Fenerbahçe takým olarak maçýn 80. dakikasýna kadar yüksek tempolu, presli ve agresif futbol oynadý. Emenike ile de maçýn ilk pozisyonunda bir gol bularak öne geçti. Emenike biraz egoist olmasa Fenerbahçe 1-2 gol daha atabilirdi. Ama dünyada bütün golcüler egoisttir, onun için hoþgörüyoruz.
Fenerbahçe’de kötü oynayan futbolcu yoktu. Savunmanýn saðlý ve sollu kanat oyuncularý olan, özellikle Hasan Ali sol kanadý mükemmel kullanýrken, Van der Wiel de hatasýz oynadý. Bana göre maçýn kýrýlma noktasý, Martin Skrtel’in Feyenoord’un gole giden topunu çizgiden çýkararak golü önlemesiydi. Ozan orta sahada iyi, hücuma katkýsý mükemmeldi. Kaleci Volkan ise çok önemli zamanlama ile yüzde yüz iki golü karþýlayan oldu.
Lens’e ayrý bir paragraf açmak isterim. Çok önemli futbol sergiledi. Dirençli ve yetenekliydi. Ah bir de yüzde yüz gol pozisyonuna girmiþ olduðu halde ayaðýyla topu auta atmamýþ olsaydý, onu maçýn adamý seçerdim.
Feyenoord ise eski Feyenoord’tan çok ama çoook uzakta kaldý. Maçýn son 15 dakikasýnda biraz kýpýrdadý. Fenerbahçe’ye baský kurar gibi gözüktü. Onun dýþýnda durgun akarsu gibiydi. Eðer Feyenoord’un en önemli futbolcusu 38 yaþýndaki Kuyt ise yorumu size býrakýyorum.
Fenerbahçe bu maçý çok daha farklý kazanmalýydý. Maçý 1-0 önde götürmek hiç bir zaman garanti deðildir. Eðer Skrtel çizginin üzerinden topu çýkartmamýþ olsaydý, iyi futbol sergilemiþ olan Sarý-Lacivertliler’in ortaya koyduðu oyuna gölge düþürürdü.
Sonuçta Sarý-Lacivertliler Avrupa Ligi’nde tek golle çok deðerli bir üç puaný hanesine yazdýrýp, Feyenoord’un 9 maçlýk galibiyet serisine son verdi.