İstihbarat reformu

Yeni bir MİT kanununun çıkması bekleniyor. Bu değişikliğe neden gerek duyuldu? Bürokrasi için çıkarılan kanunlar çalışmaların çerçevesini çizer ve yapılacak işi tanımladıktan sonra bunun kanuni sınırlarını belirler. Yani kanun bir işin nasıl yapılacağını değil bu işten ne sonuç beklendiğini belirler. Bahsi geçen kurum bugüne kadar bu görevini kanuni sınırlar nedeniyle mi beklenen düzeyde yapamadı? Bugünkü hedef, bu işin daha etkili biçimde yapılmasını sağlamaya matuf olarak görülüyor. Yeni bir kanun çıkarmak etkinliği artırmaz ama eğer mevcut kanun yapılacak işi engelleyecek bir rol oynuyorsa bunu düzeltecek bir kanun çıkartılabilir. Ama bu işlem de görevin etkin bir biçimde yapılacağı anlamı taşımaz. Görevin etkili olarak yapılması için personelin iyi yetişmiş olması ve yapılması gereken işin neyi amaçladığı kararlaştırılmalıdır. Bugüne kadar istihbarat komünizm ve irticayı önlemekle görevlendirilmiş ve buna ek olarak casusluk eylemlerinin ortaya çıkarılması beklenmiştir. Ancak tehlikeli eylemler ideoloji ile belirlendiği için yabancı servisler ülkemizdeki her operasyonu farklı ideolojilerin kılıfı içinde yapma biçimini tercih etmiştir..

***

Bilindiği gibi Soğuk Savaş döneminde komünizm ve irtica ile mücadele ediyorduk. Komünizmin arkasında SSCB var diyorduk irtica ise içerideki bazı çevrelerce destekleniyor ve ülkemizin kuruluş ilkelerine aykırı oldukları söyleniyordu. Ama  düşüncede ciddi aykırılıklar vardı. Mesela solcular Demirel’i ABD’nin desteklediğini söylüyor ve ona karşı tarafların eylemlerinin içinde yer alıyorlardı. Ama Demirel SSCB ile yaptığı ekonomik anlaşmalara dayanarak bazı yatırımları gerçekleştiriyordu. Buna rağmen ABD tarafından desteklenen hatta onların desteği ile iktidara geldiği söylenen Demirel’in karşıtı ise solcu oldukları söylenenlerdi ve bu solcu oldukları söylenenlerin de SSCB tarafından desteklendiğine inanılırdı.

Bugüne kadar dünyadaki siyasi gelişmeler dışımızda sayıldı ve biz gelişmeleri Soğuk Savaş ölçüleriyle değerlendirdik. Şimdi bir olay analiz edilirken onun temsil ettiği ideoloji değil ulaşmak istediği hedefin ne olacağının bilinmesinin istihbaratın asıl hedefi olduğu anlaşıldı. Mesela El-Kaide örgütünün inancına değil hangi siyasi hedefe varmak istediğine bakılmalıdır. 11 Eylül olayların bunun ABD’ye karşı olduğuna inanıldı. Yani gücü bilinmeyen bir terör örgütü dünyanın en büyük gücü sayılan ABD’ye saldırabiliyordu. Her yerde var olduğu düşünülen CIA bunları yıllarca bulamadı. Şimdi dünya ölçeğinde eylemler yapabiliyorlar. Bu eylemleri yapanın El-Kaide olduğu söylenebilir ama bu teröristler dünyadaki terörist pazarından toplanır ve kendilerine kim oldukları söylenir. Bu nedenle bir terör eylemini hangi ideolojiye sahip olduklarına bakmadan değerlendirmek gerekir. Mesela iddialara göre İslam teröristleri Müslüman ülkelerde eylem yapabilir bunu kimin yaptığına bakmadan hangi gücün operasyonu planladığı araştırılmalıdır.

Yeni MİT kanunu çalışma için ortam hazırlar ama ortam nasıl olursa olsun olayı anlamak için yapanı değil yaptıranı anlamak gerekir. Yeni MİT yönetiminin bu formülü anladığı ve hiçbir gücün teşkilatı aldatamayacağını, hangi örtüyle gelirlerse gelsinler altta gizleneni bulacaklarını sanıyorum. Bugünlerde din bir örtü olarak  kullanılıyor. Gerçek dindar örtünün altındakine bakar.