Ýsrail, büyük bir ihtimalle, en azýndan bölgesel bir savaþ çýkarmadan durmayacak. Çünkü uluslararasý kuruluþlarý, bölgesel güçleri, her dinden, her milletten insanlarýn tepkilerini, protestolarýný kale bile almýyor. Katliamlarýna devam ediyor. Gazze'yi yerle bir etti. Bununla yetinmedi, Lübnan'a saldýrmaya baþladý. Yemen'e saldýrdý. Savaþý bütün bölgeye yaymak için Ýran'ý tahrik etti, kýþkýrttý, Tahran'da misafir bulunan Heniyye'yi þehit etti ve Ýran'ý, ülkesinin onurunu kurtarmak için füze saldýrýsýnda bulunmaya mecbur býraktý. Þimdi ezeli ve ebedi destekçisi ABD ile Ýran'ý nasýl ve nereden vuracaðýnýn planlarýný yapýyor. Yani büyük bir felaketin kapýsýný açmaya kararlý. Bu tehlikeyi görenlerden biri olan ve artýk durmasý gerektiðini söyleyen Birleþmiþ Milletler genel sekreteri Antonio Guterres'i istenmeyen adam ilan etti.
Cumhurbaþkaný Erdoðan da Ýsrail'in bu tutumundan hareketle saldýrganlýðýn bizim sýnýrlarýmýza dayandýðýný söyledi. Dolayýsýyla bu saldýrganlýðýn bölgesel bir nitelik kazanmasý durumunda bizim de kapýmýza gelip dayanacaðýný vurguladý. Özellikle Ýsraillilerin "ârz-ý mev'ud" inancýna dikkat çekti. Bu konuþmanýn üzerinden birkaç gün geçmeden, Suriye'nin Lazkiye þehrine bir saldýrý düzenledi Ýsrail. Lazkiye bizim Hatay'la sýnýrdaþ. Yani savaþ kapýmýza dayandý bile, Erdoðan'ýn konuþmasýnýn üzerinden günler geçmeden. Rusya'nýn Suriye'de bulunan askeri üssünü de bombaladýðý basýna yansýdý. Gözünü karartmýþ anlayacaðýnýz.
Tabi Ýsrail'in bu tutumu, cesaretinden, karþý konulmaz gücünden ve baþta bölgesel güçler olmak üzere dünyanýn zayýflýðýndan kaynaklanmýyor. Devletlerin savaþa karar vermeleri o kadar kolay deðil. Çok yönlü düþünmek, tedbirler almak, þartlarý göz önünde bulundurmak zorundadýrlar. Büyük-küçük her devlet savaþ kaçýnýlmaz olduðu zaman, savaþa girmekten baþka seçeneði olmaz. Dolayýsýyla bölgesel güçlerin, þimdi ki sessizliði, bu canavarýn bir yerde durmasý veya hamilerinin onu durdurmasý ihtimalidir. Devletler stratejik sabýr göstermek zorundadýr. Tabi stratejik de olsa her sabrýn bir sonu var. Ýsrail, bu sabrý çatlatýyor.
Ýsrail'in bu tutumu, gücünden, büyüklüðünden ve diðer objektif þartlardan kaynaklanmýyorsa, bu saldýrganlýðýný ýsrarla sürdürmesinin sebebi nedir þu halde? Ýlk akla gelen þey, hamileri ABD ve batýlý ülkelerin sonsuz desteðidir. Çünkü bu ülkeler her zaman ve her fýrsatta Ýsrail'i desteklediklerini deklare etmekten kaçýnmýyorlar. Bu son savaþta da çok güçlü bir þekilde bu desteklerini ifade ettiler. Bununla da yetinmeyip bütün imkanlarýný seferber ederek Ýsrail'in yanýnda durdular. Bu bir.
Ýkincisi, Ýsrail'in derin bir kaybetme korkusunu yaþamasýdýr. Ýsrail, bugüne kadar girdiði bütün savaþlarý birkaç günde kazandý. Bunlarýn neticesinde topraklarýna toprak kattý. Bölgesel güçleri sindirdi. Birçoðuna kendi barýþýný dayattý. Hamas'ýn 7 Ekim'de gerçekleþtirdiði eyleme kadar diðer bazý ülkelere de kendi "Ýbrahimi" barýþýný dayatmak üzereydi. Fakat 7 Ekim eyleminden sonra bütün planlarý suya düþtü. Vakýa "Ýbrahimi" barýþýn muhtemel taraflarý henüz bir tepki göstermiþ, en azýndan bu muhtemel barýþtan (!) çekildiklerini ifade etmiþ deðildirler. Ama artýk derin bir isteksizlik hissettikleri apaçýk görünüyor. Ýsrail'i endiþelendiren þey iþte budur. Sonunu görüyor. Umarým pek ýrak olmaz.