Israrlý davet

ABD Dýþiþleri Bakaný Biden önce Türkiye’nin sýrf Esad rejimini devirmek uðruna Suriye’deki radikal güçlere yardým ettiðini söyleyerek ID konusunda da sorumluluðu olduðunu ima etti. Sonra ise özür diledi. 

Bu durumda ABD’nin Türkiye’ye bakýþýný Biden’ýn hangi tutumuna göre deðerlendireceðiz. ABD Türkiye’yi radikallere yardým eden ülke olarak görüyor mu, görmüyor mu? Özür dilemek görmediði anlamýna mý geliyor? Dýþiþleri bakanýnýn epeyce boþboðaz olmasý kafa karýþýklýðýna yol açabilir. Ancak Türkiye’den bu denli sert tepki geldiðine bakýlýrsa, durumu sadece gereksiz gevezelik olarak açýklamak kolay deðil. Anlaþýldýðý kadarýyla bu tür açýklamalarýn içinde hafif bir zorlama imasý var.

ABD, Türkiye’nin bir biçimde ID’yi durdurma faaliyetine açýkça katýlmasýný istiyor gibi. Kastýmýz, askeri olarak bölgeye girmesi. Bunu saðlamak için de anlaþýlan bazý pasif yaptýrým yöntemleri deneniyor, mesela Türkiye ile ID’nin ayný cümlelerde sýklýkla geçmesi saðlanýyor. Üstelik bu tür cümleler yetkili kiþilerin aðýzlarýndan dökülünce daha da inandýrýcý olur diye düþünülüyor.

Birilerinin ID’ye yardým ettiðine þüphe yok. Türkiye sýnýrlarý denetliyor, koalisyon güçleri bir yandan bombalar yaðdýrýyor, öte yandan Kürtleri silahlandýrýyor, tüm bunlara raðmen ID’nin ilerleyiþi durdurulamýyor.  

***

ID ne terör örgütleri gibi eylem yapýyor ne de daðlarda vuruþan gerillalar gibi. Açýkça savaþ taktikleri ve araçlarý kullanýyor. 40 kadar güçlü ve zengin devlet bir araya geliyor ama bir türlü ID ile baþedilemiyor. Sanki koalisyonun karþýsýnda binlerce kiþiden kurulu Pers ordusu ya da Büyük Ýskender var.

ID’nin hangi kenti, nereyi ele geçirdiði ve hangi batýlýnýn boynunu kestiðinden daha önemlisi, bu kuruluþa kimlerin destek vermekte olduðu. ID’ye bunca silahý kimin saðlamakta olduðu sorusuna gerçek yanýt verilmediði sürece savaþýn bitirilmesi mümkün olamaz.

Anlaþýldýðý kadarýyla Türkiye’yi zan altýnda býrakanlarýn “esas oðlan”ý dile getirememe sýkýntýlarý bulunuyor. Üstelik bu sýkýntý, çeliþkili tutumlara da yol açýyor. ABD dýþiþleri bakanýnýn Türkiye’yi kabahatli gösteren cümleleri dünya kamuoyuna düþerken NATO genel sekreteri de Türkiye’ye yardýma hazýr olduklarýný açýklýyor. Yani biri Türkiye’yi zalimle diðeri mazlumla anmýþ oluyor.

NATO’dan gelen açýklamanýn da manidar olduðunu hatýrlatmak gerekiyor. Neden NATO Türkiye’ye yardým etmek zorunda kalsýn ki? Bu, ancak ID Türkiye’ye saldýrýrsa olur ve ID’nin Türkiye’ye saldýrmasý için Türkiye’nin savaþa dahil olmuþ olmasý gerekir.

***

ABD ve NATO’dan gelen açýklamalar, koalisyonun Türkiye’yi karadan Suriye’ye sokma çabalarýna iþaret ediyor. Türkiye ise bu büyük riski ancak iki koþulda göze alabileceðini ima ediyor. Biri, Esad rejiminin de bu süreçte, týpký baþka Ortadoðu ülkelerinde olduðu gibi yýkýlmasýnýn saðlanmasý, diðeri ise Suriye Kürtlerinin baðýmsýzlýk bayraðýný dikmemeleri.

Türkiye, ID varlýðýnýn Esad rejimine yaradýðýný iddia ediyor. Üstelik ID’nin neden Þam’a ya da Alevi bölgelerine deðil de ýsrarla Türkiye sýnýrýna yöneldiði sorusuna da yanýt alýnamýyor. ID sayesinde hem Suriye Kürtlerinin hem Ýran’ýn hem de koalisyonun desteðini alan bir Esad söz konusu. Buna karþýn yine ayný ekibin desteklediði bir Türkiye var ve o da girip ID’yi vursun deniyor.

Türkiye kendisine esas olarak kimin kýrdýrýlmasý için uðraþýldýðýný farkýnda. Kürtleri desteklemeyen buna karþý radikalleri destekleyen bir Türkiye algýsýnýn da baský olarak kullanýldýðýný biliyor. Kendisini pozisyon almaya zorlayanlarý, taraflarýný seçmeye, ikili oynamamaya davet ediyor.