Ýþte en baba sistem eleþtirisi (aðacýn çürüðü)

Yaþým kemale erdi sayýlýr.

Epey bir süredir Türkiye’de hükümetleri eleþtirmenin kolay olduðunun ama sorunun çok ama çok büyük ölçüde sistemik olduðunun da farkýndayým. 

Bu þahsi saptamam, sorunun aðýrlýklý olarak sistemik olduðunu görmem, son AK Parti hükümetleri dahil olmak üzere, geçmiþimizin hükümetlerini asla aklamak anlamýna gelmiyor, zaten sistemik ya da yapýsal sorun demek büyük ölçüde müteselsil yanlýþlarýn birikimi anlamýna geliyor.

Geçen gün evde bir kütüphane temizliði yaparken elime Yaþar Kemal’in “Aðacýn çürüðü” baþlýklý bir kitabý geçti; kitap Þubat 1980 basýmlý, içinde de Yaþar Kemal’in 80 öncesi yaptýðý çeþitli konuþmalar, yazdýðý küçük makaleler var, kitabý yayýna da yakýnda kaybettiðimiz Alpay Kabacalý hazýrlamýþ.

Kitabýn 220. sahifesinde Yaþar Kemal’in 17 Ocak 1976 günü Türkiye Yazarlar Sendikasý’nda yaptýðý bir konuþma var, yazýnýn (konuþmanýn) ismi de “Kerem ile Aslý” konmuþ. 

Bu konuþmadan bir bölümü aktaracaðým, bilgi notu olarak da bu tarihte (Ocak 1976) Ýspanya’da diktatör Franco’nun ölümünün üzerinden henüz iki ay geçtiðini, diktatörlük rejimin aynen sürdüðünü hatýrlatmak isterim; gelelim Yaþar Kemal’den (1976) yapacaðým aktarmaya.

“.......Türkiye’de çaðýmýzýn diktatörlükleri bile bir bakýma böylesine düþünceye yasak koyamamýþtýr. Fazla haksýzlýk etmeyelim ama demokrasiyle yönetilen Avrupa Konseyi üyesi Türkiye’yi ancak Ýspanya ile bir tutabiliriz. Biliyorum, belki de birazcýk haksýzlýk ediyorum, demokratik Türkiye’yi Ýspanya ile bir tutarken. Gerçekten, biliyorum, ayný þey deðil Türkiye ya, hiç bir benzerlik de yok mu yani....... Biliyor musunuz, son yýl
larda Ýspanya’da Türkiye’deki kadar kitap toplatýlmadý.........”  

Yaþar Kemal’in “Aðacýn çürüðü” kitabýndan yapacaðým alýntý bu, korkunç manzara karþýmýzda.

Yaþar Kemal 1976 senesinde yaptýðý bir konuþmada demokrasi, temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüðü konularýnda Türkiye’yi Ýspanya ile karþýlaþtýrmaktan utanç duyduðunu söylüyor, demokratik Türkiye ile diktatörlük Ýspanya’sýný mukayese etmenin bile yanlýþ olacaðýný söylüyor.

Bu konuþmanýn üzerinden yaklaþýk kýrk sene geçiyor, Ýspanya Franco rejimini aþýyor, YEPYENÝ BÝR ANAYASA YAPIYOR, demokrasiye geçiyor, AB üyesi oluyor, temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüðü gibi konularý geride býrakýyor, bugün büyük bir iþsizlik problemi yaþýyor ama kiþi baþýna gelir otuz bin dolarýn üzerinde.

Meselenin özeti þu: 1976 senesinde, 38 sene önce, temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüðü alanlarýnda Türkiye Ýspanya’nýn çok net bir biçimde önünde, Yaþar Kemal bu mukayeseyi bile bize haksýzlýk kabul ediyor ama aradan geçen otuz sekiz sene içinde bu fark kapandýðý gibi hukuksal konularda bizim çok önümüze geçiyor.

Aritmetik temelli bir kanýt isterseniz, iki ülkenin AÝHM’den son yirmi senede aldýðý mahkumiyet kararlarýný karþýlaþtýrabilirsiniz.

Baþka bir ifadeyle de, 1976’da bizim önde koþtuðumuz bir hukuk yarýþýnda þimdi geride kalmýþ durumdayýz.

Bu durumdan sadece AK Parti’yi sorumlu tutmak büyük bir kolaycýlýk olur, hatta muhtemelen de en önemli nispi geliþmeler bu partinin iktidarýnda yaþandý ama benim görüþüm, bu yarýþta nispi anlamda gerilememizin temel nedeni sistemik, sorumluluk da tüm TBMM kompozisyonlarýna, tüm hükümetlere, Kenan Evren’e, Kenan Evren Anayasasýný deðiþtir(e)meyenlere ait.

Temel hukuksal alanlarda 1976’da çok net bir biçimde önde olduðumuz Ýspanya’nýn bugün neden gerisine düþtük, bu konu herkes, daha güçlü bir hukuk devletinde yaþamak isteyen herkes tarafýndan iyi düþünülmeli.