İstanbul ‘İstemezük’ Havalimanı

Önceki gün İstanbul’da yapılacak dünyanın en büyük havalimanının temeli Başbakanın katıldığı bir törenle atıldı. Böylece de Türkiye, Başbakanın da dediğince,  “gündemi belirlenen değil gündemi belirleyen bir ülke” olduğunu gösterdi.

Temel atma töreni yapılırken  hava alanına karşı olanlar, yeşili, çevreciliği, kesilen ağaçları bahane ederek yürüyor, oturma eylemleri yapıyordu. Ancak Başbakan “yeşil bir havalimanından” söz ediyordu, dikilmiş ve dikilecek yeni ağaçlardan, kurulacak güneş enerjisiyle çalışacak santralı anlatıyordu o sıra.

Tamamı 2018’de açılacak, 120 bin kişiye yeni iş olanağı sağlayacak, milyarlarca liranın her yıl devletin kasasına akmasına neden olacak 150 milyon yolcu kapasiteli bir hava limanı yapımına neden karşı çıkılır?  Bunu salt çevre duyarlılığıyla açıklamak mümkün mü? Hayır ama Alman basınının telaşını biraz irdelersek “istemezük” tayfasının gerçek amacını daha iyi kavrayabiliriz. Bu gün Asya ve Afrika’dan okyanus aşırı ülkelere gidecek olanların uğrak yeri Hamburg Havalimanıdır. Bu havaalanı yılda 60 milyon yolcuya hizmet verir, 500 binden fazla uçak iniş kalkış yapar, 2 milyon metreküpten fazla kargo taşır. Bunun anlamı bu havaalanı aracılığıyla Almanya’nın kasalarına her yıl milyarlarca euronun girmesi.  Frankfurt Havaalanını işleten Fraport Şirketinin operasyonlardan sorumlu yönetim kurulu üyesi Peter Schmitz, “Avrupa’nın yaşlı Türkiye’ninse genç ve dinamik bir nüfusa sahip, ekonomisinin de çok iyi, geleceğinin parlak” olduğunu söyledi. İstanbul Havaalanı ihalesine de Fraport olarak girdiklerini ancak kazanamadıklarını belirtti. Neden Frankfurt gibi dünyanın en büyük ve kalabalık üçüncü havaalanın işletirken İstanbul havaalanı ihalesine girmiş Fraport? Çünkü 2018’de İstanbul tam kapasiteyle çalışmaya başladığında, Frankfurt Havalimanının gelirleri yarı yarıya azalacak. Çünkü “hub” yani sayısız yolcunun başka ülkelere gitmek için kullanacağı, milyonlarca ton kargonun boşaltılıp yükleneceği bir merkez olma özelliğini yitirecek Hamburg ve yerini İstanbul’a bırakacak. Nasıl Lufthansa Avrupa’nın en iyi havayolu olma özeliğini Türk Hava Yollarına bıraktıysa!

Almanya İstanbul “tehlikesini” sezerek Berlin Hava limanı inşaaatına soyundu. Ama inşaat yerinde sayıyor bir yıldan bu yana. Ve işte bu yüzden önceki gün Alman medyasında başlıklar “Merkel Hayal Ederken Erdoğan Yapıyor” diye bağrıyordu. İşte bu yüzden Başbakan “yeşil havaalanından” söz ederken Merkel’den fazla Merkel’ciler sokaklara döküldü, molotof kokteylleri savruldu, otobüslere saldırıldı. 

Bakınız dünyanın ekonomik ağırlığı doğuya kayıyor. Türkiye, hele de İstanbul havacılığın yeni merkezi olacak. Avrupa’da hava trafiğinin büyümesi yüzde 4’ten yüzde 2’ye düşerken Doğu’da yüzde 15 civarında artıyor. (World Air Traffic Panorama—2014) Almanya bu düşüşü durdurmak ve Doğu’yla Batı arasında köprü görevini elinde tutmak için Berlin havaalanının temelini attı...attığıyla da kaldı. Bu görevi İstanbul devralacak! Bunun getirileriyse saymakla bitmez.

Türkiye savunma sanayinde dev adımlar atıyor, insansız hava araçlarından, atak helikopterlerinden, tanklara kadar birçok ihtiyacını kendi üretiyor ve birileri çok rahatsız oluyor. Türkiye hava ulaşımından dünyanın en önemli merkezlerinden biri olma yoluna giriyor, kimileri çıldırıyor. Nerede o vur ensesine al lokmasını Türkiye? “Bu bölgede artık biz de varız; gündemi belirlenen değil gündemi belirleyen bir ülkeyiz!” diyen bir Başbakan bu sözleriyle son bir yılda ortalığı karıştırmak için bir taraflarını yırtanlara da onları sokağa salanlara da  gerekli yanıtı veriyor sanırım...