İster yak ister vur istersen göm! Ölmez bu şeytanlar

Kült korku filmi Evil Dead-Kötü Ruh’un yeni çevrimi sinemalarda. Korku filmi sevenlerin merakla beklediği bu yapım izleyiciyi koltuğuna çivileyecek.

Korku filmlerinden nefret ederim. 1973’te çevrilen ama 1981’de Türkiye’de vizyona giren The Exorcist’i seyrettiğimden beri korku filmlerini izlememeye çalışırım. Bu türden nefret etmemin sebebi ise tabii ki korkmam! Birçok sinefil korktuğu için bu tür filmleri severken benim nefret etmem de garip bir durum tabii. Yazılarımı takip edenler bilir, çok az yazmışımdır korku türünü. Fakat 1981’de Sam Raimi tarafından çekilen bir kült korku filmi olan Evil Dead’in yeniden çekildiğini duyunca merakıma engel olamadım. Orjinal filmde başrolde oynayan Bruce Campbell benim sevdiğim isimlerdendir. Çünkü onun oynadığı korku filmleri fantastik ve esprili olur. Biraz da ‘B’ türü yapımlardır. Profesyonel büyük gişeli filmlerden daha çok, iki arada bir derede kalmış daha sonra DVD döneminde izleyicinin dikkatini çekip kült olmuş yapımlardır. Onun bu rengi sayesinde filmleri korkmadan seyredebilirim, kısacası korkuturken güldürür. Her ne kadar Evil Dead tam bu sınıfta olmasa da döneminin fırtınalar estiren yapımıydı. Onun için yeniden çekimi vizyona girmeden dişimi sıkıp seyrettim. Nerden seyrettim bilmem ki! Koltukta zıplayıp durdum. Yeni teknikleri de arkasına alan film ilk uzun metrajını çeken yönetmen Fede Alvarez’in de başarısı sayesinde dört dörtlük bir korku filmi olmuş. Fakat ilk filmden çok farklı bir atmosfer var. Senaryoyu da elden geçiren Alvarez, orjinal filmdeki absürdlükleri yok edip korku türünün bütün özelliklerini kullanmış ve seyredilmesi zor bir yapım ortaya çıkarmış.

Olayları tetikleyen kitap

Filmin oyuncu kadrosu genç isimlerden kurulu. Ruhuna şeytan giren Mia’yı oynayan Jane Levy başarılı bir performans gösteriyor. Güzel olduğu kadar iyi bir oyuncu da! Onu daha çok seyrederiz beyazperdede diye düşünüyorum. Filmin erkek karakterlerini canlandıran oyuncular ise kısmen daha tanınmış isimlerden oluşuyor. Shiloh Fernandez ve Lou Taylor Pucci kariyerlerinde başyapıtlar olmasa da arada bir filmleriyle karşımıza çıkan isimler. Filmin konusuna gelince Mia eski bir uyuşturucu bağımlısıdır. Aile ilişkilerinde dramatik olaylar yaşanmıştır. Ağabeyi David, onun sevgilisi Natalie, çocukluk arkadaşları Olivia ve Eric ile aileden kalma orman kulübesine giderler. İlk gece Mia elindeki son uyuşturucu paketini küçük bir törenle çöpe atar. Ağabeyinin ve arkadaşlarının yardımıyla uyuşturucuyu bırakacaktır. Fakat tam o sırada kulübede kötü bir koku hissederler. Kileri açtıklarında bir dolu hayvan leşi ve yanık vücut olduğunu görürler. Eric ise kilerde bir kitap bulur. Dikenli tellerle çevrelenmiş bu kitabı diğerlerinin uyarılarına rağmen açar, okur. Bu Mia’ya fazla gelir ve kulübeden ayrılmak ister. Grubun diğer üyeleri ise Mia’nın uyuşturucu krizine girdiğini düşünüp bunu kabul etmezler. Mia tek başına kaçar kulübeden ama artık çok geçtir. Eric’in okuduğu kitap korkunç bir şeyleri tetiklemiştir. Bundan sonra karanlığın korkusu filmi ve izleyiciyi sarar. Filmin yalnızca bir şeyini eleştiriyorum. Şu finalleri sürprize boğma ihtiyacı yüzünden sürekli uzatmıyorlar mı! Uyandırdıkları şeytan bir türlü ölmüyor. Yakıyorlar, vuruyorlar, çiviliyorlar, gömüyorlar yok, öldüremiyorlar. Filmin finalini söylediğimi sanabilirsiniz ama yanılırsınız. Gerçek finali seyretmek ve korkmak için haydi sinemaya...