Galatasaray, gol attýðý dakikaya kadar; skora erken gitmek isteyen bir acelecilik içindeydi. Tempolu ve baskýlýydý. Rodrigues’in hýzý ve Emre Akbaba’nýn akýlla bezenmiþ giriþimci ruhu, golü daha 9’uncu dakikada getirdi.
O ana kadar Lokomotif Moskova’nýn canýna okuyan G.Saray, biraz da rakibinin skorun altýndan kalkma telaþýnýn getirdiði baskýdan ürktü. Hatta savunmasý, kontrollü oyunu deðil; resmen kapanmayý tercih eder oldu.
Sahasýndan top çýkarýrken, genellikle yan ve paralel paslara yöneldi. Bu da takýmýn temposunu düþürdü. Rus takýmý, inisiyatifi ele alma þansýný yakaladý. Devre bitimine kadar, zor anlar yaþattýlar. Farfan gibi çok tehlikeli bir adama, 10 metre çaplý daire içinde büyük ve bomboþ alan býraktýlar. Bereket vurduðu kafa, az farkla dýþarý çýktý. Muslera arkadaþlarýna kýzmakta haklýydý.
Yani ilk 9 dakikalýk G.Sarayla, sonraki G.Saray arasýnda, neredeyse 180 derece fark oluþtu.
Bizim ilk yarýda bir penaltý beklentimiz oldu. Ama top, rakip savunmanýn omuzla kol arasýndaki kör noktaya gelmiþti. Yani ne vardý, ne de yoktu... Üstelik top ona çarpmýþtý ve mesafe yakýndý. Devam kararý doðruydu.
***
Ýkinci yarýda; G.Saray’ýn rakibinin silkiniþinden duyduðu endiþeyi, üzerinden biraz atmýþ gibiydi. Ama gene de, L.Moskova’yý denetimi altýna alamýyordu. Ruslar her an herþeyi yapacak görüntü veriyordu. Ancak serbest vuruþtan ve Eren’den gelen ikinci gol, emniyet subapý oldu. G.Saray rahatladý. Sonrasýnda, gene döktürmeye baþladý. Baþtaki kalitesine döndü.
Güzel ve yarýnlara umut veren bir baþlangýç yaptýk. Darýsý ve daha iyisi, diðer maçlara...