İstikrarsız Suriye kime yarıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Riyad ve Bakü seyahati dönüşünde yaptığı açıklamalarda dikkat çeken detaylar var.

Öncelikle Donald Trump'ın seçim zaferini temkinli bulduğunu söyleyebiliriz. Trump'ın 20 Ocak 2025'te devralacağı Beyaz Saray kurmayları Neo-Con diye bilinen Yeni Muhafazakar akımdan geliyorlar. Bir savaş kabinesini andıran isimlerin geçmişine baktığımızda tehlike çanlarını duyabiliyoruz.

Trump'ın bölgeye ilgisiz kalmayacağını ve İsrail lehine adımlar atacağından eminiz. Ancak bu adımlara karşı Ankara'nın bakışı daha çok bölgesel çözümlere odaklanıyor.

Erdoğan konuşmasında Suriye lideri Esad'la ilgili ümit veren ifadeler kullanırken İsrail'in yaydığı ateşin havzasını işaret ediyor. "Ben hala Esed'den umutluyum. Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım. Suriye'de adil ve kalıcı barışın zemini vardır. Bunu sağlamak için atılacak adımlar da bellidir. Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barışa ve huzura kapı aralayacağını düşünüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünü çoğu ülkelere dağılmış Suriyeliler de tehdit etmiyor. Esed bunun farkına varıp ülkesinde yeni bir iklimi başlatacak adım atmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır."

Erdoğan'ın terör örgütleriyle mücadele kararlılığı ve daha da önemlisi Suriye lideri Esad'la çözüme inanması meseleye rasyonel baktığını gösteriyor.

İsrail'in Lübnan'da iç çatışmayı tetikleyerek sivil Şii nüfusu göçe zorladığını biliyoruz. Bölgede domino etkisi yaratacak hareketler hem önce Suriye'yi ardından Irak ve İran'ı kaosa sürükleyecek adımlar.

Meselenin bizi ilgilendiren derin boyutunda ise Suriye'de Kürt nüfusu tehlikeli bir maceraya sürükleyen İsrail var. Jeopolitik sıkışmanın tam ortasında yerel halkları ateşe sürükleyenler kirli diaspora ve uzantıları. Bölgeye yaklaşan ateş topu ise yeni bir göç dalgasını tetikleyecek boyutta.

Bugün akşam gerçekleşecek bir panelin başlığı şöyle: Yeni Bir Orta Doğu İçin İsrail-Kürt İttifakı. Bu köşede panelin duyurusunu yayınlıyorum ki Erdoğan ve Bahçeli son zamanlarda ne söylüyor? Niçin ortak akılla erkenden tedbirler alıyorlar iyi anlaşılsın.

Geçtiğimiz günlerde Devlet, Hükümet'e karşı iddiasını ortaya atarak Cumhur İttifakı liderlerinin ayrıştığını söyleyenler geçmişte öyle çukurlara düştü ki cemâziyelevvellerini hatırlatmaya bile değmez.