Bizim için her türlü þiddet kabul edilemez ama Ankara’daki alçak saldýrý, özel itina ile deðerlendirilmesi gereken bir olaydýr.
Siyasi görüþü, etnik kökeni, inancý ne olursa olsun, bu ülkede yaþayan herkes; bütün farklýlýklarýný bir kenara býrakýp, bu millî bela karþýsýnda tek yumruk olmalýdýr.
Peki olabildik mi?
***
Bu hain saldýrý karþýsýnda en fazla sorumluluk üstlenmesi gerekenler, daha dakikalar geçmeden bildik terör simsarlýklarýna baþlamakta hiç tereddüt etmediler.
Daha ölü ve yaralýlar yerde yatarken olay yerinde biten bir kan tüccarý, “Katil devlettir” dedi ve olayýn faturasýný Cumhurbaþkaný Erdoðan’a göndererek iþi bitirdi!..
Bu, bazý yandaþ kanallarýn iddia ettiði gibi “duygusal tepki” filan deðil, þuurlu ve hesaplý bir çýkýþtýr.
Çünkü bu tavýr, bütün þer cephesi müttefiklerine, “Olayýn vahameti sizi þaþýrtmasýn. Her zamanki gibi algý operasyonuna devam...” mesajý vermiþtir.
Nitekim, bu starttan sonra bildik sahneler peþ peþe ekrana gelmeye baþladý.
Muhalefetin sorumsuzluðu terörden beter
Demirtaþ’ýn asýl derdi, 7 Haziran’dan sonra fena bozulan imajýný 1 Kasým’a kadar tekrar düzeltmek...
Bölgede bütün baskýlara raðmen halký toplayamadýklarý için bunu Ankara’da yapmak istediler.
Nitekim orada ölen herkes birer ‘siyasi figüran’ haline getitildi ve ‘Demirtaþ’ýn yoldaþlarý’ oluverdi!..
***
Bahçeli’yi hiç sormayýn...
O artýk, “Alayýna hayýr” umursamazlýðýný, bu çaptaki bir ‘millî felaket’ karþýsýnda bile deðiþtirmeyerek, HDP’lilerin övgüsüne mazhar olmaya terfi eden bir ‘millî mevta’dýr...
***
Ya Kýlýçdaroðlu?..
O da, ‘duyarlý’ görünen, istismarcý ucuz siyaset tarzýný deðiþtirme gereði duymadý...
Aðlamaklý bir ses tonuyla, “Her türlü desteðe hazýrýz” dedi, Davutoðlu ile görüþmeye de gitti...
Sonra?..
Böyle bir görüþmenin tek konusu teröre karþý alýnacak tedbirler olmalý deðil mi?
Yanýlýyorsunuz, iþte gündeme getirdiði iki önemli konu!..
“Filan kanallar Digiturk’ten niye çýkarýldý?”
“Ýçiþleri ve Adalet bakanlarý istifa etsin...”
Bu iþte bir bit yeniði var...
Bu ‘istifa’ kampanyasýnýn hikmeti nedir dersiniz?
Cumartesi günkü bilgilendirme toplantýsýnda bakanlara; damdan düþer gibi yöneltilen güdümlü ve art niyetli “Ýstifa edecek misiniz” sorusuna karþýlýk, Adalet bakanýnýn, “Siz neyin derdindesiniz. Niye ve hangi amaca hizmet için istifa etmeliyiz? Yazýklar olsun; böyle bir ortamda bile operasyon peþindesiniz” anlamýndaki acý gülümsemesini, “Ýstifa edecek misiniz sorusuna gülerek cevap verdi” diye çarpýtarak baþlatýlan bir kampanya...
Bir kere Sayýn Kýlýçdaroðlu’nun bu konuya bu kadar abanmasý çeliþkili bir durum.
Siz Anayasal bir görevi kabul etmeyin, kabul edip ülkeyi seçime götürmeye çalýþanlarý da istifaya çaðýrýn...
Mesele ‘ciddiyetsizlik’ ise asýl, kamera önünde aðlayarak oy isteyip sonra ‘zafer’ kutlar gibi sýrýtanlarýn kýnanmasý gerekmez mi?
Üstelik Sayýn Selami Altýnok ve Sayýn Kenan Ýpek siyasetçi de deðiller, bu kin ve nefret neyin nesi?
Oysa bu iki isme çullanýlmasýnýn özel bir anlamý var.
Bu bakanlar, aslýnda Emniyet ve Yargý’daki Paralelle mücadelede çok baþarýlý bir geçmiþe sahip iki bürokrat.
Yani bu iki bakandan, ‘baþarý’larýnýn faturasý isteniyor.
Aslýnda Sayýn Kýlýçdaroðlu, bir taþla iki kuþ vurma peþinde. Hem terörle mücadelede hükümete destek vermiþ olacak (!) hem de sözcülüðünü yaptýðý FETÖ’nün teveccühünü kazanacak!..
Yine yakalandýnýz sayýn uyanýk siyasetçi!..