Ýþte kaybettiler; artýk “Ümitvar olunuz!”

Dün 20. yüzyýlýn haritasýnýn yavaþ yavaþ deðiþtiðine þahit olduðumuz bir gündü. Kýrým ‘baðýmsýzlýðýný’ ilan etti ya da Rusya’nýn egemenlik alanýna girdi; bu iki cümlenin de ayný anlama gelmesinin acayipliði bile bize yaþadýðýmýz þu günlerin bitmemiþ bir yolculuk olduðunu gösteriyor. Bu arada dün toplanan Merkez Bankasý Para Politikasý Kurulu, faiz oranlarýný deðiþtirmedi ama toplantý sonrasý yayýnlanan bilgi notunda Kurul, enflasyon ve cari açýk gibi temel sorunlarda, 2014 yýlý için belirgin bir iyileþme beklentisinin altýný çizdi. Türkiye ekonomisi, hem dýþarýda devam eden olaðanüstü siyasi belirsizlik hem de içeride seçim ve yoðun siyasi çekiþmelere baðlý belirsizliðe raðmen sanayi üretimi, ihracat, bütçe performansý gibi büyümeyi ve iþsizliði olumlu yönde etkileyecek baþlýklarda iyileþme trendini ýsrarla sürdürüyor. Bu, hiç süphesiz AK Parti’nin çok iþine yarayacak ve yola devam etmesini saðlayacak bir geliþme... Ancak, öyle bir zamanda ilerliyoruz ki, ekonomideki bu olumlu tablo, eðer gerekli adýmlar, seçim sonrasý atýlmazsa hýzla geriye dönebilir. Yine içinde bulunduðumuz konjonktür gereði, atýlacak bu adýmlar, yalnýz ekonomi ile ilgili olmayacaktýr.

Türkiye, seçim sonrasý, çözüm sürecini ve buna baðlý barýþý kalýcýlaþtýracak demokrasi adýmlarýný ve devletin demokratik inþasý adýmlarýný atmalýdýr. Burayý yatýrým ortamýnýn iyileþtirilmesi, vergiden eðitime kadar her alanda köklü ve bunlarý izleyen mikro reformlar tamamlamalýdýr.

Ekonomi sizi ciddiye almýyor!

Ekonominin içerideki siyasi itiþmeyi hiç takmadan yoluna devam etmesi üzerine herkes düþünmelidir. Demek ki, Türkiye’de ekonominin belirleyeci unsurlarý ve ‘dýþarýsý,’ önümüzde üç önemli seçim olmasýna raðmen çok ciddi bir savrulma ve deðiþiklik olmayacaðýný öngörüyor. Hatta Batý, Kýrým þokundan sonra bölgedeki tek ‘saðlam’ ülkenin Türkiye olduðu ve buna baðlý olarak AK Parti dýþýndaki seçeneklerin, orta vadede bile, ‘akýl dýþý’ olacaðýný konusunda ikna olmuþ gözüküyor. Þimdi hükümet karþýtý medyada iki üç gündür, ‘AK Parti yüzde elli oy alsa bile, hiçbir þey eskisi gibi olmayacak’ yorumlarýna rastlýyorum. Kesinlikle haklýlar, bence de; yüzde 50 olsa bile, hiçbir þey eskisi gibi olmayacak...

Bir kere devletin hýzla yeniden þekilleneceði bir döneme gireceðiz. Aslýnda bu süreci yaþýyoruz ama seçimlerden sonra bu daha da belirgin olacak. Hükümetin, son operasyonla birlikte düþeceði hesabýný yapan ve hýzla cephe deðiþtiren sermaye -daha doðrusu baþýndan beri olduðu cephede kendini görünür kýlan- el deðiþtirecek ve bu tabii ki biraz toz kaldýracak ama önemli deðil... Bu sermaye yapýlarýnýn hesap hatasý yaparak, kendilerini böyle cepheye atmalarý ve kendilerini görünür kýlmalarý, sýrtlarýný dayadýklarý küresel odaklarýn yeni dönemde, Avrupa, Ortadoðu ve Kafkasya coðrafyasýndaki denklemi çözememesine baðlýdýr.

Eskisi gibi devam edecek sandýlar

Avrupa’da geleneksel Alman sermayesi ve ABD kaynaklý neocon siyaseti, Rusya, Ýran ve Türkiye (yeni) gerçeðini göremedi. Rusya’nýn, doksanlý yýllardaki gibi uzlaþacaðýný, ABD’nin Obama öncesinde olduðu gibi, Karadeniz ve Akdeniz’de nükleer silahlarla yüklü donanma gezdireceðini, Britanya’nýn da ABD’ye savaþmasý konusunda akýl ve destek vereceðini sandýlar. Bunun için de ilk önce Türkiye karýþacak; hükümet düþecek ve Kýrým krizi öncesi Türkiye’de mutlaka bir teknokrat hükümet olacaktý. Ukrayna’da Rusya homurdanacak ama doksanlardaki gibi ayaða kalkmayacaktý... Avrupa’nýn gazý yeniden Ukrayna ve kuzey hatlarý üzerinden Almanya’nýn kontrolünde saðlanacaktý.

Teknokrat Hükümet hayali bitti

Türkiye’deki ‘yeni’ teknokrat hükümet, Kürt barýþýný ve yeni enerji projelerini, ekonomiyi büyütecek yatýrýmlarý rafa kaldýracak ve Irak enerji kaynaklarý yüzyýldýr uyutulduðu gibi uyutulacak ve her þey 20. yüzyýl baþýna dönecekti. Türkiye ekonomisi yeniden yaðmacý sermayenin kontrolüne geçecekti. Ýhracatçý yeni sanayinin çýkýþý duracak ve eski tekelci sermaye yeniden kontrolü alacaktý. Tabii bu arada ithalatçý, iç pazarda lüks tüketimle büyüyen ve bu nedenle ‘ayaklanma’ çaðrýsý yapan maðazacý sermayeyi de unutmayalým.

Ancak Kýrým’da Rusya’nýn eski Rusya olduðu anlaþýldý. Putin, ne eskiyi beyhude devam ettirmek isteyen Gorbaçov ne de sabah kafayý çekmeye baþlayan Yeltsin’di... Üstelik Rusya’nýn, týpký Sovyet zamanýnda olduðu gibi, gümrük birliðinden baþlayan yeni bir geniþleme stratejisi vardý ve bunu da, Belarus, Kazakistan’la 2010’dan beri yapmaya baþlamýþtý. Ýþte Kýrým’da bu gerçek Batý’nýn yüzüne soðuk su gibi çarptý. Ayrýca Ýran’da yeni bir yola giriyordu; karþýlarýnda Ýsrail’le oyalayacaklarý Ahmedinecat’ýn 1979’dan kalma Devrim Muhaf ýzlarý yoktu artýk. Kýrým ‘baðýmsýzlýðýný’ daha doðrusu Rusya ile birlikteliðini ilan ederken, Ýran Viyana’da Batý ile anlaþmayý pekiþtirmek için masaya oturuyordu.

Hangi unsurlar darbeye karþý çýktý?

Tabii Türkiye’de de iki önemli unsur -AK Parti dýþýnda- 17 Aralýk darbe giriþimine dur dedi. Birincisi devletin yeni yapýsý, duruma hakim oldu ve devlet, çok net bir pozisyon aldý. Ýkincisi buraya çok ciddi bir halk desteði geldi. Bu destek AK Parti mitinglerinde ve özellikle Doðu illerinde kendini gösterdi ki, bu ayný zamanda, çözüm sürecine ve bölgede devam eden yeni yatýrýmlara, bunun ekonomisine sahip çýkmak demekti.

Güney Gaz Koridoru ve Yeni Ýpek Yolu

Bütün bu geliþmeleri bir araya getirdiðinizde karþýmýza þu çýkýyor; 30 Mart seçim sonuçlarý ne olursa olsun; Türkiye þimdi içinde bulunduðu yola AK Parti ile devam edecek. Özellikle ABD ve Britanya, Rusya geniþlemesi karþýsýnda tek çözümün, ekonomik olarak, Güney Gaz Koridoru olarak anlatýlan ve Hazar kaynaklarýndan baþlayarak, Irak, Doðu Akdeniz kaynaklarýnýn Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaþtýrýlmasý olduðunun farkýna vardý. Ancak bu enerji yolunun, ayný zamanda, Rusya’nýn, 1700’lerden baþlayarak Çar Deli Petro ile geliþtirdiði Kuzey Transit geçiþine alternatif Yeni Ýpek Yolu’nu öne çýkaran bir entegrasyona neden olacaðý da biliniyor. Bu, aslýnda G.Kore’den baþlayan ve geliþmekte olan Asya’yý Hazar üzerinden Türkiye ve Akdeniz ile Avrupa’ya baðlayan orta ve güney koridordur. Þimdi bütün bunlarýn gerçekleþmesi için Ortadoðu ve Türkiye arasýnda güçlü bir ekonomik entegrasyon ve barýþ gereklidir. Kürt sorunu, Kýbrýs ve Filistin sorunlarý bu çerçevede sýrayla çözülecektir.

Bütün bunlarý görmeden, okuyamadan ‘yanlýþ ata’ oynayanlar için çok üzülmeyin, zaten biteceklerdi, bu hesap hatalarý yalnýzca sonlarýný çabuklaþtýrdý.

Durum budur... Bundan dolayý; ümitvar olunuz! Önümüzdeki hafta Bediüzzaman haftasý; çünkü 23 Mart 1960’ta aramýzdan ayrýldý. 27 Mayýs darbecileri onu -bedenen- yok etme fýrsatýný bulamadý. Bundan dolayý Bediüzzaman gibi söyleyelim; -tekrar- ümitvar olunuz...