tuzaða düþmesiyle ortaya çýkan maliyette.
Özellikle Amerika’nýn 2003 Irak iþgali sonrasý bölgeyle kurduðu iliþki ‘Ýsrail tuzaðýnýn’ en kaba þekilde politikaya dönüþtüðü bir yapýdan ibaret. 11 Eylül kýrýlmasýyla ortaya çýkan bu durum, Irak iþgaliyle birlikte yerleþik siyasete dönüþmeye baþladý. Kabaca tehditler ve meydan okumalar diye iki baþlýkta ele aldýklarý yeni ulusal güvenlik politikalarý mezkur tuzaðý kaçýnýlmaz kýlmaktadýr. Hal bu olunca da tehditler bertaraf edilmesi gereken, meydan okumalar ise mücadele edilmesi gereken ‘güvenlik sorunlarýna’ dönüþmektedir. Tehditler baþlýðý altýna El-Kaide ile baþlayan ve IÞÝD’e uzanan yapýlarýn ortadan kaldýrýlmasý yer alýyor. Meydan okumalar baþlýðý altýnda ise aðýrlýklý olarak Çin’in ortaya koyduðu ekonomi-politik çýkýþla mücadele bulunuyor.
Tehditleri ortadan kaldýrma stratejisinin neticesinde, geçen yüzyýlýn sonunda sadece Afganistan’da aktif olan yapý, bugün Bangladeþ’ten Nijer’e kadar yaygýnlaþtý. Meydan okumalarla mücadele ise ‘Asya eksen kaymasý’ stratejinin de dahil olduðu yeni ekonomi-politik krizin baþta Avrupa olmak üzere yeni kapitalist kriz dalgasýnýn derinleþmesine yol açmýþ durumda. Her iki yaklaþýmda ýsrarla sorunlarýn mimarisini ve yapýsal nedenlerini görmezden gelerek, konjonktürel krizlere taktiksel cevaplar vermeyi hedefliyor. Bunu yaparken de ‘Ýsrail tuzaðýný’ her geçen gün daha da derinleþtiriyor. Hal bu olunca, ironik bir þekilde, IÞÝD’in de içinde gömüldüðü ‘Ýsrail tuzaðýndan’ bir bölgesel perspektifin çýkmayýþýna þaþýrmamak lazým. Türkiye’nin uzunca bir zamandýr dikkat çektiði kýsýr döngü de bu tuzaktan baþkasý deðildi!