Herkesin muhafazakarlýðý kendine.
Birileri belki itiraz edebilir ama bendeniz de bazý konularda çok muhafazakar biriyimdir.
Hangi konularda mý? Anlatayým; mesela...
Arabayla birinci köprüden, Avrupa’dan Asya yakasýna geçerken, bu þehirde doðmuþ büyümüþ, 1973’den yani yapýmýndan da günümüze bu köprüyü her gün gibi kullanan biri olarak kaza yapma riskini de alarak kafamý saða çeviririm, Fatih Camii’nden Sultanahmet Camii’ne uzanan silueti, sanki ilk kez görüyormuþ gibi büyük bir hayranlýkla seyrederim.
Fatih Camii, Süleymaniye Camii, Beyazýd Kulesi, Beyazýd Camii, Nur-u Osmaniye, Topkapý, Ayasofya, Sultanahmet; benim muhafazakarlýðým da böyle bir þey, mesela, ne pahasýna olursa olsun, bu silueti korumak.
Dünyanýn en güzel, en muhteþem silueti.
Fransýz þehirci Prost’un yetmiþ sene önce koyduðu kurala göre de suriçinde artý 40 kotun üzerinde üç kattan fazla inþaat yapýlamýyor ve böylece Bizans artý Osmanlý’nýn bu muhteþem silueti korunuyor.
Türklerin hiç kuþkusuz en büyük, en önemli þehircilik baþarýsý bu silueti muhafaza etmiþ olmak.
Hafýzam yanýltmýyor ise Bedrettin Dalan bu kuralý deldi, artý 40 kotun üzerine dört kata izin çýktý, siluet de olumsuz etkilendi
Son aylarda ise Boðaziçi Köprüsü’nü yine ayný yönde arabayla geçerken kafamý saða çevirdiðimde Fatih Camii ile baþlayan siluetin hemen yanýnda, hava puslu deðilse, at kulaðýna benzeyen gökdelenler gözüküyor.
Binalar, yanýlmýyor isem, Zeytinburnu belediyesi sýnýrlarý içinde yapýlan gökdelenler.
Bu binalar sadece suriçinin siluetini deðil, her saniye sürekli bir biçimde Ýstanbul tarihini iðfal ediyorlar.
Bu binalara nasýl zamanýnda izin verildi, sahipleri kimlerdir, siluetin, tarihin ýrzýna geçmeye baþladýklarý günden beri bu binalarýn yükselmesine kimler gözlerini yumdu, doðrusu bugün çok ilgimi çekmiyor.
Beni ilgilendiren bu binalarýn hemen yýkýlmasý gereði.
Ýstanbul’un, Der-Saadet’in, tarihin ýrzýna geçen bu binalarýn, belediye yönetimlerinin hem Büyükþehir’de, hem Zeytinburnu’nda muhafazakar yerel iktidarlar döneminde dikilmiþ olmasý çok daha acý ve düþündürücü.
Muhafazakarlýk, hele Ýstanbul’da yerel yönetici iseniz, herþeyden önce, namazdan niyazdan, oruçtan umreden önce bu kentin tarihine, mesela siluetine sahip çýkmak olmalýdýr.
Bu konuda da ben fena halde muhafazakarým, elimden baþka türlü yazmak gelmiyor.
Bir baþka konu daha var aklýmý karýþtýran.
Muhafazakarlýk geçmiþin, tarihin, yaþanmýþýn olumlu yanlarýný muhafaza etmek ise neden bugün camilerde birden çok minare var, sanki mimarlar, vakýflar, dernekler minare yarýþýna girmiþler.
Benim bildiðim sadece ve sadece selatin camilerinde yani sultanlarýn ve eþlerinin yaptýrdýklarý camilerde birden çok sayýda minare olur Osmanlý geleneðinde.
Osmanlý geleneðini çok seviyoruz, siyaseten göndermeler yapýyoruz, özlüyoruz ama nedense cami mimarisi gibi muhtemelen kadim geleneklere en çok uyulmasý gereken bir mevzuda muhafazakarlýðýmýz sýnýfta kalýyor.
Bu konularý benden mutlaka çok daha iyi bilen bir gerçek muhafazakar çýksa da þu minare meselesini bana bir anlatsa.
twitter.com/KarakasEser