Türkiye Ýsveç ve Finlandiya'nýn NATO'ya giriþlerini veto etmekte yerden göðe kadar haklýdýr.
Her iki ülke de çünkü hem Türkiye'nin PKK ve FETÖ'ye karþý yürüttüðü mücadelede Türkiye'nin yanýnda yer almýyor, güvenlik kaygýlarýný dikkate almýyor, yargýlanmasý gereken teröristleri iade etmiyor.
Hem de bilfiil PKK'nýn yanýnda yer alýyor. Teröristlerle her düzeyde resmi görüþmeler yapýyor, PKK lehine açýklamalar yapýyor ve para aktarýyor!
Hal böyleyken ne Ýsveç ne Finlandiya NATO'ya giriþleriyle ilgili Ankara'dan destek alabilir.
Dýþiþleri Bakanlarý arasýndaki görüþmeler, NATO yönetiminin arabuluculuk çabalarý, köþeye sýkýþan ülkelerin ikna çabalarý sonuç deðiþtirmez.
Cumhurbaþkaný Erdoðan Türkiye'nin tavrýný ve gerekçelerini gayet net þekilde ortaya koydu.
"Ýsveç terör örgütlerinin zaten kuluçka merkezi, parlamentolarýnda teröristleri getirip orada bunlarý konuþturuyorlar, özel davetler çýkartýyorlar. Hatta PKK yanlýsý teröristler var parlamentolarýnda. Biz bunlarýn neyine güveneceðiz? Bizi ikna etmeye mi gelecekler, kusura bakmasýnlar, yorulmasýnlar. Her þeyden önce Türkiye'ye yaptýrým uygulayanlarýn bu süreç içerisinde bir güvenlik örgütü olan NATO'ya girmelerine biz 'evet' demeyiz. Çünkü NATO o zaman bir güvenlik örgütü olmaktan çýkar, teröristlerin adeta temsilcilerinin yoðunlaþtýðý bir yer haline gelir. Buna 'evet' demek mümkün deðil ve bir sokulduðumuz yerden bir daha sokulamayýz. Kusura bakmasýnlar."
Daha ne desin Cumhurbaþkaný?
Keza Dýþiþleri Bakaný Çavuþoðlu da Türkiye'nin taleplerini üç baþlýkta özetledi:
1) Ýsveç ve Finlandiya PKK/YPG terör örgütünü desteklemeyi durdurmalý.
2) Güvenlik garantisi vermeli
3) Türkiye'ye yönelik ihracat yasaklarýný kaldýrmalý.
Bu baþlýklarda deðiþiklik olmadýðý müddetçe Türkiye'nin tavrý da deðiþmez.
Deðiþmemeli.
Teröre karþý son derece haklý ve meþru bir mücadele veriyor çünkü Türkiye. Bu mücadelede topraða düþen þehitlerimizin bir tekinin incinen týrnaðý kadar bile deðerli deðildir çünkü her iki ülke de.
Rusya korkusuyla NATO'nun en güçlü ordularýnýn baþýnda gelen Türkiye ordusunun kanadý altýna sýðýnmak istiyorlarsa eðer her iki ülke de, önce PKK ve FETÖ'yü desteklemeði býrakacak.
**
Ama Ýsveç de Finlandiya da Türkiye'nin deðil Türkiye'ye ve vatandaþlarýna saldýran terör örgütlerinin yanýnda durmayý seçti þimdiye kadar.
Ýki þekilde yaptýlar bunu.
Ýlki teröristleri koruma þeklinde.
Bilindiði gibi Türkiye Finlandiya'dan 6'sý FETÖ, 6'sý PKK olmak üzere toplam 12 kiþiyi, Ýsveç'ten de 10'u FETÖ, 11'i PKK olmak üzere toplam 21 kiþiyi resmen istedi. Ýade süreçleri baþlatýldý ve yargýlanmak üzere bu kiþiler muhatap ülkeden istendi.
Ama Finlandiya ve Ýsveç "hayýr" dedi bu talebe!
Hayýr! Teröristler korumamýz altýnda dediler yani!
**
Ýsveç ve Finlandiya'nýn teröre verdiði diðer destek ise doðrudan terör örgütlerine destek þeklinde. Kurumsal, finansal, medyatik, lojistik açýdan verilen desteklerin kamuflajý da herkesin bildiði þu meþhur yalanlar üzerine kurulu:
Bunlardan biri "PKK'yý terör örgütü olarak kabul ediyoruz, biz YPG ile görüþüyoruz".
Diðeri ise "Türkiye teröre deðil Kürtlere karþý, terör bahanesiyle Kürtleri asimile ediyor" yalaný.
Ýki iddianýn da ispatsýz yalan olduðunu onlar da bal gibi biliyorlar aslýnda. Kürtlerin Türkiye'nin tüm vatandaþlarý gibi eþit, özgür, onurlu vatandaþlarý olduðunu, PKK'nýn Kürt ismini kullanarak Türkiye'ye saldýrdýðýný, YPG'nin PKK'nýn ta kendisi olduðunu, bu ismin sadece yanýltmaca için kullanýldýðýný nesnel olarak da biliyor iki kuzey ülkesi.
Kiminle dansa kalktýklarýný iyi biliyorlar çünkü.
**
Bilhassa Ýsveç PKK/YPG'ye bugüne kadar 210 milyon dolar destek verdi. Aktardýðý para miktarýný 2023'te 376 milyon dolara çýkarmayý planlýyor.
PKK'lý ve PKK sempatizan sayýsý da Ýsveç'te hayli fazla. 1980'lerden beri çeþitli nedenlerle Kandil'den ayrýlan PKK'lýlar, ikinci kuþak dahil PKK sempatizanlarý Almanya ve Fransa gibi kuzey Avrupa'da da kendileri için müsait bir ortam bulabildi.
"Ýnsan haklarýna saygý" þemsiyesine sýðýnarak uluslararasý hukuka aldýrmadan rahatça terör faaliyeti yürütebildi.
Sivil toplum kuruluþu adýyla küçük yaþtaki çocuklarý örgüte devþirdi. Kimini PKK kamplarýna gönderdi, kimini Avrupa'da propaganda için kullandý. Haraç topladý, PKK/YPG paçavralarýyla yürüyüþler gösteriler düzenledi.
Ve ne Stockholm ne Helsinki yönetimi bu iþlere müdahale etti þimdiye kadar.
Öyle ki aradaki muhabbet Ýsveç'in Haseke'de PKK-YPG irtibat bürosu bile var mesela.
Bu ilgi bakan düzeyinde sürdü.
Ýsveç Savunma Bakaný Peter Hultqvist ve Ýsveç Dýþiþleri Bakaný Ann Linde deðiþik tarihlerde örgütün elebaþlarýný baþkentte ya da online görüþmelerde kabul etti.
Ýsveç'i "aktif partner" olarak tanýmladý, "sizlerle uzun süre iþ birliði yapmaya ve yardým etmeye hazýrýz" dedi, para verdi, birlikte fotoðraf verdi.
Ýþ o noktaya geldi ki bazý siyasetçiler PKK/YPG'nin terör listesinden çýkarýlmasýný bile dillendirebildi.
**
Türkiye bu geliþmelerin hiçbirini görmezden gelmedi elbette.
Her seferinde ve anýnda tepki verdi.
Büyükelçiler Dýþiþlerine çaðrýldý, rahatsýzlýk iletildi, uluslararasý kamuoyuna medya önünde gerekçeler aktarýldý, kýnamalar ilan edildi.
Türkiye Ýsveç ve Finlandiya'yý her defasýnda uyardý aslýnda.
Güvenliðimize saldýranlara destek oluyor, uluslararasý hukuku çiðniyor, ikili iliþkilere ciddi zarar veriyorsunuz".
Dedi mi?
Dedi. Bugün kapýmýzda aðlamalarý boþ o yüzden.