Ýstanbul’a gelmek de zor Ýstanbul’dan ayrýlmak da...

"Gitmek mi zor, kalmak mý?” Nigol Bezciyan’ýn !fIstanbul Baðýmsýz Filmler Festivali kapsamýnda geçen Pazar akþamý gösterilen “Kunduralarýmý Ýstanbul’da Býraktým” belgeselinden sonra bir izleyici bu soruyu sordu... Yönetmen Bezciyan “Aslýnda en zoru gelmek, sonra kalmak ve gitmek de zor geliyor” yanýtýný verdi. Tabii bu izleyici - yönetmen diyaloðuna kolay ulaþýlmadý... Önce bir lüzumsuz gerginlik atlatmak zorunda kaldýk salonda... Tahammülsüzlük ortak karakterimiz, ne yapalým... 

“Kunduralarýmý Ýstanbul’da Býraktým”, Bezciyan gibi Lübnanlý (doðumu Halep, Suriye) bir Ermeni olan edebiyatçý Sako Arian’ýn, köklerinin bulunduðu Ýstanbul’a yaptýðý ilk ziyaretten enstantaneler içeren bir belgesel. Arian, hem köklerinden hem de Ermeni edebiyatýnýn klasiklerinden dolayý Ýstanbul’a aþina. Adeta semt semt biliyor Ýstanbul’u okuduðu kitaplardan. Önyargýlý deðil ama çekinceleri var, arkadaþlarý onu ikna etmeye uðraþýyor. Bir diaspora Ermenisinin gözünden, köklerinin bulunduðu Ýstanbul’a seyahat... Aya Seyahat’ten çok farklý deðil... Ne bulacaðýný, kimi bulacaðýný, nerede bulacaðýný bilir! Ama gitmek için cesaretini toplamasý lazým, kolay üstesinden gelinir bir korku deðil bilinçaltýna iþlemiþ olan... Aþamalarý týpký uzay yolculuðuna benziyor: Yerçekiminden kurtulmak, boþluða çýkmak ve sonra yeniden yörüngeye girmek gerekiyor.

***

Arian’ýn deneyimi Bezciyan’ýn deneyimiyle örtüþtüðü için yönetmen çekimleri zamanýn akýþýna býrakmýþ. Aryan tanýdýklarýný, okullarý ya da mezarlýklarý ziyaret ederken, Ýstanbul’daki Ermeni toplumunun önde gelen kiþi ve kurumlarýyla, bu toplumla yakýn iliþki içindeki Türk sanatçýlarla tanýþýrken ekibiyle peþinde dolaþmýþ ve derlediði spontane görüntülerden bir kolaj yapmýþ. Bir yandan da dünyanýn neresinden gelirse gelsin Ermenileri birleþtiren ortak noktanýn dil ve kültür olduðunu; bu dil ve kültürün kesiþme noktasýnýn da Ýstanbul olduðunun altýný çiziyor. Ara Güler’in filmde dile getirdiði gibi üç imparatorluðun baþkenti ve iki kýtanýn birleþme noktasý olan tek þehir olduðu için... Anadolu’da Ermeni varlýðý kalmamýþ olmasý da baþka bir etken, tabii... Ýstanbul’a Bolis kendilerine Bolsohay diyen bir toplumun yaþayýþýna bireyleri ve kurumlarýyla (okullarý, kütüphaneleri, yayýnlarý, kiliseleri, mezarlýklarý, Patrikhanesi) tarihi ve siyasi konumuyla tanýklýk ediyor “Kunduralarýmý Ýstanbul’da Býraktým.” 

Sako Arian ile Nigol Bezciyan’ýn Ýstanbul temaslarý 1915 tehcirini Büyük Felaket olarak benimsemiþ kiþiler arasýnda geçtiði için, belgeselde konu edilmese ve ele alýnmasa da, dolaylý olarak sözü geçiyor. Belgesel bir Ýstanbul seyahatinin serbestçe kurgulanmýþ güncesi þeklinde geliþtiði için yönetmenin herhangi bir “siyasi mesaj” kaygýsý yok...

Belgesel aðýrlýklý olarak Sako Arian’ýn karþýlaþma / tanýþma, sarýlma, gülüþme, kaynaþma sahnelerinden oluþuyor. Elbette kozmopolit geçmiþ anýlýrken ve mezarlýk ziyaretlerinde hüzün var... Ama genel olarak Türkiye’deki olumlu deðiþime odaklanan bir tona sahip. Türkiye Ermenilerinin -Hrant Dink cinayetine, mahkemenin bir adalet oyununa dönüþmesinde ve bu cinayette ihmali olduðu düþünülen tüm kamu görevlilerinin terfi ettirilmesine raðmen- kendilerini siyasi arenada ifade edebilir hale gelmelerini saðlayan geliþmelerin diasporadaki buzlarý nasýl kýrdýðýnýn bir örneðini veriyor. ABD’nin ünlü sinema okulu UCLA’da öðrenim gören, Kutluð Ataman’ýn okul arkadaþý olan Nigol Bezciyan da yine bir soru üzerine Türkiye’de çok olumlu bir deðiþim yaþandýðýný belirtti. Önceki yýllarda deðil film çekmeyi, Türkiye’ye gelmeyi aklýndan geçirmeyeceðini söyledi. Þimdiyse binlerce Ermeni atalarýnýn topraklarýný tanýmak için Türkiye’yi ziyaret ediyor. Kunduralarýný býrakýyorlar... Bu Ýstanbul yalýnayak da býrakýr insaný, öyle kadim ve zengin bir kültür!