Ýstanbul'un fethinin 565. yýldönümünü kutluyoruz. Allah Ýstanbul'umuzun semalarýnda ezanlarýmýzý daim eylesin...
Bir anlýðýna gözlerinizi kapattýðýnýzda Ýstanbul dendiðinde sizde canlanan nasýl bir þey, hiç düþündünüz mü... Muhakkak ki kalbinin içinden geçen bir deniz var bu þehrin ve Boðaziçi, Ýstanbul'un gözleridir. Unutulmaz hiç ve hep hayal edilir. Ve siluet... Gözlerinizi kapatýp Ýstanbul'u hayal ettiðinizde þehrin ufuklarý belirir... Attila Ýlhan'a göre, Ýstanbul'un konturlarýný çizen desen, minarelerden ve kubbelerden geçer. Minareleriyle kubbelerini kaldýrdýðýnýzda, herhangi bir Avrupa kentinden ayýrt edemezsiniz onu der yazar...
Bu mukaddes konturuyla birlikte hayal edildiðinde þehrin teni ve kokusu güldür... Bu manada Ýstanbul'un iki gülü vardýr, biri sabah namazýný müteakiben açar göklerinde ki uçuk pembedir.. Diðeriyse ikindiyle akþam vakti arasýnda kederle erir erir de, ''gül kurusu'' deriz, Süleymaniye'nin minarelerinden batar gider, bir ömür gibi...
Kuþkusuz, þehir hayalden ibaret deðildir. Þehir tek baþýna þiir, tek baþýna kartpostal, tek baþýna hatýra deðildir. Hiçbir þehir tarihi baðlamýndan kopuk anlatýlamaz, tarif edilemez...
Ýstanbul çok katmanlý bir þehir olarak nice baþlangýçlarýn kentidir... Doðu Roma iken de böyleydi bu, Osmanlý iken de ve halen Cumhuriyet döneminin günlerinde de böyledir. Son tarihi kazýlarda neolitik döneme kadar inen bu baþlangýçta, tarihin ilk balýkçýlarý, ilk savaþçýlarý, ilk sanatkarlarý imzalarýný atmýþtýr. Ayný kazýlarda Ýslam mücahidlerinin düzenlediði ilk akýnlardan kalma Kur'aný Kerim ayetlerini de zikretmek gerek... Kaburga kemiklerinin üzerine yazýlý olan bu ayetlerin Hz. Ali dönemine yaslandýðý söyleniyor... Sultanahmet Meydaný'nda gezinirken Hipodrom'da arslanlara yem edilen Romalý kölelerin haykýrýþlarýna, Sultanlara kazan kaldýran Yeniçeri naralarý karýþýr... Biraz ileride Vilayet Konaðý'nda patlayan silahlar, Halide Edip Haným'ýn Anadolu'daki Milli Müdafaayý tetikleyen meþhur hitabetine karýþýr... Ýstanbul matbuatýn, hurufatýn baþkentidir... En güzel Kur'aný Kerim hattatlar tarafýndan burada yazýlmýþtýr. Devrimizin en kamil hat ustasý Hasan Çelebi'ye bakarsanýz, Ýstanbul, ezan-ý þerifin de en güzel okunduðu Ýslam diyarýdýr...
1834 yýlýnda kadar, saatlerimizi kuran ilk meridyen Ayasofya'nýn kubbesinin üstünde duran 'alem'den geçiyordu... Sultanahmet'teki 'million taþý' dünyanýn tam ortasýydý ve dünyanýn her yerine giden istikametler bu taþa göre belirleniyordu... Ýstanbul, zamaný kuran þehirdir...
Ahmet Hamdi Tanpýnar'a göre, Ýstanbul'un Türkler tarafýndan fethi Süleymaniye Camii'nin inþasý ile tamamlanmýþtýr. Bu hamleyle kente Ýslam'ýn mührü vurulmuþtur...
Ayasofya, ihtida ederek kiliseden camiye dönmüþ bir yapý olarak, fethin sembol mekanýdýr. Ayasofya Camii'nde 1453 yýlýnýn 27 Mayýsýnda kýlýnan ilk ikindi namazý, Batý nazarýnda bir zamansal dönüm noktasýdýr. Hatta 1453'e kadar bugünkü anlamýyla Batý diye bir þey yoktu... Batý, bu feci kaybediþin þokuyla Haçlýlar tarafýndan inþa edilmiþtir. Ve Batý'nýn Ayasofya'ya karþý rövanþý, Endülüs'teki Kurtuba Camii'nin esir edilerek Kilise'ye dönüþtürülmesidir.(1492)
Ayasofya'nýn camii olmaktan men edilip müzeleþtirilmesi ise kuþkusuz müslüman Ýstanbul'a verilmiþ en aðýr cezadýr... Ýstanbul'un fethinin yýldönümünde ben en çok Ayasofya'nýn zincirlenmiþ bileklerine üzüldüm, titredim, düþündüm...