Ülkemizde etkili iki güç kontrolü ele geçirmek için ciddi bir mücadele sürdürüyor. Bunlar siyaset ve istihbarat yapýlarýdýr. Biz siyasetin ülkenin geleceðini oluþturacaðýný düþünürken istihbarat ve onu kontrol eden yapý daha güçlü olduðunu tüm dünyada gösterecek faaliyetler yapýyor. Mesela Türkiye’de siyaset sahnesinde büyük bir yarýþ gözlenirken arka plandaki eylemler ancak devletin ayný güce sahip bir baþka gücüyle kontrol altýna alýnabilir. Mesela son günlerde bir gazetede okuduðum emekli orgeneral Ergin Saygun’un deðerlendirmesi önemlidir. Bu beyanatýn gazetedeki baþlýðýnda “Paralel Yapýnýn üst aklý ABD’dir” diyor. Paralel yapýnýn ülkenin yönetiminde önemli bir paya sahip olduðunu düþünüyor ancak bizler bunun nasýl yapýlandýðýný ve hedefinin ne olduðunu bilmiyoruz.
***
Genellikle bizler seçim kazanan yöneticilerin sýnýrsýz bir güç saðladýðýný düþünüyoruz. Kazanmak için sadece siyasi tavrýn yeterli olmadýðýný, hatta bu tavýrdan daha önemli olanýn duygusal yakýnlýk olduðunu düþünüyor ve insanlarý öpüyor, çocuklarý kucaðýmýzda seviyoruz. Bu yakýnlaþmanýn kitleler üzerinde etkili olmasý için televizyon, basýn vs gibi yayýn kuruluþlarý ile görüntü vererek ya da mitingler düzenleyerek ve en büyük kalabalýklara ulaþmanýn büyük bir baþarý olduðu iddia edilerek bir rekabet ortamý oluþturuluyor. Toplantýlarda siyaset yerine bu gibi duygusal yakýnlýklar daha çok konuþuluyor. Yani mitingi düzenleyen kiþiye siyasi destek kadar halkýn duygusal yakýnlýðý önemli bir kriter olarak gösteriliyor. Bu durumu bilen yabancý ülkelerin istihbarat kurumlarý bu ülkelerde kolayca örgütleniyor ve toplumu yönlendirecek zayýf noktalarý kolayca kullanýyorlar. Yabancý istihbarat elemanlarýnýn bürokrasi dahil her kuruma sýzmalarý mümkün oluyor bu çok tehlikeli örgütlenme ve sýzmalarýn önlenmesi ülke savunmasýnýn en önemli meselelerinden biridir. Þüphesiz farklý ülkelerin çýkar farklýlýklarý da bu örgütler arasýndaki rekabet ve uygulamalarý nedeni ile çok ciddi karmaþýk problemler ortaya çýkarmaktadýr. Mesela biz kuruluþumuzdan beri baðýmsýz olduðumuzu ve tüm siyasi kararlarý kendimizin verdiðini düþündük. Bunu tartýþmak kuruluþ ilkelerine saygýsýzlýk sayýlacaðý için konuþulmadý ve resmi görüþ olarak sayýlarak okullarda bile okutuldu. Ama o dönemin dünyadaki etkili gücü ve bizi kontrol etmeyi hedef sayan Ýngiltere ülkemizde iyi örgütlenmiþti. Bu konudaki önemli eylemlerden biri þuydu. Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonra ABD Türkiye’de etkin olmaya baþlamýþ ve diðer güçlerin etkisi azalmýþtý. Ýngiltere bunu bertaraf etmek için 1960 darbesini planladý ve gerçekleþtirdi. Gerekçe olarak da yönetimin kuruluþ ilkelerine aykýrý davranýþý gösterildi. Bundan sonra ülkemizin ABD ile yakýnlýðý askeri konularla sýnýrlý kaldý ve siyasetimizde Avrupa ülkesine dönüþmeyi hedefledik. Bir süre sonra Avrupa Birliði üyeliði için baþvurduk. Bizi Ýngiltere destekledi ama Almanya ve Fransa karþý çýktý. Biz bunlarý kendi yapýmýzýn belirlediðini düþünürken ABD etkinliðini artýrarak dünya üzerindeki yerimizin farklýlaþmasýný kendine yakýn olmasýný hedefliyordu. Elbette her büyük ülkenin Türkiye gibi çok önemli bir coðrafi konumu olan ülkemiz üzerinde etkili olmak isteyeceði malumdur. Ancak kendi çýkarlarýmýza aykýrý olanlarýn çok güçlü bir istihbarat kurumu ile önlenebileceði de bilinmektedir. Tüm siyasetçilerimizin bu konuda elbirliði ile çok önemli olan bu kurumumuzun güçlendirilmesine çalýþmasý görevleridir.