Bundan tam bir ay önce, 25 Ekim 2018 tarihli yazýmda, Danýþtay’ýn zaman ayarlý bombasýyla “cumhur ittifaký”nýn (yerel seçim süreci içinde) bittiðini ama bunu “nihai kopuþ” saymamak gerektiðini yazmýþtým.
Þunu da eklemiþtim:
Siyasi ikbalini bu kopuþta ve buradan türeyecek “kriz”de arayanlar (çünkü AK Parti’nin tapulu arazisi üzerine gecekondu kondurmak isteyen fýrýldaklar umutlarýný bu ittifakýn sona ermesine, Erdoðan liderliðindeki AK Parti’nin çýkmaza girmesine baðlamýþ durumdalar; hocalarýna alan açýlabilmesi için bir “kriz” þart) boþuna heveslenmesinler. Ýttifakýn tamamen bitmesi ve bunun “nihai kopuþ” sayýlabilmesi, partilerin “ortak mesele” addedilen konularda farklý noktalara savrulmuþ olmalarýna baðlý...
Ben “ortak mesele” diyorum.
Siz isterseniz “beka sorunu” diye tercüme edebilirsiniz.
Ýsimlendirmelerin bir önemi yok... “Ortak dert” de diyebilirsiniz.
Ýki partiyi yakýnlaþtýran, daha doðrusu bir ittifaka mecbur býrakan iþte bu “ortak dert”tir.
Bir mühendislik çalýþmasýndan söz etmiyoruz.
Çünkü ittifak sahada kuruldu.
Bir diðer ifadeyle, sosyolojinin ittirmesiyle oluþtu.
Danýþtay’ýn zaman ayarlý bombasýyla yara alsa da, kendini tamir potansiyeline sahipti.
Nitekim öyle oldu.
Peki, nedir iki partiyi yakýnlaþtýran ve bir ittifaka mecbur býrakan ortak dert?
Bir önceki yazýmda bunu üç baþlýk altýnda özetlemiþtim. Tekrarlamakta yarar var:
Birincisi, FETÖ...
MHP ve AK Parti’yi FETÖ’ye karþý ortak tutum almaya zorlayan sosyoloji 15 Temmuz’da oluþmuþtur. Dünya yýkýlsa, iki parti FETÖ konusunda liberal ajanlarla ve “dünya kamuoyu” denilen kazurat takýmýyla ayný çizgiye gelmez, gelemez.
FETÖ, çünkü “ortak düþman”dýr... Bu ülkenin baþkentini ve meclisini bombalamýþtýr. 251 vatandaþýmýzý katletmiþtir. Binlercesini sakat ve yaralý býrakmýþtýr. Devlet içine sýzdýrdýðý ajanlarý marifetiyle milyonlarca insanýmýzýn hayatýný karartmýþtýr ve bugüne kadar karþýlaþtýðýmýz en “tehlikeli” örgüttür.
Ýkincisi PKK ve oradan türeyen terör...
PKK terörü devam ettiði sürece, cumhur ittifaký da devam edecektir. MHP’nin katý tutumu niza noktasý gibi görülse de (PKK, bir dönem, silah býrakmaktan söz ediyordu, kamuoyunu buna inandýrmayý baþarmýþtý ama MHP’nin katý tutumu deðiþmemiþti), “terör”ün devam etmesi ve PKK’nýn TBMM þubesi gibi faaliyet gösteren HDP’nin sorumsuz siyaseti AK Parti ve MHP arasýndaki ortaklýðý daha da “mukavim” hale getirecektir...
Üçüncüsü, “iltisaklar...”
FETÖ’yle iltisaklý, Amerikan ajanlarýyla iltisaklý, AB’nin yýkýcý politikalarýyla iltisaklý, Türkiye düþmanlýðý yapan odaklarla iltisaklý siyasetçilerden ve partilerden söz ediyorum.
Bunlar var oldukça, cumhur ittifaký da var olacaktýr...
Hazýr yeri gelmiþken “beka sorunu” ifadesiyle dalga geçen arkadaþlar için de bir parantez açalým.
Evet, Türkiye’nin bir beka sorunu var.
Müstevlinin “sistematik” saldýrýsýna uðrayan bir ülkeden söz ediyoruz.
Durum þaka kaldýrmayacak kadar ciddi.
Bütün o 7 Þubat’lar, 17/25 Aralýk’lar, Gezi’ler, hendekler, 15 Temmuz’lar, kur manipülasyonlarý birer iþarettir.
Saldýrý, yerel seçim sonuçlarýna göre, mihver ve mahiyet deðiþtirerek devam edecektir.
Bunu “sokak” görüyor ama giderek bir FETÖ aparatýna dönüþen kazurat takýmý göremiyor ya da görmek istemiyor.
Bence ikincisi...
Mevcudiyetlerinin esbabý kamuoyunu kýlýk ve halet deðiþtirmiþ FETÖ’ye hazýrlamak olduðu için görmek istemiyor!