İyi gün dostları!

Avrupa Birliği kötü günlerden yani büyük kavgalardan sonra iyi günler temennisiyle kurulan bir Birlik…

AB belli siyasi ilke ve değerler belirleyerek üye ülkeler arasında dostluk ve işbirliği geliştirmeyi amaçladığı gibi zaman içinde tam bir bütünleşmeyi hedefledi.

Sınırlar kalktı, vizeler-pasaportlar kalktı, gümrük kısıtlamaları kalktı, neredeyse her alanda ‘ortaklık ruhu’ oluşturulmaya çalışıldı.

Ama heyhat… Gelinen noktada bir virüs AB’yi darmaduman etti.

Virüs bütün dünyada entegrasyonu izolasyona, bütünleşmeyi ayrışmaya çevirdi, bu herkesi etkileyen bir durum. Artık sosyal bütünleşmeden değil sosyal mesafeden bahsediyoruz. Virüsün AB’ye etkisi bundan daha dramatik.

Virüsün sosyallik kavramına, sosyal bütünleşmeye, sosyal ilişkiye, sosyal temasa, sosyalleşmeye darbe vurduğunu biliyoruz ama bir yönüyle de virüsün sebep olduğu olumsuz tabloda sosyal dayanışmaya duyulan ihtiyaç arttı.

Sosyal mesafe korunmalı ama sosyal dayanışma hız kazanmalı.

Sosyal temas ortadan kalkmalı ama sosyal yardımlaşma ortaya çıkmalı.

İşte dünyanın genelinde ülkeler sosyal dayanışma örnekleri, yardım ve işbirlikleri sergilerken AB birbirinin gırtlağını sıkar, birbirinin üzerine basar durumda.

Bir ülkenin satın aldığı sağlık malzemelerine başka bir ülke el koyuyor; tam bir çirkeflik ve haydutluk hali yaşanıyor.

Hukukun üstünlüğü yerini güçlünün üstünlüğüne bıraktı… Güçlü olan zayıfın sağlık kargosuna el koyuyor.

Haşir meydanında nefsi nefsi diye kendi derdine düşen insanın hali gibi bir tablo yaşanıyor.

AB küresel salgına karşı bir Birlik gibi davranamıyor. Ne sorunu göğüslemede bir ortak tavır geliştirebildiler ne de sorunun çözümünde bir ortak politikaları var.

AB’nin küresel salgına karşı ortak politikası ve ortak çözümü nedir, ortak mücadelesi ve ortak dayanışması var mıdır?

Kendisine uzak ülkelerin sorunlarıyla ilgili ahkâm kesen AB, üzerine gelen sorunlar karşısında çok etkisiz bir görüntü sergiliyor.

Avrupa Birliği bölgesel bir liderlik sergileyemediği gibi ulusal düzeyde de büyük bir liderlik sorunu yaşadığını ortaya koydu.

Siyasi liderliği AB’ye bırakan ülkeler AB’nin kurumsal olarak liderlik sergileyemediği bu sorun karşısında ulusal düzeyde liderlik krizi yaşamaya başladılar.

Salgın Avrupa’ya sirayet ettiğinde İtalya başka İspanya başka, Almanya başka Hollanda başka politikalar uyguladı. Kimi sert sokağa çıkma tedbirleri uyguladı kimi işi oluruna bıraktı. Okulların tatil edilmesinden maske takılmasına kadar her konuda AB ülkeleri farklı tavırlar sergilediler.

AB sorun ortaya çıkınca bir ortak duruş sergileyemedi peki bugün ortak bir tavır geliştirebiliyor mu? Maalesef hayır.

AB soruna karşı ortak bir çözüm geliştiremedi peki en azından sorunu hafifletmek için bir dayanışma ortaya koyabiliyor mi? Maalesef yine hayır.

Virüs, belki AB’nin kurumsal yapısına sirayet edemedi ama AB’nin ortaklık ruhunu öldürdü.

AB ülkeleri kara gün dostu, zor zaman müttefiki olamadıklarını gösterdiler.

Birlik’in adeta ruhu kaçtı.

Salgın geçince ekonomik yardım paketleri, küresel fonlar, yeni Marshall planları belki AB’nin zayiatını biraz hafifletebilir ama kaçan ruhunu nasıl geri getirir, çöken ortaklık çatısını nasıl ayağa kaldırabilir bilmiyoruz.