Suriye ile yaþanan son geliþmelerde, uluslararasý kurumlarýyla ve hükümetleriyle Batý dünyasýnýn ikili oyununa tanýk oluyoruz.
Paris’i ziyaret eden Ýslam Konferansý Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nu takip ederken, Akçakale’ye düþen top mermilerinin haberi geldi. Gözler anýnda Brüksel’e döndü. NATO karargahýna ev sahipliði yapan ve ayný zamanda AB kurumlarýnýn yer aldýðý Brüksel’in refleksi, iyi polis-kötü polis görev daðýlýmýný hatýrlattý.
NATO, hýzlý bir refleksle geç saatlerde Türkiye’nin çaðrýsý üzerine toplanmýþ ve Suriye’yi sert bir þekilde kýnayarak, Washington Anlaþmasý’ndan kaynaklý “güvenliðin bölünmezliði” ilkesini hatýrlatmýþtý.
Meþhur 5. Maddesi var ya NATO’nun, sadece 11 Eylül saldýrýlarýndan sonra ABD için iþletilmiþ olan, iþte o maddeyi hatýrlatmýþ oluyordu NATO. Deðil dýþ politika, hiçbir konuda birlik olmayý baþaramamýþ olan ve tarihinin kanýmca sonbaharýný yaþamakta olan AB ise, Catherine Ashton aracýlýðýyla “taraflara” itidal çaðrýsý yaptý.
Suriye ve Türkiye’yi taraf, kendisini ise hakem yerine koydu. NATO açýklamasýndaki gibi, tartýþmasýz bir destek yoktu AB açýklamasýnda.
Ülkelere tek tek baktýðýmýz zaman, Fransa ve Ýngiltere, BM Güvenlik Konseyi üyesi sýfatlarýyla da, AB içinden çýkan en yüksek sese sahip iki ülke oluyordu.
Almanya, Türkiye’yi “ölçülü” tepki vermeye çaðýrýyordu. Diplomaside, birisine ölçülü olma çaðrýsý yapmanýz, “ölçüsüzlük” riski görmeniz þeklinde de yorumlanabilir. Batýdan gelen bu farklý seslere isyan niteliðinde yazýlý açýklama ise Fransýz senatör Nathalie Goulet’den geldi.
Fransýz senatör, Batý’nýn suskunluðuna tepki gösterdiði açýklamasýnda, adým atýlmasý yönünde çaðrý yaptý. Peki Batý, Suriye konusunda harekete geçecek mi?
Beþar Esed sonrasýna iliþkin fobi niteliðindeki korkularý nedeniyle frene basan çevreler, Batý dünyasýnýn bir süre daha izleyici kalmasýna neden olacak gibi.
Tabi diplomasi devam edecek...
Bu arada Fransa’da temaslarda bulunan Ýsrail Baþbakan Yardýmcýsý Dan Meridor’un, Akçakale saldýrýsýný sadece Türkiye’ye deðil, Türkiye þahsýnda NATO’ya yapýlmýþ bir saldýrý olarak gördükleri þeklindeki açýklamasýný da, “yorumsuz” olarak buraya dipnot düþelim.
Hesaplar, hesaplar.. Çok bilinmeyenli denklemler...
Ýhsanoðlu: Ýslamofobi konusunda Batý dünyasýnda ilerlemeler var
Hafta içinde Paris’i ziyaret eden ÝKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin Ýhsanoðlu, ilk karikatür krizinin çýktýðý 2005 yýlýndan bu yana, Batý dünyasýnda Ýslamofobiye karþý tutum konusunda ilerlemeler olduðunu söyledi. BM nezdinde yapýlan açýklamalara ve siyasetçilerin kýnama açýklamalarýna atýfta bulunan Ýhsanoðlu, ÝKÖ olarak yaptýklarý çalýþmalarý anlattý. Diplomatik düzlemdeki adýmlar konusunda haklý olabilir kuþkusuz Ýhsanoðlu. Ancak, Fransa’da siyasetçiler için Ýslam ve Ýslami deðerler bir siyasi propaganda sakýzý olmaya devam ediyor.
Son olarak, UMP’nin bir numaralý ismi Jean François Copé, sosyal medyada da fýrtýnalar koparan bir açýklama yaptý ve “Müslümanlarýn baskýsýyla Ramazan ayýnda çikolatalý ekmeðini yemesine izin verilmeyen” bir öðrencinin öyküsünü anlatarak, sanal gerilimi körüklemiþ oldu. Aþýrý saðcý Marine Le Pen de, bu açýklamadan birkaç gün önce baþörtüsüne yasak getirlmesini gündeme getirmiþti. Fransa’da Ýslami motiflere karþý açýklamalar, siyasetçilerin prim bekledikleri konu baþlýklarýndan birisi olmaya devam ediyor uzun lafýn kýsasý.
Sýkmadýysa bir Ýlerleme Raporu daha
Hafta içinde Brüksel’de AB Komisyonu tarafýndan Türkiye-AB iliþkilerine dair “bir Ýlerleme Raporu” daha açýklanacak. Ýçeriðini bir yana býrakalým, 18 yýllýk meslek hayatýmda, önce Ankara, ardýndan da Brüksel’de her yýl izleyegeldiðim bu raporlarýn sayýsýný dahi düþününce, AB’nin Türkiye konusundaki isteksizliði dýþýnda bir yorum yapasým gelmiyor. Sýktýnýz artýk saygýdeðer euro-kratlar!