Eþler; fiziksel özellikler, genel ve duygusal zeka, kiþilik özellikleri, sosyal kimlik ve evlilik felsefeleri açýsýndan birbirlerine benzer veya farklý olabilirler. Genel olarak eþler birbirine ne kadar benzer ise o kadar iyi olduðu kabul edilir.
Fakat kiminle evlenirsek evlenelim belirli özellikler açýsýndan farklý olmamýz kaçýnýlmaz. Bu farklýlýklarýn farkýna varýp, onlarý dikkate almadan davranýrsak eþimizle sürekli bir çatýþma içinde olmamýz kaçýnýlmaz.
Ýyi evliliklerde eþler; benzer olmayan yönlerinin farkýnda olmayý, farklý oluþlarýný kabullenmeyi ve bu farklýlýklarý yönetmeyi beceriyorlar. Kötü evliliklerde ise eþler benzer olmayan özelliklerin getirdiði sorunlar üzerinden kavga edip duruyorlar.
Eþler arasýndaki fark az mý çok mu?
Eþler arasýnda farklýlýk meselesini daha ayrýntýlý anlayabilmek için meseleyi beþ ayrý boyuttan deðerlendirebiliriz. Bugün ilk ikisini yazacaðým.
Birincisi, farklýlýk miktarýnýn az sayýda alanda veya çok sayýda alanda olmasý meselesidir. Örneðin eþlerden biri obsesif kiþilik özelliklerine sahipse (titizlik, mükemmeliyetçilik, ayrýntýcýlýk, düzenlilik, aþýrý sorumluluk, planlayýcýlýk, esnek olamama vb.), diðer eþ ise obsesif özelliklerin zýddý olan bir küme özelliðe sahipse (aþýrý rahat olma, daðýnýklýk, oluruna býrakma vb.) aradaki farklýlýk büyük olarak algýlanmaktadýr. Bu durumda eþler arasý çatýþma olasýlýðý artar. Çözümün yolu, eþlerin aralarýndaki bu bariz farklarýn farkýnda olmasý ve bu farklardan kaynaklanan sorunlarý idare için aktif çaba göstermesidir.
Aþaðýda aralarýnda kiþilik özellikleri açýsýndan belirgin farklýlýk olan bir çiftin hikayesi var. Kadýnýn bu belirgin farklýlýkla nasýl baþettiðine dikkat edin!:
45 yaþýnda evliliðinin iyi olduðunu düþünen kadýn, eþinin oldukça içe dönük, az konuþan ve kolay sinirlenen bir yapýsý olduðunu söylüyor. Kendisini ise insanlarla iliþkiyi seven ve daha sakin biri olarak tanýmlýyor. Evliliðin ilk yýllarýnda eþinin bu özelliklerinden olumsuz etkilenmiþ. Sonrasýný þöyle anlatýyor: “Önceleri eþimin sadece bana yönelik böyle olduðunu düþünüp alýnýyordum. Sonra bunun bana yönelik olmadýðýný yapýsýnýn böyle olduðunu anladým. Ayrýca çok sayýda olumlu özelliklerini dikkate aldým. Onu bu haliyle kabullendim. Halini gözeterek davrandým. Aramýzdaki gerilim azaldý. Zamanla o daha konuþur ve beni gözetir hale geldi. Benimle dertleþir oldu. Birbirimizi destekler hale geldik. Beni sever. Bana düþkündür. Sýkýntýlý olunca “haným bana yine geldiler” der, ben de halini gözetir, üzerine gitmem. Ýhtiyacýna derman olacak þekilde davranýrým. Çocukluðu zor geçmiþ. Halinin çocukluðundan kaynaklandýðýný düþünüyorum”.
Farklýlýk ýlýmlý mý aþýrý mý?
Ýkincisi ise her bir farklýlýðýn ýlýmlý yoksa aþýrý mý olduðu meselesidir. Ilýmlý farklýlýklar birbirini tamamlama olarak algýlanabilirken, aþýrý farklýlýklar zýtlýk ve karþýtlýk olarak algýlanabilir. Örneðin eþlerden biri biraz içe dönük ise bu halin evliliði etkileme potansiyeli daha düþüktür. Eðer içedönüklük aþýrý ise kiþinin kiþiliðinin ana belirleyicisi olacak düzeyde belirgin ise iliþkiyi daha fazla etkileme potansiyeline sahiptir.
Aralarýndaki ýlýmlý farký mizah malzemesine çeviren mutlu bir eþ þöyle diyor: “Eþim daha sakindir ben daha konuþkaným. O daha sakin ben daha hareketliyim. O kendi iþinde uzmandýr, ben her iþte uzmanýmdýr (gülüyor). O fazla sinirlenmez ben biraz daha parlarým yani”.
Önümüzdeki yazýda eþler arasý farklýlýk meselesine devam edeceðim.