İstismarın sınırında bir duygusallık

Belçika’nın Oscar adayı filmi Kırık Çember, fazlasıyla duygusal çıkışları bulunan bir aşk öyküsünü Bluegrass müziği eşliğinde anlatıyor. Flaman kırsalında bir Bluegrass müziği grubunda şarkı söyleyen çiftin, altı yaşındaki kızlarının ölümcül hastalığı üzerinden ilişkilerini geçmişe dönerek ele alıyor. Tutkusuyla, trajedisiyle, şarkılarıyla izleyicinin duygularını istismar etmenin sınırına dayanıyor.

Kırık Çember, skor açısından başarılı bir film. 2013 yılında Berlin Film Festivali Panorama bölümünden başlayarak birçok festivale seçildi ve ödüller aldı. Avrupa Film Akademisi’nin ödüllerine En İyi Film, Yönetmen, Senaryo, Kadın ve Erkek Oyuncu dallarında aday gösterilen Kırık Çember, Veerle Baetens’e En İyi Kadın Oyuncu Ödülü kazandırdı. Felix von Groeningen’in önceki filmi The Misfortunates/ Çölde Kutup Ayısı, Cannes Film Festivali’ne seçilmiş, İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışması’nda Altın Lale kazanmıştı.

Kişisel fikrim ise Kırık Çember’in haddinden fazla önemsenen bir yönetmenden, haddinden fazla önemsenen bir film olduğu... Elbette, teknik açıdan hiçbir sorunu yok bu filmin, hatta kurgusu duygusal kreşendoları vurgulaması açısından özellikle ‘iyi’. Belçika’nın bu Amerikanvari yönetmeni gişe potansiyelini Kırık Çember’de daha da parlatıyor. Muhtemelen bir Amerikan bağımsız yönetmeni misali ana akım sinemaya yakınlaşarak, hatta filmde son derece eğreti duran George W. Bush eleştirisi dahi yaparak, Hollywood’a ya da uluslararası yapımlara göz kırpıyor. Grotesk gelebilir ama finalinde bile eksik kalmayan ve şarkı sözleriyle desteklenen siyasi mesajları var Kırık Çember’in! 

Performanslar abartılı

Film, önce gözyaşartıcı duygu bombası kullanıyor sonra sırayla müziği, erotizmi, psikolojiyi devreye sokuyor: Açılışta, hasta yatağında ölümü bekleyen bir kız çocuğunun ve ebeveynlerinin yürek dayanmaz melodramını sunuyor bize. Sonra yedi yıl öncesine gidip Çölde Kutup Ayısı’nın oyuncularından Jonah Heldenberg’in canlandırdığı, Amerikan hayranı müzisyen ile onu sahnede izleyen her tarafı dövmeli bir sarışının ilişkilerinin başlangıcını görüyoruz. 

Müzik başta olmak üzere ortak noktaları da bulunmakla birlikte ‘zıt kutuplar birbirini çeker’ diye kaba biçimde tarif edebileceğimiz bir çifti oluşturuyorlar. Birliktelikleri çok tutkulu, şarkı söylemeye başladıklarında sahnede de uyum sağlıyorlar. Ama inançları, hayata bakışları, aile kavramları aşkın ötesini kaldırmakta zorlanacak kadar farklı... Oldukça da klişe: Elise bütün o vahşi kedi hallerinin altında aile kurmak isteyen, inançlı bir kadın. Jonah ise karavanında bağımsız ve sorumsuz yaşamaktan memnun bir ateist.

Elise’in hamile kalması üzerine gönülsüz biçimde aile kurması yetmezmiş gibi bir de evlat acısıyla yüzleşiyor... Kendilerini ve birbirlerini suçladıkları yas sürecinde eski mutlu günlerine geri dönüşler onlara ve izleyiciye aşklarını hatırlatıyor. 

Kırık Çember, bana her anlamda ‘fazla’ gelen bir film. Karakterleri, ilişkilerini, yaşadıkları trajediyi, oyuncuların performanslarını dokunaklı değil, hepten abartılı buldum.

FİLMİN KÜNYESİ

Orijinal adı: Broken Circle Breakdown

Yönetmen: Felix von Groeningen

Senaryo: Carl Joos, Felix van Groeningen

Oyuncular: Johan Heldenbergh, Veerle Baetens, Nell Cattrysse, Geert van Rampelberg, Robbie Cleiren