Ýyi de zalim kim?

Paralel yapý dünyasý” þimdi oturmuþ, ülkenin semadan - arzdan gelen felaketler yaþamasýný bekliyor. Yazýp söylediklerine baktýðýnýzda bunu temenni ettiklerini bile düþünebilirsiniz. 

Neden?

Çünkü þayet o felaketler gelirse, o meþhur mülaanenin tuttuðu ve Allah teala’nýn, falancalarý vurduðu inançlarý pekiþecek.

Bir kere Hoca mülaanede bulunmuþ, bunun geri çevrilmesi söz konusu deðil!!

Ýkincisi de, zaten semavi ve arazi afetlerin, insanlarýn yapýp ettiklerine yönelik bir karþýlýk olma noktasýnda sünnetullah var.

Öyleyse Soma gelip, Türkiye’de son dönemde olan bitenler için ikaz mahiyetine bürünüversin.

Bürünüversin ama, Soma’nýn üzerinde, “bu felaket falancalarýn yaptýðý þu iþin karþýlýðýdýr” diye bir cümle yazmýyor.

Bunun için “Sünnetullah çözücülüðü” gibi bir üstün beceri lazým.

Kadim Ýslam büyükleri, bu tür hadiselerde en çok kendi nefislerini hesaba çekmeyi tercih etmiþler. “Ya Rabbi, biz nefislerimize zulmettik, bizi baðýþlamazsan, bize rahmetinle muamelede bulunmazsan biz mutlaka ziyana uðrayanlardan oluruz” diye yakarmýþlar.

“Acaba ben ne yaptým” diye düþünmüþler.

Aile halkýma zulmettim mi, ana babama zulmettim mi, çalýþtýrdýðým insanlara zulmettim mi, yönetimim altýnda bulunan herhangi bir kimseye zulmettim mi, daða taþa, aðaca kuþa zulmettim mi, ülkede bir fitne - fesat varsa onun bir parçasý oldum mu, kendi payýma ne düþüyor ilahi gazabý çeken toplumsal hayat defteri konusunda?

Acaba polis olup insanlarýn mahremlerine girmek zulüm sayýlýr mý?

Acaba hakim olup polisle iþbirliði yaparak insanlara kumpas kurmak zulüm sayýlýr mý?

Sizin hakkýnýzda kitap kaleme alan bir adama cehennem hayatý yaþatmak zulüm sayýlýr mý?

Tasfiye etmek istediðiniz kiþi hakkýnda uydurma suçlamalar üretmek zulüm sayýlýr mý?

Mü’min kardeþlerinizi çiðneye çiðneye yükselmeye çalýþmak zulüm sayýlýr mý?

Kendi payýnýza düþen hiçbir þeye bakmayacaksýnýz ve dýþarýda, mesela “Zalim” arayacaksýnýz.

Bu “Sünnetullah”a bile zulmetmek anlamýna gelmiyor mu?

Bu, Kur’an ayetlerini bile istismar etmek, dolayýsýyla Allah kelamýna karþý zulüm icra etmek anlamýna gelmiyor mu?

Elbette, insanlar ve toplumlar olan biten hadiselerin ilahi hikmeti üzerinde düþünmeli, ibret almalý ve kendi paylarýna ilahi gazabý davet edecek þekilde kollektif günahlarý büyütecek bir davanýþ içine girmemeli.

Ama, “Ya Rabbi, memleketin þurasýna burasýna bir felaket gönder de, Hocamýzýn duasýnýn ne kadar keskin olduðu anlaþýlsýn, hem de bizimle uðraþmanýn memleket için bile bir bela olduðu görülsün” gibi bir beddua dili de oluþturmamalý.

Þimdi ben kalkýp desem, “Paralel yapý insanlarýn mahremine girmek noktasýnda o kadar azýttý ki, bu gayretullaha  dokundu ve bundan dolayý baþýmýza þu þu belalar geliyor.” Nasýl olur mu?

Niye hep þunun bunun vebali de, sizin deðil?

Bunun bir cevabý var mý?

Siz sütten çýkmýþ ak kaþýk mýsýnýz?

Ýlahi irade, Türkiye’yi bir acý ile sarsacak ise acaba bunu en çok hangi günah sebebiyle sarsacak ve hangi takvimde sarsacak?

Bu takvimi ve bu günah çeþidini kim biliyor da onu, þu hadiseye ve þu takvime þýppadanak yapýþtýrýyor.

Ben, zaman zaman “Cemaat beni”nden söz ediyorum. Cemaat egosu, “ene”si yani. Cemaat çýkarcýlýðý. Þimdi artýk çýkarcýlýk dediðimizde bunu “Cemaat”le birlikte deðil “Örgüt”le birlikte anmak gerekiyor.

Bu çýkarcýlýk maalesef, tek insanýn ben-merkezciliðinden daha vahim sonuçlara götürüyor insanlarý.

Aþaðýya iki ayet alacaðým. Hadi gelin, bu ayetlerin bugünkü davranýþlarýmýz açýsýndan nasýl bir örtüþme hali ortaya koyduðunu tahlil edelim:

“Ey iman edenler! Müminleri býrakýp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a, aleyhinizde apaçýk bir delil mi vermek istiyorsunuz?” Nisa Suresi, 144)

“Müminler, müminleri býrakýp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artýk onun Allah nezdinde hiçbir deðeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakýnmanýz baþkadýr. Allah, kendisine karþý (gelmekten) sizi sakýndýrýyor. Dönüþ yalnýz Allah’adýr.” (Al-i Ýmran, 28.)

Ne dersiniz, kimi anlatýyor bu ayetler?