İtibar erozyonunun başlangıç noktası!

Dik durmak, inandığın şeyi savunmak herkesin harcı değil. Öyle olmadığını görüyoruz. İnsan hedefine savaşa savaşa gelir. Bunun en büyük örneği Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan kimseye boyun eğmeden mücadele ede ede milletin lideri oldu. Bu halk onu yeri ve zamanı geldiğinde kavga etmekten çekinmediği için sevdi. 

Eğer Erdoğan korksa, mücadele etmese, kitleler de onu bu noktaya taşımazdı. Geçmişte birçok önemli liderin kavga etmekten çekindiği ve gücünü göstermekten korktuğu için bertaraf edildiğini unutmamak lazım. Erdoğan’ı onlardan ayıran en temel özellik buydu. 50 sene sonra herkes Erdoğan’ı büyük bir gururla anacak ama en zor zamanda korkup ona destek vermeyenlerin adını bile anmayacak.

Medya da böyle. Aydın Doğan’ın medyası yıllarca herkesi korkuttu, sindirdi. Muhafazakarlar içinde biraz kafasını kaldıranı yanına çekip itibarını bitirdi. Bunun en bariz örneği Fehmi Koru’dur. Geçen sene Koru’yla ilgili yazdıklarımın şimdi bazılarına örnek olması lazım. Koru yıllarca Aydın Doğan’ı ve medyasını en ağır şekilde eleştirmişti. Bu eleştiriler çok haklı bir zemine dayandığı için de yazıları çok tutuyordu. Koru’nun ön plana çıktığı dönemdi bu. Vaziyeti gören Aydın Doğan Fehmi Koru’ya çengeli attı. Onu Rodos’ta ve çeşitli yerlerde ağırladı, dev yatlarına bindirdi. Koru’ya yakın ilgi gösterdi. Bu ilgi üzerine Fehmi Koru 180 derece döndü ve “Aydın Doğan iyidir, çevresi kötüdür” yazılarına başladı...

Bir süre sonra Koru’nun “Aydın Doğan iyidir çevresi kötüdür” yazıları Doğan’a yönelik “Ertuğrul’u at. Beni al” yazılarına döndü. Koru açık açık Hürriyet’e geçmek için çalışmaya başladı. Koru için mesele Eski Türkiye düzeni ile savaşmak değil Eski Türkiye trenine ön vagondan atlamak ve sadık bende olmaktı. Elbette bu yazılar Koru’nun dindar muhafazakar camiadaki itibarını yerle bir etti. Koru 17-25 Aralık darbe sürecinde de açıkça tırstı ve paralel çeteyi eleştiren cesur yazılar yazamadı. Yazdıkları dostlar alışverişte görsün tarzı yazılardı. 

Şu anda Fehmi Koru’nun yazılarına açıp bakan yok. Ne yazmış diyen bir tek kişi yok. Fehmi Koru aynı anda hem Erdoğancı hem de Aydın Doğancı olunamayacağını anlayamadı ve itibarını kaybetti. 

Aydın Doğan’ın muhafazakar kesimde itibarını kaybettirdiği ilk kişi değildi Koru. FETÖ üyesi Nazlı Ilıcak’ın 2002’de ettiği büyük lafı nasıl yediğini gördük. Doğan ona, “Yarın bir gün gelir benim yayın organlarımda çalışırsın” dedi. Sonuç ortada.

Aynı şekilde Doğan’ın yargıdaki işlerini takip etmekle ünlenen Taha Akyol da itibarı biten adamlardan. Aslında hayatı kitaplar arasında geçen ve akademik dünyayı seven Akyol, Aydın Doğan’ın dönüştürdüğü bir isim oldu. Paralel yargıya yönelik tek yazı yazamıyor, hatta patronuna vergi cezası kesen paralel maliyecilere dahi tek laf edemiyor. Keza oğlu Mustafa Akyol şu an loser olan isimlerden. Ne televizyonlarda program yapabiliyor ne de düzgün bir yerde yazabiliyor.

Ahmet Hakan’ı demiyorum bile. 28 Şubat sürecinde Aydın Doğan’ı en çok ve haklı olarak eleştiren Hakan’dı. Doğan ona çengel attı. Ahmet Hakan da hizaya geldi, Aydın Doğan’ın kölesi oldu. Şu an Hürriyet’ten gitse yazacak tek yeri yok ve medeni ölüme mahkum hale gelecek. Tıpkı şu an kimsenin ne yaptığını bilmediği yakın arkadaşı gibi.

Aydın Doğan böyle bir adamdır. Yanına aldıklarını dönüştürür, etkisiz hale getirir, tam istediği kıvama getirir. Eğer Hürriyet bir adamı övüyorsa, hele bu bir de muhafazakarsa onun işi bitmiş demektir. 

Muhafazakar camiada Aydın Doğan’ın yanında olmak için çırpınanlar yok değil. Onlara yukarıda saydığım isimlerin akıbetini hatırlatırım. Bir gazeteci aynı anda hem Erdoğancı hem Doğancı olamaz. Birini tercih etmek zorunda. İki taraftan da itibar görüyorum diyenler ne yazık ki uçuruma atladıklarının farkında bile değiller. DHKP-C’ye terör örgütü diyemeyen, HDP’ye barajı aştırmak için uğraşan, AK Parti beter olsun diye uğraşan Aydın Doğan’a tek laf edemiyorsan, yetinmeyip bir de sinsi sinsi Erdoğan’ın arkasından çalışıyorsan sonucuna katlanırsın. Yerin Erdoğan’ın yanı değildir. İtibar erozyonun bir başlar, ne olduğunu bile anlayamazsın. Son iki yılda kimlerin bertaraf olduğuna, kimlerin ayakta kaldığına iyi bakmanızı öneririm.