29 Nisan 2011’de Baþbakan Erdoðan’ýn çýlgýn projelerinden biri olarak açýklanan Ýstanbul Boðazý’na paralel bir kanal yapma projesi gazeteye yansýyan haberlere göre giderek daha fazla ete-kemiðe bürünmeye baþladý. Kanalýn baþlayacaðý ve biteceði yer belirlendi. Hatta kanal inþaatýnýn yapýlacaðý yerlerin civarýndaki arsa fiyatlarý astronomik bir þekilde arttý.
Ancak yapýlacak kanal bir uluslararasý su yoluna paralel, dahasý ona alternatif geçiþ güzergahý olarak düþüldüðünden içinde pek çok hukuki, siyasi ve ekonomik sorunu da barýndýrýyor. Çözmeye niyetlendiði sorundan çok daha fazlasýný yaratma potansiyeli taþýyor. Ne yazýk ki kanalýn rotasýnýn belirlenmesi, planýnýn yapýlmasý inþaatýnýn sorunsuz olacaðý anlamýna gelmiyor.
***
Çünkü, Ýstanbul Kanalý bir çevre ya da þehir düzenlemesinin ötesinde anlam taþýyor. Her þeyden önce içinden geçecek gemiler için Boðaz’dan geçiþten daha ucuz olmasý gerekiyor. Savaþ gemilerinin geçiþine iliþkin yeni düzenlemelerin yapýlmasýný gerekli kýlýyor. Bizler ve Ruslar için önemli olan 1936 Montreux Sözleþmesi’nin bütünlüðünün tartýþýlmaya açýlma olasýlýðýný gündeme getiriyor.
Umuyorum ki siyasi irade tüm bunlarý düþünmüþ ve kanalýn fizibilitesi içine hukuk, siyaset, diplomasi boyutlarýný da katmýþtýr. Benim bildiðim kadarýyla Dýþiþleri Bakanlýðý kendi içinde bir egzersiz yapmýþ ve inþa edilecek kanalýn Türkiye’nin egemenliði içinde kaldýðý görüþüne ulaþmýþ, savaþ gemilerinin geçiþinin de Montreux Sözleþmesi hükümlerine göre düzenleneceðini düþünmüþ.
Fakat unutmayalým ki bazen baþkalarý bizim düþündüðümüz gibi düþünmeyebiliyor, bizim düþünmediðimiz þeyler uluslararasý krizlere yol açabiliyor. Tarihini, evrimini ve stratejik önemini göz önüne aldýðýmýzda da “Boðazlar” son derece hassas bir konu. Rusya Karadeniz’e çýkýþý engellemeye, Amerika ise kendince haklý nedenlerle savaþ gemilerinin geçiþini serbest hale getirmeye çalýþýyor.
Sorunun her boyutu düþünülmeden yapýlacak bir çalýþma bizi Rusya’yla da, Amerika’yla da karþý karþýya býrakabilir. Teknik ömrünü çoktan doldurmuþ Montreux rejimi yerine 1982 BM Deniz Hukuku Sözleþmesi’nin boðazlardan geçiþi düzenleyen maddelerinin almasýný saðlayacak çabalarýn içine girilmesine neden olabilir. Egemenliðin Türkiye’de olmasý geçiþe iliþkin düzenleme yapma yetkisinin Türkiye’de kalacaðý anlamýna gelmeyebilir.
Ayrýca kanalýn inþa ve iþletilmesinin finansmaný geçiþten alýnacak ücretten çýkartýlacaksa, Ýstanbul Kanalý’nýn Panama ve Süveyþ’teki emsalleriyle karþýlaþtýrýlmamasý gerekir. Ýstanbul Kanalý’ndan geçiþte alýnabilecek olan transit geçiþ ücreti Boðazlardan alýnan geçiþ ücretiyle orantýlý olmak zorundadýr. Daha fazlasýný almanýz mümkün olmaz. Almaya kalkarsanýz geçecek gemi bulamazsýnýz.
Zaten Boðazlardan geçiþ için aldýðýnýz ücret geçiþ için deðil verdiðiniz hizmetler karþýlýðýdýr. Günümüz þartlarýna göre son derece mütevazý olan bu ücret Çanakkale ile Ýstanbul boðazlarýyla Marmara Denizi’nden iki yönlü geçiþi içermektedir. Montreux Sözleþmesi’ne göre ticaret gemilerinin geçiþi neredeyse tamamen serbesttir. Boðazlarý tek yönlü geçiþe açmanýz ya da geçiþe tamamen kapatmanýz Montreux Sözleþmesi’nin ruhuna aykýrýdýr. Montreux’ü deðiþtirseniz dahi yerine gelecek olan 1982 rejimdir, o da geçiþ serbestisini öngörmektedir.
***
Kaldý ki uluslararasý su yollarýnda düzenleme yapma yetkisi Uluslararasý Denizcilik Örgütü (IMO) ile paylaþýlmakta, devletler egemen yetkilerine dayanarak düzenlemeler yapamamaktadýr. Mesela Türkiye’nin 11 Ocak 2004 tarihinde yapmýþ olduðu geçiþe ait düzenleme zamanýnda baþýný çok aðrýtmýþ, sonunda karþýlaþtýðý baskýlar yüzünden deðiþtirmek zorunda kalmýþtýr.
Kýsacasý Ýstanbul Kanalý Boðazlarýn üstündeki baskýyý hafifletmesi, yeni yerleþim alanlarý açmasý, ekonomik fýrsatlar yaratmasý açýsýndan son derece önemli bir projedir. Ancak sonradan hayal kýrýklýklarýnýn yaþanmamasý için inþa edilecek kanalýn sýký bir fizibilite çalýþmasýnýn yapýlmasý þarttýr...