Herhangi bir ligin kalite göstergelerinden biri; öngörülemeyen sonuçlarýn çokluðu ve sýklýðýdýr. Kalite, tamamen bu parametreye baðlanamaz ama; ondan da vazgeçilemez. Türkiye ligi de bu sezon; öngörülemeyen sonuçlar açýsýndan verimli bir dönem geçiriyor. Bir kere, sýkça lider deðiþiyor.
Kimin kimi yeneceði, önceden pek belli olmayan lig trafiði; bu açýdan bakýldýðýnda, sezona yönelik meraký kamçýlýyor. Favori olmak, iyice zorlaþtý.
***
Öngörülemez sonuçlarýn varlýðý, ciddi bir eksikliðimizi kapatýyor. Milli takýmýmýzýn da; 23 yaþ ortalamasý ile (Ýngiltere ile birlikte) Avrupa’nýn en genç ekip oluþu, giderek ligimizi de þekillendirmeye baþladý. Genç kuþak; þimdiye kadar hiç rastlanýlmayan yoðunlukta, devreye girmeye baþladý. Belki henüz yeterli deðil ama, bu konudaki umutlarý pompalayan bir eðilim var. Bu eðilim biraz da, transfer maliyetlerinin giderek tahammül edilemeyecek noktaya doðru seyretmesinden de kaynaklandý... Türkiye kökenli olsun, gurbetçi seçimi olsun; 20 yaþ civarýndaki gençler, Avrupa’nýn önemli takýmlarýnda ciddi süreler alýyor. Bu konunun da ateþleyici/teþvik edici bir katkýsý var,
Yükseliþ sebebi her ne olursa olsun; dinamik genç kuþak trendi, Türkiye’nin önünü açacak fýrsatlar sunuyor.
***
Güzel þeyler yazýyoruz diye, Türkiye Süper Ligi’ni adýndaki “Süper” gibi görmeyin... Hala çok eksiðimiz var ve A Kalite liglere göre; daha 20 fýrýn ekmek yememiz lazým.
En büyük kusurumuz, maçlardaki tempomuzun çok düþük olmasýdýr. O kadar ki, neredeyse yürüye yürüye oynuyoruz.
Tempoyu, ancak baþýmýz sýkýþtýðýnda ve maçlarýn son anlarýnda mecburen kullanýyoruz. Zorla/zorlama deðil; ama 90 dakikaya akýllýca daðýtýlmýþ “Zorunlu” stratejik bir deðer olarak uygulamalýyýz. Skor kötüyken; bundan kurtulmak adýna son anlarda gözü kapalý tempo yapmak, çoðu kez hüsranla biter. Ýþini þansa ve sona býrakma...