Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanı Prof.Dr.Fahrettin Altun’un evinin dikizlenmesi ve fotoğraflanması olayının kriminal/adli tarafıyla savcılık ilgileniyor zaten. Toplum da işin ahlakî kısmını sahiplenmiş durumda. Fakat bu son hadise CHP siyasetini yakından izleyenler için bambaşka bir gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya serdi. İstanbul’daki paralel kent idaresi iyot gibi açığa çıkmış oldu. Nasıl mı? Gelin biraz daha yakından bakalım hikayeye..
Sayın Altun’un evi ile ilgili tartışma aslında iki hafta öncesine ait. Yani bugünün işi değil. Hatta, “oldu/bitti” bile diyebiliriz. Bitti yani, söndü.. Ekrem İmamoğlu’nun aylardır takip ettiği bir işti. Fırsat kolluyordu. Uygun pozisyonu bulup ses getirecek bir operasyon yapma telaşındaydı. Bu kadar yapabildi. Tamamen içi boş, fos çıkmış bir iş. Buradan bir şey çıkabilir düşüncesiyle ayağa kaldırdı ortalığı. Hatta biraz da o yüzden pergole söküm operasyonuna Cumhuriyet gazetesi muhabirleriyle gitti. Söküm sırasında çekilmiş fotoğrafları Oda Tv’ye bu yüzden servis etti.. Operasyon İmamoğlu’nun operasyonuydu anlayacağınız. Kendisine yakın medyayı da organize ederek ses getirecek bir iş yapmaya çalıştı, olmadı.. Sonra ne oldu peki?
Sonra eşBaşkan hevesindeki Canan Kaftancıoğlu, paralel belediyeyi çalıştırmaya kalktı. İBB’nin yasal işlem yaptığı hatta bizzat takip de ettiği bir süreç için ayrıca ekip görevlendirdi. “Gidin, fotoğraflayın, raporlayın, bana bilgi verin” dedi. Ya hu, raporlu zaten konu. İBB’nin ekipleri kendi gitti söktü pergoleyi/mangalı.. Evrakı işlemi kağıdı vesairesi İBB’de zaten. Buna rağmen Canan Hanım neyin izini sürüyor ki? Anlaşılan, İstanbul’u kimin yönettiği yahut kararları asıl kimin aldığı belli değil. İmamoğlu “mış” gibi yaparken asıl patronun kim olduğunu göstermek mi istedi acaba Canan Hanım?. Olay Fahrettin Altun’un evini aşar gibi görünüyor. Bundan sonra İstanbul, başka bir kavgaya ev sahipliği yapacak. Diş macunu tüpten çıktı..