Takvimlerin 30 Ekim 1918’i gösterdiði gün Dersaadet’ten “artýk savaþma, mütareke imzalandý” emrini alan Medine komutaný Fahrettin Paþa’nýn cevabý tarihi kimlik taþýr: Burada peygamberin kabri var, Türk bayraðýný indirtmem!..
Fahrettin Paþa komutasýndaki Türk askeri 2.5 yýldýr Ýngiliz iþbirlikçisi “Mekke Þerifi”(!) Hüseyin’in aþiret ordularýnýn kuþatmasý altýndaydý, bir milim yerinden oynamamýþ, Ýslam peygamberinin kabrinin olduðu Medine-i Müneverre’ye Ýngiliz/Haçlý postalýnýn girmesine izin vermemiþti. 72 gün daha savaþtýlar, sonra savaþacak mermi, yiyecek lokma kalmadý.
Fahrettin Paþa, bilge komutandý, Medine’deki Türk bayraðýnýn inmesi halinde Ýslam’ýn kutsal topraklarýnýn Haçlý iþgali altýna gireceðini, “peygamber soyundan geldiðini” söyleyenlerin emperyalizmin kuklasý olarak görev alacaklarýný çok iyi biliyordu. Þerif Hüseyin’in 1916’da baþlayan Medine Kuþatmasý ile oðlu Faysal’ýn, Ýslam için kutsal bir baþka toprak Gazze-Kudüs’ü siyonizme peþkeþ çekme sürecinin birlikte yürüdüðünü görüyordu. Beklediði “büyük Arap devletini” bulamayan, Irak’ta kurulan Haþimi Krallýðý’na 1. Faysal adýyla oturtulan o þahsýn Siyonist lider Haim Weizmann ile 1919’da imzaladýðý “Filistin’de Yahudiler için bir yurt” anlaþmasýný unutarak Ortadoðu’nun “ihanetler tarihine” hakim olamayýz.
Çünkü o anlaþma, Amerika’nýn güçlü Siyonist ailesinin günümüzdeki temsilcisi, Trump’ýn damadý Jared Kushner ile Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman ve BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed arasýndaki üçlü ittifakýn öncüsü kimliðini taþýr.
Ýsrail, Ortadoðu’ya emperyalizm tarafýndan yerleþtirilmiþ bir vekil devlettir (proxy state). Varlýðý ve günümüzde yaptýklarý nedeniyle yalnýz emperyalizmi deðil,Arap ulusunun içinden çýkmýþ ihanet kadrolarýný da suçlamak durumundayýz.
Türkiye’nin Cemal Kaþýkçý infazýný tüm yönleriyle ortaya çýkarmasýndan sonra izlediðimiz tablo, 21’inci yüzyýlýn tahmin edilenden kanlý bir yüzyýl olacaðýný iþaret ediyor.
Amerikan yönetimi, katili biliyor ama kendi ekonomik hedefleri ve Ýsrail’in güvenliði nedeniyle katilin kanlý elini sýkmayý sürdüreceðini söylüyor. Bu, hukukun yýkýmýdýr. Hukukun olmadýðý yerde þiddet doðar.
Ýþin ilginç yaný, ortam, bu kez Yahudiler deðil, onlarý kullanarak “armageddon” adý verilen bir son hesaplaþmayý dini açýdan çok arzu eden Evanjelikler tarafýndan hazýrlanmaktadýr.
Amerikan Yahudi toplumunun yüzde 75’i, bugünkü Ýsrail politikalarýna karþý dururken, Amerikan Evanjelik kilisesi mensuplarýnýn yüzde 96’sýnýn Netanyahu-Trump ittifakýný desteklemesi dikkat çekicidir.
Belli ki, “Hýristiyan radikalizminin” gelecekteki kurbanlarý yalnýz Müslümanlar deðil, ayný zamanda Yahudiler de olacaktýr.
Oyun berbattýr. Muhalif gazeteciyi konsolosluk binasýnda parçalatan Muhammed bin Selman, Ýsrail yanlýsý olduðu için korunmakta, tek suçu ulusunun onurlu ve baðýmsýz geleceði için çalýþmak olan Muhammed Mursi ise Mýsýr’daki Ýsrail yanlýsý askeri rejimin cezaevinde çürümektedir.
Ýsrail’in bir vekil devlet olarak korunma çabalarý ve Suudi Arabistan baþta Körfez emirliklerinin (Katar hariç) Siyonist kontrolünde olmalarý insanlýðýn geleceðini kirletmektedir.
Türkiye doðru yerde duruyor. Para-pul için pazarlýða kapý aralamýyor, devlet aklý, Fahrettin Paþa’nýn hukukunu koruyor.
Bu, hep söylüyoruz, 100 yýllýk bir hesaplaþmadýr…
Emperyalizm/Haçlýlar, Ýslam’ýn içinden her zaman hain bulabilirler… Ama bilge Türk milleti, vaazlarýnda "Haçlýnýn ülkenizi iþgal etmesi, çok tehlikeli deðildir; çünkü sizin ve onlarýn arasýnda kýrmýzý çizgiler vardýr. Bir kere onlar, sizin kadýnlarýnýza kýzlarýnýza iliþmezler, mâbedinize iliþmezler; iliþmemiþ Haçlýlar" diyen bir Amerikan ajanýnýn 1 Dolar’lýk askerlerini püskürtmüþ bir millettir…
15 Temmuz’da o destan yazýlmamýþ olsaydý, bugün Ortadoðu’nun ve Doðu Akdeniz’in ne halde olacaðý, önce Mescid-i Aksa, devamýnda da Mescid-i Nebevi’nin ne büyük bir tehlike ile karþýlaþacaðý bellidir.
Tehlike varlýðýný korumaktadýr.
Biliyoruz. Ýzliyoruz. Hazýrlýklýyýz.