Bazý kavramlar, bazý tiplerle birlikte sýk sýk anýlýnca dejenere oluyor. Dejenere olmak nedir bilirsiniz. Bozulmak, nitelik deðiþtirmek. Aslýnda, ‘dejenerasyon’un içindeki ‘jenerasyon’, yani ‘nesil’, kelimeye ‘yozlaþma’ anlamý da katýyor. Daha çok biyolojiyle ilgili. Yani, cinslerin, baþka cinslerle birleþerek bir bozulmaya maruz kalmasý.
Ýzahým pek bilimsel olmadý ama idare eder. Zaten, konuya girince daha iyi anlaþýlacak.
Kavramýmýz, ‘sosyal demokrasi.’
Konumuz, ‘sosyal demokrasi’nin, baþka ‘cins’lerle biraraya gele gele dejenere olmasý, yani yozlaþmasý.
Kimdir Türkiye’de sosyal demokrat?
Mesela, CHP’dir. (Demek ki ‘baþka cins’ CHP ve CHP’yle irtibatlý þeyler oluyor.)
Peki nasýl bir partidir CHP?
Milletin dinine, diyanetine, giyimine-kuþamýna, yaþam tarzýna müdahale hevesine bakarsanýz... Bu konulardaki ‘sabýka’sýna bakarsanýz, eni konu baskýcý, yerine göre faþizan, hayli ulusalcý bir partidir. (‘Sabýka’ derken 50 sene, 60 sene geriye gitmeye lüzum yok, bir kaç hafta, bir kaç gün bile yeter. Baþörtüsünü daha yeni Danýþtay’a þikayet ettiler.)
Kimlikçilik, baþka kimlikleri dýþlama, herkesi tek kimliðe indirgeme konusunda, CHP, yerine göre, kendisini ‘milliyetçi’ bir parti olarak tanýmlayan MHP’nin bile ötesine geçer.
‘Kürtle Türk eþit olmaz’ der bir gün. Bir baþka gün Dersim’deki katliamlarý savunur.
Baþörtülü bir kadýn gördüðü zaman krize girer. Kur’an Kursu talebesi gördüðü zaman karný aðrýr.
‘Kürt’ diyemez. Zarurete binaen ‘Kürt’ demek icap etse dokuz doðurur.
Ýnsan haklarýný savunmak yerine, cansiperane bir þekilde, rakýyý, þarabý, her türlü müskiratý savunur.
Hal böyle olunca, Türkiye’deki ‘sosyal demokrasi’ kavramý, yukarýda anlattýðým gibi, ‘dejenere’ oluyor.
Faþizmle, baskýcýlýkla, yaþam tarzýna yönelik tehditlerle eþanlamlý bir kavrama dönüþüyor.
Malum, biz, ‘sosyal demokrat’bir ülkeden, Ýsveç’ten döndük. Ben daha önce gidip bir iki gün kalmýþtým. Bu gidiþimizde biraz daha gözlemleme fýrsatý buldum.
Bir gazeteci arkadaþla tanýþtýk Stockholm’de. Onunla bir kahve içimi sohbet ettik. Adý Atila Altuntaþ.
“Geçenlerde” dedi, “Güney Sudanlý birisi, bir saldýrý olayýna karýþtý. Saldýrganýn Güney Sudanlý olduðunu ne ajanslar yazdý, ne gazeteler. Suça karýþan Ýsveçli olunca yazýyorlar. Göçmen olunca yazmýyorlar.”
Bizde olsa, herkes, önce saldýrganýn Güney Sudanlý olduðunu yazar. Demek, ‘kimlik’ olgusunu korumak ve ‘nefret’i önlemek için, böyle bir hassasiyet geliþtirmiþler.
Halbuki, bizde gazeteler, nefret alýr, nefret satar. CHP mi? Suriyeli bir mültecinin ayaðý kaymayagörsün. Sülalece kýyameti koparýr.
CHP’nin baþka refleksleri de var.
Hükümet, gençlerin alkollü içkilerle iliþkisini zorlaþtýracak bir adým mý attý? CHP ayaða kalkar. ‘Vay sen yaþam tarzýna müdahale ediyorsun. Milletin içkisini yasaklamaya uðraþýyorsun.’
Zavallý Ýsveçliler.
Bizde, alkollü içki satýþý, saat 10’a kadar serbest.
Ýsveç’te yasak saat 18:00’de baþlýyor. Ýçkisizlikten kýrýlacak adamlar!
Ýsveç’te yaþayan Türkler anlatýyor.
Ýsveç’teki içkili mekanlarda, barmenler veya ‘þef’ler, müþteri çakýrkeyif olunca, içki servisini kesiyorlarmýþ.
Gece içki satýþý sýnýrlandý diye Türkiye’deki bütün sosyal demokratlar az daha daða çýkýyordu.
Hafazanallah. Bizde öyle bir þey olsa, yani sarhoþ olana içki servisi yapýlmasa, CHP’li vekiller kendilerini tanklarýn, panzerlerin, minibüslerin önüne atar.
Orada bir þey daha gördüm. Bir alet.
Trafikçilerin alkol kontrolü için üflettikleri alete benziyor.
Arabana monte ediyorsun. Arabayý çalýþtýrmadan önce üflüyorsun. Ondan sonra kontaðý çeviriyorsun.
Alkollüysen, araba çalýþmýyor.
Baþkasýna üfletemezsin, çünkü alet üfleyenin fotoðrafýný çekiyor.
Ýmalatýný bir Türk yapmýþ. Ýsveç’te bütün ticari taksilerde, dolmuþlarda, belediye otobüslerinde, okul servislerinde mecburi.
Benim bildiðim CHP, böyle bir aleti, parti kapatma sebebi yapar. Neredesin Vural Savaþ?
Sizin anlayacaðýnýz, ya Ýsveç’te laiklik elden gitmiþ, sosyal demokrasi yoldan çýkmýþ, ya da bizim CHP faþist.