Kendimi bildim bileli yazarým. Milletvekili olmadan önce yazardým. Milletvekiliyken de yazardým. Þimdi vekil deðilim ama gene yazarým.
Bir itirafta bulunayým: Vekilliðim sona erdikten sonra yazý hayatým daha bir güçleþti.
Niye mi? Öküzün altýnda buzaðý arayanlar... Pusuda bekleyen namertler... Yazdýðýnýzý niyetinizden baðýmsýz, hatta baðlamýndan kopartarak kullanmayý siyaset zannedenler... Kiþiliðinizi itibarsýzlaþtýrmak için akla gelmedik yorumlar yapan dost görünümlü kalleþler... Hepsi birden baþýnýza üþüþüveriyorlar. Leþ kargalarý gibi...
Vekil iken söylediðiniz laflarýn aynýsýný diyorsunuz, o leþ kargalarý kalkýp “Meclis’e giremedi, gerçeði gördü!” türünden haysiyet cellâtlýðýna varan sunumlar yapýyorlar. Artýk her lafýmýn altýna bir þerh düþmem gerekiyor nerdeyse.
Sevgili genel yayýn yönetmenim Nuh Albayrak’ýn kulaklarý çýnlasýn. Bu duruma dikkat çektiðinde kendisini yanlýþ anlamýþ, hatta gönül koymuþtum kendisine. Meðer ne kadar haklýymýþ! Tecrübe böyle bir þey iþte!
Benim yüreðimi acýtan malum cephenin saldýrýlarý deðil. Zinhar onlardan yana þekvacý deðilim. Onlar vazifelerini yapýyorlar. Beni asýl üzen dost kýlýklýlar.
Ben israfý ve suistimalleri eleþtiriyorum diye rahatsýzlýk duyanlar varsa herkes bilsin ki onlarýn rahatsýzlýðý þahsýmla alakalý deðildir. Þahsýmda deðerlerimize yönelik rahatsýzlýklarýný ortaya koyanlar sýrtýmýzdaki kamburlardýr, vücudumuza yapýþmýþ kenelerdir. Zor günlerde, hele ölümün soðuk yüzünü gösterdiði günlerde yaný baþýmýzda görmediklerimizdir onlar. 15 Temmuz’da kim nerde olduðunun hesabýný versin de öyle konuþsun! Mertlik unvanda ve makamda deðildir, yürektedir yürekte... Yüreði olmayanlar boylarýndan büyük laflar etmesinler.
Geçenlerde çok sevdiðim bir lafý paylaþtým diye bazý kendini bilmezler türlü yorumlarda bulundular. Þaþýrdým ve dahi üzüldüm. Paylaþtýðým söz þuydu: “Zor zamanlarýn iyi taraflarý da vardýr. Ýnsanlarý tanýrsýn. Özellikle yanýnda sandýklarýný...” Geçmiþte yanýmda sandýklarým bile çirkin yorumlarda bulunmaya çalýþtýlar. Böylece gerçek yüzlerini ortaya koymuþ oldular.
15 Temmuz’da görmedik mi bu gerçekliði? Yanýmýzda sandýklarýmýzdan çoklarý neredeydiler? Ölüm varken saklananlar hatta telefonlarýný kapatanlar gün ýþýdýktan sonra sahne almaya baþladýlar.
Zor günlerde asýl insanlarý tanýrsýnýz… Makamla gelen makamla gider. Buna üzülenlerin aklýna þaþarým. Geriye gene o üç beþ gerçek dostun kalýr. Onlar yeter de artar bile… Onca tecrübemden sonra þunu anladým: Yaltaklanan insanlar ilk býrakýp gidecek insanlardýr. Baþkasýna ihanet edenler sana hayda hayda ederler. Güçlüyken yanýnýzda olanlar bir baþka güçlü bulmakta zorlanmazlar. Bunlar genel geçer doðrular. Herkes bilir, lakin herkes buna raðmen yanýlmaya devam eder. Çünkü o tarz insanlar deneyimlidirler. Kovsanýz bile gitmezler. Çünkü gücünüzden ve makamýnýzdan yararlanmazlarsa hiçtirler. Hiç olduklarý için hiç bir deðerleri ve kutsallarý bulunmaz. Gerçek dostlar çabuk alýnýr giderler. Ama gerçek dostlar eleþtirseler bile asla ihanet etmezler. Günü geldiðinde de gerçek dostu için canlarýný vermekten kaçýnmazlar.
Her dönemin yalakalarý gerçek dostlarýn eleþtirilerinden rahatsýzlýk duyarlar. Onlarý itibarsýzlaþtýrmak için dedikodular üretirler, namertçe vuruþlar yaparlar. Hamdolsun gücümüzü makamýmýzdan almýyoruz. Hamdolsun zorda deðiliz. Baþkalarýnýn anladýðý anlamda da zor günlerden geçmiyoruz. Gücümüz de kudretimiz de yerinde.
Bizi yolumuzdan ayýrmaya ve davamýzýn/liderimizin/partimizin karþýsýna dikmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Biz bu oyuna gelmeyiz. Devran döner elbet.
Ýnsanlarý tanýmak için dönemlere ihtiyaç vardýr.
Geçer ya hu!