6-23 Mart günleri arasýnda düzenlenen 4. Bari Uluslararasý Film Festivali (Bifest) Ýtalyan sinemasýnýn en iyi ve en yeni yapýmlarýna yer verdi. Yeni ve yetenekli isimler dikkat çekti.
ÝTALYAN sinemasýnýn güneþi Bari’de parlýyor. Bir yanda büyük ustalar bir yanda gayretli gençler, o görkemli geçmiþin gölgesinde kalmadan sinemayý geleceðe taþýmaya çalýþýyor. 4. Bari Uluslararasý Film Festivali (Bifest) programýnda Ýtalyan sinemasýný etüd etme fýrsatý buldum.
Ýtalyan sinemasýnda git gide yeni isimler dikkat çekmeye baþladý. Ortak yapýmlar da aðýrlýk kazanýyor. Yalnýzca geleneksel olarak iþbirliði yapýlan Ýsviçre, Ýspanya ve Fransa deðil Avrupa’nýn sinematik yükseliþi durmayan ülkesi Romanya ve Adriyatik’in öte yakasýndaki komþular Arnavutluk ve Yunanistan da ortaklar arasýna katýldý. Ýtalyan sinemasýnýn altýn çaðýndaki doruklara kolay kolay kimse týrmanamaz. Öyle bir miras ki aðýrlýðýyla bütün gençleri eziyor. Rossellini, Fellini, Visconti, De Sica, Pasolini, Antonioni ve daha niceleri geçti. Bir genç sinemacý kendine hangi yolu çizmeye kalksa onlardan birinin çok yükseðe çektiði çýtayý aþmak zorunda... Özgün bir yapý kurayým derken de bocalamalarý çok mümkün...
GÜÇLÜ BÝR FÝLM: UYUYAN GÜZEL
Daniele Cipri’nin E stato il figlio (Oðlu Yaptý) adlý filmi bu karmaþanýn tipik bir örneði sanýrým. Cipri, mizansen, senaryo, kurgu ve özellikle görüntü yönetiminde baþarýlý bir sinemacý. Marco Bellocchio’nun Mussollini’nin yükseliþini bir opera gibi anlattýðý Vincere ve Ýstanbul Film Festivali’nde izleyeceðimiz Bella Addormentat / Uyuyan Güzel filmlerinin görüntülerine imza atmýþ olmasý baþlý baþýna yeterli. Franco Maresco ile birçok filme ortak imza attý. Fakat E stato il figlio yaratýcý ve katmanlý olmaya çalýþýrken türler ve tonlar çorbasýna dönmüþ...
Öte yandan ustasý Marco Bellocchio kolay kolay benim diyen bir yönetmenin altýndan kalkamayacaðý kadar güçlü ve güncel bir filme imza attý: Uyuyan Güzel, 15 yýldýr bitkisel hayattaki bir genç kadýný canlý tutan makinenin kapatýlmak istenmesi üzerine Ýtalya’yý bölen bir tartýþmayý ele alýyor. Olaydan dolaylý olarak etkilenen taraf olanlarý, farklý görüþlerini, kiþisel sorunlarýný, olayýn dini ve politik boyutunu irdeliyor... Bellocchio adýnýn hakkýný vermese bu film de bir duygu ve olay çorbasýna dönebilirdi. Ama deha ve deneyim farký, Uyuyan Güzel izleyicinin zihnini birçok soruya uyandýrýyor! 18. yüzyýlýn ünlü Napolili ressamý Giuseppe Bonito ile adaþ olan genç yönetmen ise ilk uzun metrajlý filmi Pulce non c’e (Pire Yok) ile hemen dikkat çekiyor. Hayatlarýný, Pire lakabýnýn taktýklarý 8 yaþýndaki otistik Margherita’ya endekslemiþ olan bir ailenin, babanýn cinsel tacizle suçlanmasý üzerine alt üst olan dengelerini ölçülü bir duygusallýkla anlatabilmiþ. Benzer konudaki Hollywood filmlerinin aðdalýlýðý ve agresifliði ya da Danimarka yapýmý Jagte / Onur Savaþý’nýn cinsiyetçi ve þiddet içeren yaklaþýmý yanýnda Bonito’nun filmi takdiri hak ediyor. Bürokrasinin önüne ne gelse öðüten çarklarý, uzmanlarýn mekanikliðiyle ailenin iç dinamiklerinin çeliþkisi, böyle yüz kýzartýcý bir kriz yaþanýrken bireylerin doðru bildiklerinde direniþi, canavar ve melek olmayýþlarý filmde yansýtýlabiliyor.
Bifest’teki Ýtalyan Filmleri Yarýþmasý’nýn en beðenilen filmlerinden biri olan Bellas Mariposas (Güzel Kelebekler) ise Venedik Film Festivali Eleþtirmenlerin Haftasý’na seçilen ve Ýtalya’nýn ulusal sinema ödülü David di Donatello’yu En Ýyi Ýlk Yönetmenlik dalýnda kazandýðýndan (Ballo a tre passi, 2003) bu yana dikkatle izlenen Salvatore Mereu imzasýný taþýyor. Mereu’nun bir realiteyi hipergerçekçi olmadan ama gerçek kiþilerle üstkurmaca niteliði de katarak anlatabilmesi olgunlaþma dönemine iþaret ediyor. Filme adýný veren iki kelebekten, 13 yaþýndaki Cate’nin Sardunya Adasý’nda bir toplu konutta yaþayan kalabalýk ailesi, yoksulluk ve dekadansýn bütün defolarýný ve direniþini temsil ediyor farklý bireyleriyle. Erkeklerin çalýþmadýðý ve suç iþlediði, kadýnlarýn onurlarý ve çocuklarýný korumaya çabaladýðý bir çevreyi erken olgunlaþmýþ bir kýz çocuðu gözünden, hayalleri, aþký ve mizahýyla aktarýyor, Mereu... Tanýnmýþ yönetmenler M. Giordana, S. Rubini, P. Virzi, S. Castellito, G. Tornatore ve F. Comencini yeni filmleri de Bifest’te yarýþtý. Güzel yýldýz Laura Morante’yi ilk kez Ciliegine (Kirazlar) ile kamera arkasýnda görmek de ilginçti. Özellikle Giordana’nýn politik sinemada tutarlý adýmlarla ilerlemesi Ýtalyan sinemasýnýn bu önemli kanadýný saðlam tutuyor.