''İTO'' Başkanı Şekib Avdagiç'in ''Trump analizi''ni okurken...

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekîb Avdagiç, soyadından da anlaşılacağı üzere, Bosna'lı bir kardeşimiz... 'Şekîb ismi de Farsçada, 'sabırlı, tahammüllü, dayanıklı' manalarına geliyor...

Bosna, Müslümanlara , 5 asrı aşkın bir süre vatan olan Balkanlar'ın, 'Evlâd-ı Fâtihân' yâdigârı' olan en güzel köşelerinden bir yer..

Üsküb doğumlu olan Yahyâ Kemâl de, o vatan topraklarından kopup gelen birisi olarak, Üsküb'ü anlattığı hüzünlü şiirinde, kalb sancısını, derin bir gönül ızdırabıyla dile getirdiği mısralarında şöyle diyordu:

'Üsküb ki Şar-dağ'ında, devâmıydı Bursa'nın...

Bir lâle bahçesiydi, dökülmüş temiz kanın.

Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz'di o.

(...)

Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin,

Üsküb bizim değil? Bunu duydum, için için...

(...)

Kalbimde bir hayâli kalıp, kaybolan şehir!

Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!

Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin yine...'

*

Evet, aynen böyledir... 500 seneyi aşkın bir süre vatan olmuş Balkanlar'ı hele bir de şimdi oralarda yabancı gördüğünüzde, içinizin derinliklerinden kopan bir sızı ile siz de sarsılırsınız...

*

Balkanlar'dan bir yıkılış faciasıyla birlikte kopup gelen nesillerin devamı olanlarla karşılaşsam, onların yüzüne bir hicran duygusunun yansıdığını, o yüz hatlarında bir hicran çizgisini görür gibi olurum.

14-15 yıl öncelerde Frankfurt Kitap Fuarı'nda tanıştığım ve o zaman da İstanbul Ticaret Odası bünyesinde bir vazifesi olan ve bir saate yakın sohbetimizde, Türkiye'nin sosyo-ekonomik durumu üzerine yaptığı, ayakları yere basan yorumlarıyla, dikkatimi çeken Şekîb Avdagiç beyefendi, hâfızamda hep, bu asil çizgileri taşıyan bir sima olarak yer etmiş ve dostlarıma, 'Haza, bir Saraybosna Beyefendisi' demiştim...

Şekib Bey, İTO'nun Kasım ayı Meclis toplantısından 15 Kasım'da medyaya yansıyan değerlendirmesinde, dünyadaki ve Türkiye'deki ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini paylaşmış, ilginç görüşler dile getirmiş, dikkatimi çekti...

Şekib Avdagiç, "Enflasyonla mücadelede elbette sadece iç talebin baskılanması yetmez. Potansiyel enflasyonist etkisi yüksek alanlarda üretimi destekleyecek finansal mekanizmaları da harekete geçirmeliyiz." demiş ve 'ayrıca teknoloji transferine hız kazandıracak politikaları yeniden tasarlamalı ve Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu Türkiye Projesi'ni işlevsel şekilde hayata geçirmeliyiz. Bu gibi tedbirlerle Türkiye'nin, Trump'ın dünya ekonomisinde oluşturacağı korumacılık ve ticaret savaşları ile daha da zorlaşacak olan süreci başarıyla geride bırakacağına inanıyorum" ifadelerini kullanmış... "ABD'de Donald Trump'ın kazandığı seçim sonrasındaki gelişmelerin dünyanın yeni korumacılığın sonucu olarak bir 'sübvansiyon savaşları'na doğru gittiğini gösterdiğini' de vurgulayan Avdagiç, "Bu sübvansiyonlar sadece küresel ekonomiye zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda gelişmiş ve gelişen ya da yoksul ekonomiler arasındaki uçurumu daha da derinleştirecektir(...) Trump'ın verdiği sözlerin bir kısmını hayata geçirmesi halinde bile, maliye politikaları, enflasyon, ekonomik büyüme ve faiz oranları' üzerinde oluşturacağı baskı, dünyanın her ülkesinde hissedilecek... (...) Trump'ın ajandasında 2 önemli başlık bulunuyor... 'İçeride vergi indirimleri ve ithalatta yüksek gümrük vergilerinin yön vereceği daha katı korumacılık... Aynı şekilde, yeni ve daha şiddetli ticaret savaşlarının başlaması, Rusya ile uzun yıllardır savaşı sürdüren Ukrayna'ya desteğin çekilmesi, küresel güvenlik ve jeopolitik gerginliklerin seyrinin değişmesi bekleniyor" değerlendirmesinde bulunmuş...

*

Avdagiç'in, "Yeni küresel konjonktür, üretim deseni düşük teknolojili harc-ı âlem mallardan oluşan ekonomileri çok daha şiddetli sarsabilir. Otomobil pazarındaki hızlı değişim bunun örneği... (...) Elektrikli otomobil pazarında bir numaraya yükselen Çin ile rekabet edemeyen çok sayıda Avrupalı marka, birbiri ardına fabrika kapatma ve üretimi kısma yoluna gitti ve deyim yerindeyse âdeta havlu attı. (...) Türkiye'nin durumunu, bu örnek gelişmeler paralelinde ciddiyetle ele almak zorundayız.' sözleri de ilginç... Şahsen fazla anlamasam da ekonomik konularda, itimat ettiğim kimselerin değerlendirmelerini daha bir dikkatle okurum.

Geçenlerde bir toplantıda, Çin'in elektrikli otomobil pazarındaki rakipsiz kalışının, bize de derin etkisini söyleyen bir etkili kişinin kaygılarını ve çok bilir görünümlü o kişinin fazla tedbirsiz açıklamalarını not etmekle yetinmiştim. Şimdi, Avdagiç'in açıklamalarından anlaşılıyor ki, o konu sadece bizi değil, Avrupa'yı da derinden etkilemiş... Özellikle Trump'ın dünyaya dayatacağı 'kapitalist ekonomik tedbirleri' bizim gibi gelişmekte olan ülkelerle, yoksul ülkeleri daha bir ekonomik darboğaza sürükleyebilecek; sıkıntılı bir döneme ve kapitalist kurallar içinde şekillendirilmek istenecek bir ticaret savaşıyla karşı karşıya getirebilecektir...' (Ki, dünkü yazımda bir okuyucuya cevap verirken, 'Düşman veya rakip bir tarafın liderlerinin zayıf olmasını elbette tercih ederim...' deyişim, işte bu gibi, sadece kendi tahakküm sevdasını düşünen firavuni mantığa da işaret içindi...)

'Bu durumda, ileri teknolojili yabancı sermaye yatırımlarına cömert teşvikler sağlama zamanının geldiği'ni belirten Avdagiç, "Doğrudan yabancı yatırım çekmek için mevcut teşvik sistemini gözden geçirmeli, yatırımın niteliğine, büyüklüğüne ve stratejik önemine göre uzun dönemli vergi teşvikleri sağlamalıyız. Türk sanayinin katma değer odaklı dönüşümü amacıyla emek yoğun sektörler için bir dönüşüm planı hazırlanması ve bu süre içinde de istihdam kaybını önleyecek desteklerin güçlendirilmesinin önem taşıdığını' da bilhassa vurguluyor. *

Avdagiç, "Bir yandan, iç talebin kısılması, diğer yandan dış pazarlarda ekonomik aktivitenin yavaşlaması, hem üretim, hem de ihracat üzerindeki baskıyı artırıyor.

Sanayi üretimimiz Eylül'de aylık bazda sınırlı da olsa bir toparlanma kaydetti, ancak yıllık bazda daralma sürüyor. 10 aylık ihracat yüzde 3,2 oranında artarak 216,4 milyar dolara yükseldi. İthalat ise yüzde 7,2 daraldı ve 282 milyar dolara geriledi. Mevcut trendin sürmesi halinde, 2024 yılı ihracatının 264-265 milyar dolar, ithalatın 343-344 milyar dolar, dış ticaret açığının da yüzde 25 düşüşle 80 milyar doların altında gerçekleşmesini bekliyoruz" diyor ve 'enflasyonla mücadelenin en önemli silahının kararlılık , sabır ve eksiklik görülen alanlarda tahkimatı süratle güçlendirmek olduğunu' da ekliyor...

Şekib Avdagiç Bey'in tahlillerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

*

Bu konunun bir başka yönü de faiz meselesi olup, ona da daha başka ve ilginç yönleriyle sonraki yazıda değinmeye çalışalım, inşallah...

*