Maliye Bakanlýðý ülkemizin vergi rekortmenlerini açýkladý dün. Ýyi paralar kazanýp en fazla vergi ödeyenlerin çoðu kamuoyumuz tarafýndan tanýnan, bildik þahsiyetler...
Kendilerini gönülden tebrik ederim. Çalýþtýlar, istihdam yarattýlar, kazandýlar, kazandýrdýlar ve kazançlarýnýn vergisini de verdiler... Ülkemiz ekonomisine deðerli katkýlarý her türlü takdire lâyýktýr...
Servetlerinde de kazançlarýnda da gözüm yok. Allah daha fazlasýný versin, onlar da daha çok insana iþ ve aþ saðlasýnlar...
Yine de saflýðýmý baðýþlamalarýný dileyeceðim bir sorum var: Ülkemizin ekonomisine büyük katkýlar saðlayanlar neden demokrasiden hoþlanmaz? Neden atanmýþlarla iyi geçinmenin yollarýný bulurlar da seçilmiþlere karþý daha az tahammüllüdürler?
Bu soruyu soranýn saflýðý ‘Marksist’ çözümlemelere yüz vermemesinden; ‘Patronsuz bir dünya’ özleminin sahibi Marks’ýn izinde biri olsaydým, dünyanýn en büyük çeliþkisinin kapital ile emek olduðundan hereketle yukarýdaki sorunun da kestirme cevabýný bilir, sormaya gerek duymazdým.
Tabii takdirlerimi ve duamý sunma gayretine düþeceðimi de sanmam...
Marksist deðilim. Emekten yanayým, ama taraftarlýðým ülkesine hayrý dokunan para ve iþ sahiplerini, saðsalar takdirle vefat etmiþlerse hayýrla anmama engel deðil...
Herhalde bu sebeple olacak, iþ dünyamýzýn öndegelenlerinin demokrasi konusundaki anlaþýlmaz tavýrlarý, siyasete müdahale dönemlerinde üstlendikleri rol ve hep yanlýþ tarafa oynama özellikleri beni rahatsýz ediyor.
Ýþ dünyasýnýn -özellikle vergi listelerinde hep ön sýralarda yer alanlarýn- bir dernek çatýsý altýnda toplandýklarýný biliyoruz: TÜSÝAD... Kurulduðu günden baþlayarak bugüne kadar ‘demokrasi’ ve uygulamalarýyla ilgili pek çok araþtýrma raporu hazýrlattý TÜSÝAD; onlarý kamuoyuyla ve yetkililerle paylaþtý da... Her yýl Ankara’ya çýkartma yapýp siyasilerle raporlarýný tanýtýcý temaslarda bulunduðunu da biliyorum TÜSÝAD’ýn...
Ayný TÜSÝAD -ve bazen TÜSÝAD’tan baðýmsýz olarak üyeleri- ‘demokrasi’ ile hiç baðdaþmayan giriþimlere de katkýda bulunabildi. Siyasilerle görüþmeye Ankara’ya gittiklerinde Aslanlý Kapý’dan geçmeyi de ihmal etmediler; bir yandan demokrasiyi güçlendirme raporlarý hazýrlatýrken bir yandan da “Bu hükümet gitmeli” akýllarýný askerlere verebildiler...
Yanlýþ anlaþýlmasýn: Sübjektif ithamlar deðil bunlar; aralarýnda TÜSÝAD üyeleri de bulunan bazý iþdamlarýnýn sohbetlerinde dile getirdikleri -bazýsý mülâkata da dönüþmüþ- þikâyetler... Ýþ dünyasýndan bazý isimlerin kendilerine “Daha ne duruyorsunuz” kýþkýrtýcýlýðýnda bulunduðunu, 12 Eylül (1980) darbesini gerçekleþtiren Kenan Evren çeþitli zeminlerde anlattý. Yazdý da...
12 Mart (1971) darbesi sonrasý hükümetlerinde yer alan bazý isimlerin TÜSÝAD kurucusu olmalarýný, 12 Eylül hükümetinin TÜSÝAD’la içli-dýþlýlýðýný nasýl açýklayabiliriz?
Bülent Ecevit’in hükümetini 1980 öncesinde devirmek için gazetelerde yayýnlanan TÜSÝAD ilânlarýný da unutmuþ deðilim.
Tabii, Wikileaks ile bilgimiz dahiline giren, “Ak Parti hükümeti gidici, yerine koalisyon gelecek” müjdesinin Amerikalý diplomatlara verildiðine dair belgeyi de...
Neyi anlamakta zorlandýðýmý herhalde fark ettiniz: Çoðunuz iyi eðitimler almýþ, güngörmüþ, dünyayý bilen insanlarsýnýz; hayli büyükçe ekmeðinizi de kazandýðýnýz ülkenizle ne alýp veremediðiniz var?
Merakýmý mazur göreceðinizi umarým.