İyi ki varsın Eren!

“Allah’tan ümit kesilmez” hakikatinin çocuk yaştaki tezahürleri…

İddiasız, nişansız, çoğu zaman da “Bunlar adam olacak da biz de göreceğiz” dedirten…

Oysaki her biri içten içe yanan bir volkan…

Vakti bekliyorlar, “kutsal çağrı” geldiğinde, “kim var” diye sorulduğunda “sağına soluna bakmadan, ben varım” diyen…

Hatta, “kim var” sorulmasını beklemeden öne atılan yiğitler…

Onları, “yağmur da büyütür güneş de”...

Şehid olmayı isterler de kimilerine göre boyunlarından büyük lâf ederler!

Doğrudur, dünya metaına tamah edenler için şehadeti istemek büyük lâftır!..

Ama bilmezler ki, er yüreklilerin boyları arş-ı âlâya uzanır…

Uzanır da, ‘büyük lâfları’ kabul olunur…

Kabul olunur da, peygamberlikten sonra en büyük makam olan şehadet makamına oturturlar…

Onlarda, 10 yaşındayken, “Allah beni yaratırken babama danışmadı, ben Allah’a inanmak için niçin babama sorup danışayım?” diyen Hazreti Ali Keremallahu Veche’nin kokusu vardır…

Onlarda, 13-15 yaşlarındayken, Resûllah’la birlikte savaşa gitmek için kendilerini paralayan 17 Sahabe Efendilerimizin Radıyallahu Anhuma iştiyakı vardı…

Onlar, leş dünyayı bizlere bırakıp perde arkasına geçtiler…

Yasin Börü, Halil İbrahim Yıldırım, Engin Tilbaç, Abdullah Tayyip Olçok…

Bu şehid çocuklarımız kervanına Eren Bülbül de katıldı…

Ne güzel bir kervan ki menzili Allah’ın rızası, mükâfatı cemâlullah…

Hepsi erdiler ermemiz gereken yere…

Hepsi bir Eren’di: cesur, yiğit, dost, akıllı; kendini Allah’a adamış, Allah’ın lütfuyla hakikati gören…

***

Trabzon’da, Batıcı PKK unsurlarınca geçtiğimiz hafta şehid edilen 15 yaşındaki İmam Hatip talebesi Eren Bülbül kardeşimin şehadetini tebrik ederim!..

Şehit haberlerini duydukça, “Ben de şehid olacağım” diyormuş… Duası kabul olunmuşlardan Eren maksuduna erdi, darısı başımıza!

Bizleri dünya ve ahirette yüceltecek şuur Şehidlik şuurudur. Bu hakikati izah sadedinde, erenlerden Esseyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin şu sözlerine kulak kesilelim: “Dini işlerde bid’atlerin türemesi öyle bir fitnedir ki, zararı bütün mahlukları sarar. Bunlardan biri de cihad ve gazada gevşeklik ve tembelliktir. Burada bir nükte vardır ki, münafıklığın alameti olmaya kadar gider. O da şehidlik nimetinden kaçınmak… Şehidlik, İslâm’ın kuvvet bulması yolunda can vermektir. Her mümin fert, bu yüksek makamı kalb ve zevk yoliyle benimsemeye, istemeye memurdur. Bu sır icabı olarak Resûl ve nebilerin birçoğu, sahabiler ekserisi ve Peygamber evladının hepsi şehadeti arzulamış ve o yolda ruhlarını teslim etmişlerdir.”

İşte iz!

Geliniz!

Toprak post,

Allah dost..

(NFK)